Examples of using "Pratiquement" in a sentence and their turkish translations:
İş neredeyse bitti.
Ben aslında zaten bir yetişkinim.
İş hemen hemen tamam.
Neredeyse hiç İngilizce kitabım yok.
Bu neredeyse susturulmuş insanlar arasında
Neredeyse hiçbir Norveçli hayatta kalamadı.
- Hemen hemen hiç zamanları yok gibi.
- Onların neredeyse hiç zamanları yok.
Hemen hemen herkes geldi.
- Ben uygulama olarak artık bir yetişkinim.
- Ben artık neredeyse bir yetişkinim.
Neredeyse imkansız.
Ben hemen hemen bütün yaz Londra'daydım.
Titaniğin neredeyse batmaz olduğuna inanılıyordu.
Bu köpek neredeyse her şeyi yer.
Mutfakta neredeyse hiçbir şey yoktu.
Ancak alacakaranlık bölgesi neredeyse araştırılmıyor.
Neredeyse hiç evde değilim.
Mike hemen hemen her akşam dışarıda yiyor.
Tom'un orada olmadığından oldukça eminim.
Orangutanlar yarı münferit hayvanlar,
Neredeyse herkes iyi yemeği takdir ediyor.
Neredeyse tüm Japonlar koyu saça sahiptir.
Ben rüyaları neredeyse hiç hatırlamam.
Mahallemizdeki her ev neredeyse aynıdır.
Neredeyse açlıktan ölüyorlardı.
Tom'un bir erkek kardeşinin olmadığından oldukça eminim.
Bunun Tom'un şemsiyesi olduğuna eminim.
Kutsal Smolensk şehri neredeyse yerlebir edilmiş.
O imkansıza yakın.
Neredeyse Japonya'da hiç silahlı çatışma yok.
Tom her şeyin iyi gideceğinden oldukça emin.
Neredeyse herkes geldi.
Tom'un güvenilir olduğundan oldukça eminim.
Doğum ve ölüm oranları neredeyse eşitti.
Hemen hemen hiç iştahım yok.
O yapacağını söylediği şeyi neredeyse hiç yapmaz.
Yaz mevsiminin çoğunda Londra'da idim.
Mutfakta neredeyse hiçbir şeyimiz yoktu.
Tom neredeyse her gün pilav yer.
- Biz tam erkek kardeşler gibiyiz.
- Biz neredeyse erkek kardeşler gibiyiz.
Eğer düzgünce askerlendirilmiş ve ikmal edilmişse, bunun gibi bir kale ateşli silahlar devrine kadar
Kovada neredeyse hiç su yoktu.
Birçok küçük kasabaların ana yolları büyük ölçüde Wal-Mart gibi büyük devlerin sayesinde neredeyse bırakılmaktadırlar.