Translation of "Ganz" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Ganz" in a sentence and their turkish translations:

Tom ist ganz, ganz reizend.

Tom çok tatlı.

- Halte ganz still!
- Halten Sie ganz still!

Tamamen hareketsiz dur.

- Bist du ganz allein?
- Seid ihr ganz allein?
- Sind Sie ganz allein?

Hepiniz yalnız mısınız?

- Ich bin ganz zufrieden.
- Ich bin ganz glücklich.

Oldukça mutluyum.

- Es ist ganz einfach.
- Das ist ganz einfach.

Oldukça basit.

- Tom wohnt ganz alleine.
- Tom lebt ganz allein.

Tom tamamen tek başına yaşıyor.

ganz klar ja

çok net bir şekilde evet

Ganz meine Meinung!

Aynen katılıyorum.

- Fantastisch!
- Ganz toll!

Muhteşem!

- Er ist sehr süß.
- Er ist ganz, ganz reizend.

O çok tatlı.

- Sie ist sehr süß.
- Sie ist ganz, ganz reizend.

O çok tatlı.

- Das ist nicht ganz wahr.
- Das stimmt nicht ganz.

O tam olarak doğru değil.

- Das ist nicht ganz richtig.
- Das stimmt nicht ganz.

O oldukça doğru değil.

- Das ist sehr süß.
- Das ist ganz, ganz reizend.

Bu çok tatlı.

- Es ist ganz schön hässlich.
- Sie ist ganz schön hässlich.
- Er ist ganz schön hässlich.

Oldukça çirkin.

- Bist du dir ganz sicher?
- Seid ihr euch ganz sicher?
- Sind Sie sich ganz sicher?

Kesinlikle emin misin?

Ich werde dir zum Geburtstag etwas ganz, ganz Tolles schenken.

Doğum günün için sana gerçekten harika bir şey alacağım.

- Ich bin hier ganz alleine.
- Ich bin hier ganz allein.

Burada tamamen yalnızım.

Mit ganz einfachen Worten

Karmaşık ve derin meseleleri açıklamak için

Das stinkt ganz schön!

Oldukça kötü kokuyor!

Er antwortete: „Ganz einfach:

Ve dedi ki, "Ah, evet, harika bir soru, bu çok kolay.

Ganz anders dieser Brüllaffe.

Bu uluyan maymun ise...

Sieht ganz natürlich aus.

Oldukça doğal gözüküyor.

Man ganz einfach herausfinden.

anlayabilirsiniz .

Wir waren ganz Ohr.

Can kulağı ile dinledik.

Er bereiste ganz Europa.

O, bütün Avrupa'yı gezdi.

Er blieb ganz ruhig.

O çok sakin kaldı.

Ich bin ganz sicher!

Kesinlikle eminim!

Ich war ganz Ohr.

Dikkat kesildim.

Wir sind ganz allein.

Hepimiz yalnızız.

Tom ist ganz arm.

Tom oldukça fakir.

Es war ganz einfach.

O oldukça basitti.

Ich bin ganz Ohr.

Dikkatle dinliyorum.

Ich stimme ganz zu.

Tamamen aynı fikirdeyim.

Er lügt ganz offenbar.

O açıkça yalan söylüyor.

Sie lügt ganz offenbar.

O açıkça yalan söylüyor.

Ich bin ganz dafür.

- Kesinlikle katılıyorum.
- Sonuna kadar varım.

Er ist ganz süß.

O şirin sayılır.

Es ist ganz einfach.

O oldukça basit.

Das schmeckt ganz fabelhaft.

Onun gerçekten nefis tadı var.

Tom ist ganz reizend.

Tom şirin.

Du bist ganz reizend.

Sen şirinsin.

Tom ist ganz allein.

Tom tamamen yalnız.

Tom kam ganz durcheinander.

Tom'un kafası karıştı.

Tom war ganz reizend.

Tom tatlıydı.

Wir sind ganz fertig.

Hepimiz hazırız.

Ich bin ganz normal.

Ben tamamen normalim.

Das ist ganz normal.

Bu çok normal.

Das war ganz reizend.

O tatlıydı.

Tom ist ganz Ohr.

Tom dikkatle dinliyor.

Du bist ganz hellwach.

Sen çpk uyanıksın.

Er lügt ganz offensichtlich.

