Examples of using "éclata" in a sentence and their turkish translations:
Bir ayaklanma patlak verdi.
Ampul patladı.
O ağlamaya başladı.
Kahkaha patlattı.
Tom kahkaha attı.
- Tom kahkaha attı.
- Tom birden gülmeye başladı.
O gece bir yangın patlak verdi.
Aniden herkes kahkahayı patlattı.
Herkes aniden kahkahaya boğuldu.
O gözyaşlarına boğuldu.
- O beni görür görmez, gözyaşlarına boğuldu.
- Beni görür görmez gözyaşlarına boğuldu.
Beni gördüğünde kahkaha patlattı.
Kötü haber işitince, o gözyaşlarına boğuldu.
Kısa bir barıştan sonra, savaş tekrar patlak verdi.
- Haberi duyar duymaz, o gözyaşlarına boğuldu.
- O, haberi duyar duymaz gözyaşlarına boğuldu.
O, gülmekten kırıldı.
O hıçkırıklara boğuldu.
O gözyaşlarına boğuldu.
1939'da İkinci Dünya Savaşı patlak verdi.
- Beni anadan üryan görünce kahkahayı bastı.
- O beni çıplak görünce gülmeye başladı.
Fransız Devrim Savaşları patlak verdiğinde
Savaş başladığında on yıldır orada yaşıyorduk.
O, ailesiyle karşılaşır karşılaşmaz gözyaşlarına boğuldu.
Üzücü haberi duyduğunda, gözyaşlarına boğuldu.
Konuşmacı öyle söylediğinde seyirci kahkahalara boğuldu.
Savaş çıktığında, Ney subay oldu ve General Lamarche'a yardımcı oldu:
Oğlunun ölüm haberini duyduğu an o, gözyaşlarına boğuldu.
- Şehrin ortasında bir yangın patlak verdi.
- Şehrin ortasında yangın çıktı.
Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bir savaşın patlak verdiği Aralık 1941'de henüz doğmamıştım.
Haberi duyunca gözyaşlarına boğuldu.
O haberi duyar duymaz gözyaşlarına boğuldu.