Translation of "Blasen" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Blasen" in a sentence and their turkish translations:

Schau, die Blasen werden immer mehr.

Bakın, ciddi şekilde su toplamaya başladı.

Ich habe Blasen an den Füßen.

- Ayaklarımda kabarcıklar var.
- Ayaklarım su topladı.

- Warum blasen wir die Sitzung nicht einfach ab?
- Warum blasen wir das Treffen nicht einfach ab?

Neden şimdi toplantıyı iptal etmiyoruz?

Sie blasen mich ganz schön weit weg.

Beni enkazdan oldukça uzağa sürüklüyor.

Ich habe überall an den Füßen Blasen.

- Ayaklarımın her tarafında kabarcıklar var.
- Ayaklarımın her tarafı su topladı.

Tom hatte überall an den Füßen Blasen.

- Tom'un ayaklarının her tarafında kabarcıklar vardı.
- Tom'un ayaklarının her tarafı su topladı.

Im Licht werden die Blasen zu einer Art Leuchtzeichen.

Baloncuklar, ışıkların altında yol gösterici oluyor.

Schon der Hautkontakt kann sofort Reizungen und Blasen verursachen.

Derinize değmesi bile ani yanıklara ve su toplamalarına yol açar.

Sobald es einzieht, verursacht es Blasen, es kann zu Blutungen an den Händen kommen

Bu şey derime nüfuz ederse su toplamasına neden olabilir. Ellerinizi kanatabilir

Schon bei Hautkontakt können sofort Reizungen und Blasen entstehen. Ist es aber ein ungefährlicher Strauch,

Derinize değmesi bile ani yanıklara ve su toplamalarına yol açar. Ama bunlar geyik boynuzuysa sıvı ihtiyacınızı karşılayacaktır

Tom hat seine neuen Schuhe vor dem Marathon nicht ausreichend eingelaufen und schlimme Blasen an den Füßen bekommen.

- Tom yeni ayakkabılarını maratondan önce yeterince alıştırmadı ve ayaklarında kötü kabarcıklar oluştu.
- Tom ayaklarını maratondan önce yeni ayakkabılarına alıştırmadığı için çok fena su topladı.

Ich bin der Herr aller Vögel auf der Welt. Ich muss nur auf meiner Pfeife blasen, und es kommen alle herbei.

Ben dünyadaki tüm kuşların efendisiyim ve sadece düdüğüme üflemek zorundayım ve her biri bana gelecektir.