Translation of "Réussir" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Réussir" in a sentence and their turkish translations:

Réussir cet examen,

kalp krizinden kurtulmak için,

Il voulait réussir.

O başarılı olmak istedi.

Je souhaite réussir.

Başarmayı diliyorum.

Il espérait réussir.

Başarılı olmayı umuyordu.

Tom espérait réussir.

Tom başarılı olmayı umuyordu.

Nous pouvons réussir progressivement.

adım adım başarılı olabiliriz.

Vous méritez de réussir.

Başarılı olmayı hak ediyorsun.

J'espère qu'il va réussir.

- Onun başaracağını umuyorum.
- Umarım başaracak.

J'espère réussir mes examens.

Umarım sınavlarımı geçerim.

Je pense pouvoir réussir.

- Sanırım onu yapabilirim.
- Ben bunu yapabileceğimi düşünüyorum.

Il nous faut réussir.

Başarmalıyız.

Je peux réussir ça.

Bunu başarabilirim.

- Il t'est impossible de réussir.
- Il vous est impossible de réussir.

Senin için başarılı olmak olanaksızdır.

- Je pense que tu vas réussir.
- Je pense que vous allez réussir.

Sanırım onu yapacaksın.

- Nous nous efforçons tous de réussir.
- Nous nous efforçons toutes de réussir.

Hepimiz başarılı olmak için çabalıyoruz.

- Tom a toutes les chances de réussir.
- Tom va très probablement réussir.

Tom büyük olasılıkla başaracak.

Aucun pays ne peut réussir

Genç nüfusunun neredeyse yarısı

Il a pu réussir l'examen.

O, sınavı geçebildi.

Elle est sûre de réussir.

O başaracağından emindir.

Je dois réussir cet examen.

Ben bu sınavı geçmek zorundayım.

Je pense qu'il va réussir.

Onun başarılı olacağını düşünüyorum.

Je suis impatient de réussir.

Başarmak için endişeliyim.

Ton plan va certainement réussir.

- Senin planın başarılı olacağı kesin.
- Planınız kesinlikle başarılı olacak.

J'ai travaillé dur pour réussir.

Başarmak için sıkı çalıştım.

- Je suis sûr que vous allez réussir.
- Je suis sûr que tu vas réussir.

Senin başaracağından eminim.

Ils ne croyaient pas pouvoir réussir

Başarılı olabileceklerine inanmıyorlardı

Et si cette initiative s’avère réussir,

Eğer bu çaba tamamen başarılı olursa

Tu dois travailler dur pour réussir.

Başarılı olmak için çok çalışmalısın.

Il est sûr de réussir l'examen.

O, sınavı geçeceğinden emin.

Son fils est certain de réussir.

Onun oğlu kesinlikle başaracak.

C'est sûr qu'il va réussir l'examen.

Onun sınavı geçmesi kesindir.

Je pensais réussir facilement ce test.

Ben bu testi kolayca geçebileceğimi düşündüm.

Je crois que nous pourrons réussir.

Başarabileceğimize inanıyorum.

Est-ce que nous allons réussir ?

Başaracak mıyız?

Il faut travailler dur pour réussir.

Başarılı olmak için, çok çalışmak gerekir.

Il espère réussir à son examen.

O, sınavını geçmeyi umuyor.

- Il travaille dur afin de réussir l'examen d'entrée.
- Il travaille dur pour réussir l'examen d'entrée.

Giriş sınavını geçmek için çok çalışıyor.

- Travaille avec davantage d'application, si tu veux réussir !
- Travaillez avec davantage d'application, si vous voulez réussir !

Başarılı olmayı planlıyorsan, daha çok çalış.

- Si vous voulez réussir, gérez bien votre temps.
- Si tu veux réussir, use ton temps correctement.

- Başarılı olmak istiyorsan zamanını iyi kullan.
- Başarılı olmak istiyorsanız zamanınızı iyi kullanın.

- Sans vos conseils, je n'aurais pas pu réussir.
- Sans tes conseils, je n'aurais pas pu réussir.

Tavsiyen olmasaydı, başaramazdım.

- Je fus capable de réussir grâce à votre conseil.
- Je fus capable de réussir grâce à ton conseil.
- J'ai été capable de réussir grâce à votre conseil.
- J'ai été capable de réussir grâce à ton conseil.

Senin tavsiyenden dolayı başarabildim.

Et il a du mal à réussir

Ve başarabilmek için ise mücadele veriyor

Grâce à ton aide, j'ai pu réussir.

- Yardımın sayesinde başarabildim.
- Yardımınız sayesinde bunu başarabildim.

On ne peut réussir sans beaucoup travailler.

Biri çok çalışmazsa başarılı olamaz.

Elle est certaine de réussir les examens.

Onun sınavı geçeceği kesindir.

Il est obligé de réussir l'examen d'entrée.

O giriş sınavını geçmek zorunda.

Personne n'est capable de réussir sans endurance.

Hiç kimse tahammülsüz başarılı olamaz.

Grâce à votre conseil, j'ai pu réussir.

Tavsiyenizden dolayı, başarabildim.

Je serai capable de réussir le test.

Ben testi geçebileceğim.

On doit parfois échouer avant de réussir.

Bazen başarılı olmadan önce başarısız olmalısın.

Il nous faut travailler dur pour réussir.

Başarmak için sıkı çalışmalıyız.

- Si tu veux réussir dans la vie, travaille dur !
- Si vous voulez réussir dans la vie, travaillez dur !

Hayatta başarılı olmak istiyorsan, çok çalış.

Je suis sûr qu'il va réussir son examen.

Ben onun sınavı geçtiğinden eminim.