O, nefes alışı kadar çok kolay yalan söyler.

Mir ist ganz flau.

Midem bulanıyor.

Tom wurde ganz emotional.

Tom çok duygulandı.

Tom wirkte ganz verunsichert.

Tom yönünü şaşırmış görünüyordu.

- Ich bin mir nicht ganz sicher.
- Ich bin nicht ganz sicher.

Kesinlikle emin değilim.

Der Satz ist nicht ganz falsch, aber auch nicht ganz richtig.

Cümle tamamen yanlış değil, ama tamamen doğru da değil.

- Ich kann Ihnen nicht ganz folgen.
- Ich kann dir nicht ganz folgen.
- Ich kann euch nicht ganz folgen.

Seni takip etmiyorum.

- Ich brauche ganz dringend deine Hilfe!
- Ich brauche ganz dringend eure Hilfe!
- Ich brauche ganz dringend Ihre Hilfe!

Acilen yardımına ihtiyacım var!

- Ich werde ganz bestimmt nicht aufgeben.
- Ich werde ganz sicher nicht aufgeben.

Kesinlikle vazgeçmeyeceğim.

- Heute fehlen ganz schön viele Schüler.
- Heute fehlen ganz schön viele Studenten.

Bir hayli öğrenci bugün yok.

- Die Freude ist ganz auf meiner Seite.
- Die Freude war ganz meinerseits.

O zevk bana ait.

Lass uns ganz vorne anfangen.

İstersen en baştan başlayalım.

Ich werde ganz schön zerkratzt.

Oldukça hırpalanıyorum.

Ganz schön hoch, um hinaufzuklettern.

Bu halat tırmanmak için oldukça uzun.

Das hat ganz gut funktioniert.

Pekâlâ. Bu gayet iyi oldu.

Ganz vorsichtig an die Kante.

Kenarda dikkatli ol.

Das ist ganz schön sumpfig.

Gittikçe bataklık hâlini alıyor.

Das war ganz schön... haarig!

Bu oldukça... Kıllıydı!

Das ist ganz schön instabil.

Bu aşırı riskli.

Ich sage es ganz deutlich:

Şunda gerçekten açık olalım:

Optimistisch, realistisch oder ganz anders.

optimist mi, realist mi, yoksa başka bir şey mi?

Ich sah ganz außergewöhnliche Dinge.

Oldukça sıra dışı şeyler görmeye başladım.

Du hast ganz schön Mumm.

Sen oldukça cesursun.

Das Stadion war ganz still.

Stadyum oldukça sakindi.

Dieser Vorschlag klingt ganz gut.

O oldukça iyi bir öneri gibi görünüyor.

Ganz schön viele Bücher, was?

Çok sayıda kitap var, değil mi?

Es ist ganz üblich geworden.

O, oldukça yaygın olmuştur.

Das ist ganz zufällig passiert.

Tamamen kazara oldu.

Die Aussage stimmt nicht ganz.

İfade tamamen gerçek değil.

Er war ganz ein König.

O her yönüyle bir kraldı.

Er lebte dort ganz allein.

O, orada yalnız yaşadı.

Du bist ganz schön cool.

Çok sinirlisin.

Diese Daten sind ganz ungenau.

Onun verileri hiç de doğru değil.

Bist du dessen ganz sicher?

Bu konuda oldukça emin misin?

Er ist ganz der Alte.

O, onun her zamanki hali.

Ich habe ganz schlimme Ohrenschmerzen.

Çok kötü bir kulak ağrım var.

„Wohin möchtest du?“ – „Ganz egal.“

Nereye gitmek istiyorsun? Herhangi bir yere.

Draußen ist es ganz dunkel.

Dışarısı tamamen karanlık.

Du hast nicht ganz unrecht.

Sen bütünüyle hatalı değilsin.

Das ist ganz offenbar unmöglich.

Bu belli ki imkansız.

Jetzt bin ich ganz allein.

Şimdi tamamen yalnızım.

Ganz offensichtlich verheimlicht Tom etwas.

Tom açıkça bir şey saklıyor.

Das war ganz schön unheimlich.

O oldukça korkutucuydu.

Es war wirklich ganz reizend.

Bu gerçekten tatlıydı.

Das war wirklich ganz reizend.

O gerçekten tatlıydı.