Examples of using "Sanglots" in a sentence and their turkish translations:
O hıçkırıklara boğuldu.
Tom hıçkırarak ağlıyor.
- O beni görür görmez, gözyaşlarına boğuldu.
- Beni görür görmez gözyaşlarına boğuldu.
Haberi duyunca gözyaşlarına boğuldu.
Kötü haber işitince, o gözyaşlarına boğuldu.
- Haberi duyar duymaz, o gözyaşlarına boğuldu.
- O, haberi duyar duymaz gözyaşlarına boğuldu.
Tom Mary'nin gözyaşlarına boğulmak üzere olduğunu görebiliyordu.
O, ailesiyle karşılaşır karşılaşmaz gözyaşlarına boğuldu.
Üzücü haberi duyduğunda, gözyaşlarına boğuldu.
O gözyaşlarına boğuldu.
Oğlunun ölüm haberini duyduğu an o, gözyaşlarına boğuldu.
O haberi duyar duymaz gözyaşlarına boğuldu.