Je suis sûr que Bob va réussir l'examen.

Bob'ın sınavı geçeceğinden eminim.

Je dois réussir cet examen coûte que coûte.

Ben, ne olursa olsun bu sınavı geçmeliyim.

Il a fait un effort pour réussir l'examen.

O, sınavı geçmek için bir çaba harcadı.

Elle a eu la chance de réussir l'examen.

Sınavı geçmek için şanslıydı.

J'espère que ma sœur va réussir l'examen d'entrée.

Kız kardeşimin giriş sınavını geçeceğini umuyorum.

Tu dois travailler dur si tu veux réussir.

Başarılı olmak istiyorsan, çok çalışmalısın.

Il travaille dur afin de réussir l'examen d'entrée.

Giriş sınavını geçebilsin diye, o sıkı çalışıyor.

Il est certain de réussir le prochain examen.

O, bir sonraki sınavı geçeceğinden emin.

Il a travaillé dur afin de réussir l'examen.

Sınavı geçmek için çok çalıştı.

- S'il avait travaillé plus dur, il aurait pu réussir.
- Aurait-il travaillé avec davantage d'application, il aurait pu réussir.

Daha çok çalışsaydı başarabilirdi.

- Je suis sûr que vous allez réussir.
- Je suis sûr que tu vas réussir.
- Je suis certain que tu réussiras.

- Başaracağından eminim.
- Senin başaracağından eminim.
- Başarılı olacağından eminim.

On ne peut pas réussir, si l'on est paresseux.

Çalışkanlık olmadan başarılı olması mümkün değildir.

Elle s'est donné du mal pour réussir son examen.

O, sınavı geçmek için çok çabaladı.

Il travaille dur en vue de réussir son examen.

Sınavı geçmek için çok çalışıyor.

J'espère que tu vas réussir à remporter le prix.

Umarım ödülü kazanmayı başarırsınız.

Je pense que je vais réussir dans cette classe.

Sanırım bu sınıfı geçeceğim.

Nous ne pûmes réussir à établir ce qu'elle voulait.

Onun ne istediğini kestiremedik.

Si vous voulez réussir, vous devez faire plus d'efforts.

Eğer başarılı olmak istiyorsan, daha çok uğraşmalısın.

Tom n'aurait certainement pas pu réussir sans votre aide.

Tom yardımın olmadan kesinlikle başaramazdı.

Vont-il réussir à arrêter la fuite du robinet ?

Sızdıran musluğu durdurmayı başaracaklar mı?

Il a recommencé, encore et encore et encore jusqu'à réussir.

bir daha bir daha bir daha yaptı ve becerdi.

Et de réussir là où l'on a essayé mais échoué.

İnsanların denediği, ama başarısız olduklarını başarmak için.

Il n'est pas suffisamment agressif pour réussir dans les affaires.

O, iş dünyasında başarılı olmak için yeterince agresif değil.

S'il avait travaillé avec davantage d'application, il aurait pu réussir.

- Daha sıkı çalışmış olsaydı; başarabilirdi.
- Daha sıkı çalışsaydı; başarabilirdi.

Tom pense qu'il peut réussir là où d'autres ont échoué.

Tom diğerlerinin başarısız olduğu yerde başarılı olabileceğini düşünüyor.

Tu dois étudier sérieusement si tu veux réussir à l'examen.

- Sınavı geçmek istiyorsan ciddi olarak çalışmalısın.
- Sınavı geçmek istiyorsanız, ciddi bir şekilde çalışmalısınız.

Tu peux réussir, mais il te faut étudier avec application.

Başarabilirsin, yalnız çok çalışman gerek.

Ce qui veut dire : « Bien débuter, c'est déjà réussir à moitié. »

anlamı: "İyi bir başlangıç, başarmanın yarısıdır."

Ils ont aussi plus de chance de réussir dans leur carrière.

Ayrıca kariyerlerinde başarılı olmaları daha olasıdır.

Là encore, pour réussir, la mémoire devait être en mode réécriture.

Yineliyorum bunun çalışması için bellek, düzenleme modunda olmalıydı.

Le premier est que réussir dans la vie est source d'épanouissement.

İlk yalan kariyer başarısının tatmin edici olmasıydı.

Si elle avait patienté un peu plus, elle aurait pu réussir.

Eğer biraz daha sabırlı olsaydı, başarılı olabilirdi.

Comment puis-je réussir à obtenir un rendez-vous avec Nancy ?

Nancy ile bir randevu almada nasıl başarılı olabilirim?

Il est celui qui a le plus de chances de réussir.

O, büyük olasılıkla başaracak.

Il est certain de réussir l'examen s'il étudie à ce rythme.

O, bu şartlarda çalışırsa, sınavı geçeceğinden emin.

- Il est sûr de réussir.
- Il est sûr de son succès.

O başaracağından emin.

S'il n'y avait pas eu son conseil, je n'aurais pas pu réussir.

Onun tavsiyesi olmasaydı başaramazdım.

Si tu avais été un peu plus patient, tu aurais pu réussir.

Biraz daha sabırlı olsaydın başarabilirdin.

Je pense qu'il faut croire en lui. Il va réussir ses examens.

Ben ona inanmamız gerektiğini düşünüyorum. O, sınavlarını geçecek.

Il a ce qu'il faut pour réussir dans le monde des affaires.

O iş dünyasında başarılı olmak için ne gerekliyse sahip.

Je ne vais peut-être pas réussir à me sortir de ces problèmes.

Bu sorunlarla başa çıkamayabilirim.

Vous avez le pouvoir et le droit de réussir tout ce que vous voulez.

Hayatta yapmak istediklerini başaracak gücün ve buna hakkın var.