Examples of using "Prêtez" in a sentence and their turkish translations:
telefonlarınızı bırakın ve dikkatinizi bana verin.
Lütfen bana bıçağını ödünç ver.
Bana yardım et.
Paranız varsa, lütfen bana biraz ödünç verin.
Onu seyrettiğin zaman lütfen videoyu bana ödünç ver.
- Umurunda değilim.
- Beni umursamıyorsun.
Dikkatini vermiyorsun bile.
Bana verebildiğin kadar çok para ödünç ver.
- Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
- Sözlüğünü bana ödünç ver, lütfen.
- Lütfen sözlüğünü bana ödünç ver.
Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
- Yaptığın şeye ilgi göster.
- Yaptığın şeye özen göster.
Ona kulak verme.
Tom'un ne söylediğine dikkat edin.
Ona ihtiyacı olduğu kadar çok ödünç para ver.
Eğer birine 20 dolar ödünç verirseniz ve o kişiyi asla yeniden görmezseniz, muhtemelen ona değmiştir.
Sadece onu görmezden gel.
Bu, yaptığın şeye ilgi göstermediğinde olandır.