Examples of using "Prononcer" in a sentence and their turkish translations:
Bu kelimeleri telaffuz edebilir misin?
Adımın nasıl telaffuz edildiğini,
Bir konuşma yapmak istiyorum.
Herhangi biri bu kelimeyi telaffuz edebilir mi?
Telaffuz edilmesi zor bir sözcük.
Bu sözcüğü telaffuz etmek zordur.
Onun adını telaffuz ederken sorun yaşadım.
Çince'deki kelimeleri telaffuz etmekteyim.
Eğer benden konuşma yapmamı isteseler, şaşırırım.
Bu kelimenin nasıl telaffuz edildiğini biliyor musunuz?
O kelimeyi telaffuz etmede her zaman güçlük yaşıyorum.
Onun adının nasıl telaffuz edildiğini bilmiyorum.
Çince sözcükleri telaffuz ediyorum.
Onlar bir konuşma yapmamı isteselerdi memnun olurdum.
Açılış konuşmasını yapman için sana güveniyorum.
Lütfen bana bu kelimenin nasıl okunacağını söyle.
Bu sözcüğü telaffuz edebilecek biri var mı?
Kelimenin nasıl telaffuz edildiğini sana söyleyemem.
Almanlar "squirrel" kelimesini söylerken zorlanmaktadırlar.
Tom'un soyadı telaffuz etmek kolaydır.
Adını nasıl telaffuz edersin?
İstemiyorsan konuşmak zorunda değilsin.
Sadece o sözcükleri söyleyebilmek yıllarımı aldı.
Onun daha açık olması için tonlamanın nasıl yapılacağını açıklamak kolay değil.
Bazı Almanca kelimelerin telaffuz edilmesi İngilizce konuşan biri için son derece zordur. Örnek olarak: "Streichholzschächtelchen".
Askeri mahkeme hapis cezasını reddetti, bu yüzden davası Akranlar Odası'na gitti.
Her gün en azından kısa bir şarkıyı dinlemelisin, iyi bir şiir okumalısın, güzel bir tabloya bakmalısın ve mümkünse, birkaç zeki sözler söylemelisin.
Yabancı aksan sendromu henüz açıklanamayan, hastanın anadilini daha fazla düzgün şekilde telaffuz edemeyip yabancı bir aksanla konuşmaya başlamasıyla vuku bulan tıbbi bir durumdur.