Translation of "Glaubten" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Glaubten" in a sentence and their turkish translations:

Sie glaubten, du würdest weglaufen

kaçacağına inanırlardı

Wir glaubten, ihr seiet verheiratet.

Biz, evli olduğunuzu düşünmüştük.

Zunächst glaubten sie ihm nicht.

İlk olarak, onlar ona inanmadılar.

Alle glaubten ihm seine Lüge.

Herkes onun yalanına inanıyordu.

Tom und Maria glaubten Tom.

Tom ve Mary, John'a inandı.

Sie glaubten, du lebst im Feuer

ateşin üzerinde yaşadığına inanırlardı

Fast alle Studenten glaubten das Gerücht.

Hemen hemen tüm öğrenciler söylentiye inandı.

Sie glaubten, dass die Erde flach sei.

Dünyanın düz olduğuna inanıyorlardı.

- Sie haben Tom geglaubt.
- Sie glaubten Tom.

Onlar Tom'a inandılar.

Sie glaubten, in der Mehrheit zu sein.

Onlar çoğunlukta olduğuna inanıyordu.

Sie glaubten nicht, dass sie erfolgreich sein könnten

Başarılı olabileceklerine inanmıyorlardı

Wir alle, Tom ausgenommen, glaubten, Maria sei schuldig.

Tom hariç hepimiz Mary'nin suçlu olduğunu düşündük.

Die Dorfbewohner glaubten an ein Leben nach dem Tod.

Köylüler ölümden sonraki bir hayata inanıyorlar.

Tom könnte sogar noch reicher sein, als wir glaubten.

Tom düşündüğümüzden daha da zengin olabilir.

Wir glaubten, die Erde drehe sich um die Sonne.

Biz dünyanın güneşin etrafında hareket ettiğine inanıyorduk.

Und vieles, was wir zu wissen und zu verstehen glaubten,

Beyin hakkında düşündüğümüz ve anladığımız birçok şeyin

Aber die Hoffnung aufzugeben, war gegen alles, woran wir glaubten.

Ama umudu iptal etmek, inandığımız her şeye aykırıydı.

Alte Stämme glaubten, das Tragen eines Horns hielte Feinde fern.

Eski kabileler gergedan boynuzu takmanın düşmanları uzak tuttuğuna inanırdı.

Die Leute glaubten nicht wirklich an Imam, er ging nach Arif

halk gerçekten imama inanmadı arifin peşine gitti

Die alten Ägypter glaubten, die menschliche Seele bestehe aus fünf Teilen.

Eski Mısırlılar insan ruhunun beş bölümden oluştuğuna inanıyordu.

Wir glaubten, dass es sich bei dem Objekt um ein UFO handelte.

Biz nesnenin bir UFO olduğuna inandık.

Die Männer glaubten, sie würden mich mit drei ins Ohr gesäuselten Sätzen verführen.

Adamlar kulaktan dolma üç cümleyle beni kandıracaklarını düşünüyor.

Tom und Maria sagten Johannes, dass sie nicht glaubten, dass Elke hungrig sei.

Tom ve Mary John'a Elke'nin aç olduğunu düşünmediklerini söylediler.

Eine neue Studie zeigt, dass alles, was wir bislang zu wissen glaubten, falsch ist.

Yeni bir araştırma, bugüne kadar bildiğimizi düşündüğümüz her şeyin yanlış olduğunu gösteriyor.

Die Wissenschaftler des 19. Jahrhunderts glaubten, die Sonne beziehe ihre Energie aus chemischen Reaktionen.

19.yüzyılın bilim adamları güneşin kimyasal reaksiyonlar tarafından desteklendiğine inanmaktadır.

Tom vollbrachte, wovon wir glaubten, dass er es nicht zu vollbringen in der Lage wäre.

Tom başaramayacağını düşündüğümüz şeyi başardı.

Einige glaubten, die Welt werde zur Jahrtausendwende untergehen, andere rechneten 2012 damit — aber es gibt uns noch immer!

Bazı insanlar dünyanın sonunun milenyumda, bazıları da 2012'de geleceğine inanıyordu ama hâlâ buradayız!

Die Alchimisten glaubten, dass der Stein der Weisen in der Lage wäre, das Leben eines Menschen zu verlängern.

Simyagerler felsefe taşının kişinin hayatını uzatabileceğine inanıyordu.

Tom und Maria glaubten, dass die Polizei ihnen nie auf die Schliche käme, wenn sie ausschließlich Deutsch sprächen.

Tom ve Mary, yalnızca Almanca konuşurlarsa polisin onları yakalayamayacağını düşündüler.

Anders als viele meinen, glaubten während des Mittelalters die meisten Menschen, dass die Welt kugelförmig ist und nicht flach.

Pek çok kişinin düşündüğünün aksine, Orta Çağ'da insanların çoğu dünyanın düz değil, küresel olduğuna inanıyordu.

- Die alten Griechen glaubten, die Sonne würde in einem Wagen über den Himmel fahren, gezogen von vier weißen Rössern, gelenkt vom Gott Helios.
- Die alten Griechen glaubten, die Sonne fahre in einem von vier weißen Rössern gezogenen und vom Gott Helios gelenkten Wagen über den Himmel.

Antik Yunanlar Güneşin tanrı Heleius tarafından sürülen dört beyaz at tarafından çekilen bir arabada gökyüzünü boydan boya geçtiğine inanıyorlardı.