Examples of using "T'en " in a sentence and their turkish translations:
- Defol.
- Ayrıl.
Hadi!
Yürüyorsunuz.
Onu hatırlıyor musun?
Sana bir tane borçluyum.
Nasıl yönetiyorsun?
Bundan kurtulmak zorundasın.
Bundan kurtulmalısın.
Gideceğim ve sana biraz getireceğim.
Ağrı, acı, defol git.
Çok fazlasına ihtiyacın yok.
Kurallara riayet edin.
- Gitmek ister misin?
- Gitmek istiyor musun?
- Lütfen ölme!
- Ne olur ölme!
Lütfen gidin.
Sana biraz daha alabilirim.
- Düzelt bunu!
- Hallet onu!
Ben seni ona bırakacağım.
Bekleme beni! Git!
Gitmeni bekliyorum.
Sen kim oluyorsun da işi yürütebileceksin?”
Sana bir tane daha alayım.
Onu kendine düşman etme.
Eşyalarını al ve uzaklaş.
Bundan pişman olacaksın.
Hayır, sana kızgın değilim.
Onunla ilgili endişelenme.
Bir ara sana ondan bahsetmem gerekiyor.
Gitmeden önce ondan emin olmalısınız.
Eğer istersen sana bir tane ödünç veririm.
Sana Japonya hakkında daha çok şey anlatacağım.
Eğer bilseydim ondan sana bahsederdim.
Oh lütfen!
Endişelenme. Sigortam var.
Bunun üstesinden geleceksin.
Sen bunun hakkında bir şey bilmiyorsun.
Eğer istersen, sana bir tane ödünç vereyim.
Bir iş olmadan nasıl geçineceksin?
Gittiğinde seni özleyeceğim.
Size yalvarıyorum.
Yalvarırım bana bir şişe verin!
Lütfen bir tane bana ver.
Öğle yemeğinden sonra seninle o konuda konuşacağım.
Belki de sana daha sonra söyleyeceğim.
Buradan uzaklaşın.
Daha önce bunun hakkında zaten sana söylemedim mi?
Sen çok şey kaybettin.
Hiç ucu ucuna kurtuldun mu?
Kaçma şansın yok.
Lütfen beni bırakma!
Gitmelisin.
Onun hakkında endişelenmeyi bırak.
Bugün sana başka bir şey sormayacağım.
Buyurun lütfen.
Bunu bir sır olarak saklayacağım. Endişelenme.
Müdahale etmeyin.
Yakınma. Kendin kaşındın.
- O konuda seninle konuşmak istiyoruz.
- O konuda sizinle konuşmak istiyoruz.
Ayrılmalısın.
Lütfen çikolatalı keke buyurun.
Endişelenme. Ben seninle kalacağım.
- Sakin olun.
- Kendini yorma.
Şimdi sana ondan bahsetmesem iyi olur.
Lütfen beni eve geri göndermeyin!
Eğer istiyorsan hâlâ gidebilirsin.
Merak etmeyin. Biz iyiyiz.
Aldırma. Herkes hata yapabilir.
Bir kurşun kalem istiyorsan, sana bir tane ödünç veririm.
- Bir şey değil.
- İşte burada.
- Rica ederim.
Ayrılmayın!
Bana ödünç para verirsen sana minnettar olurum.
Peki, ne diyorsun?
Hayır, sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım.
Endişe etme. Dudaklarım kapalı.
Sen bulunması zor bir kızsın, değil mi? Çok iyi iş çıkardın.
Gidebilirsin.
Aklına eseni yapmayacaksın.
Neden bu kadar önem veriyorsun?
- Seni durdurmuyorum.
- Sizi durdurmuyorum.
Onun hakkında seninle daha sonra konuşacağım.
- Beni dinle, sana yalvarıyorum.
- Gözünü seveyim beni dinle.
Gittiğin yol hangisi?
Kalan kaç taneye sahipsin?
Doldurmamı ister misin?
Onu kullan ya da kaybet.
- Bunu kullanacak mısınız?
- Bunu kullanır mısın?
- Bunu kullanacak mısın?
Sana yeni bir tane alayım.
Onu hatırlıyor musun?
Yapacak işlerim var; o yüzden git ve beni yalnız bırak.
Gitmek zorundasın.