Examples of using "Prête" in a sentence and their turkish translations:
Hazır!
- Bitti!
- Hazır!
- İşte bu!
Araba hazır.
- Ben neredeyse hazırım.
- Neredeyse hazırım.
O hazır olacak.
Hazır mıyım?
Ben hazırdım.
hazır olduğumu düşünsem de
O hazır değil.
Kadın hazır.
Siparişiniz hazır.
Odanız hazır.
Ben para ödünç veriyorum.
Pizza hazır.
Marie hazır değil.
O gitmeye hazır.
Senin kararın bir tartışmaya açık.
O, hazır olmayacak.
Odan artık hazır.
Ev hazır mı?
Tom dikkat etmiyor.
- Neden hazır değilsin?
- Neden hazır değilsiniz?
Odalardan hiçbiri hazır değil.
Lütfen bana kitabını ödünç ver.
O, hazır olduğundan emin değil.
Hazır olacağım.
- Boş ver!
- Önemli değil!
- Hiç düşünme!
O bana hiç dikkat etmiyor.
O bana hiç dikkat etmiyor.
Hazırım.
Et henüz hazır değil.
- Bunun için hazır değilsin.
- Bunun için hazır değilsiniz.
Hazır mıyım?
Bugün hazırdım.
Hazır mısın?
Test için hazırım.
Tom Mary'nin hazır olduğunu düşündü.
Neredeyse hazırım.
Ben neredeyse hazırım.
Bana bunu kesmek için ödünç bir şey ver.
Eğer istersen, sana bir tane ödünç vereyim.
Lütfen arabanı bana ödünç ver.
- Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
- Sözlüğünü bana ödünç ver, lütfen.
- Lütfen sözlüğünü bana ödünç ver.
- Bunun için hazır değilim.
- Bunun için hazırlıksız değilim.
O, kaderi ile yüzleşmeye hazırdı.
Benim reçetem eczacıda hazırdır.
İpi kesmek için bana bir şey ödünç ver.
Öğle yemeğini yedikten sonra, dışarı çıkmak için hazırlandı.
Bana yardım et.
Tom için hazırdım.
Ben zaten hazırım.
Ben hazır hissediyorum.
Tamam, hazırım.
"Hazır mısın?" "Sanırım öyle."
Pazartesi günü hazır olurum.
Ben zaten hazırım.
Gitmek için hazır olduğunu söyledi.
- Kendini hazırla!
- Hazırlıklı ol.
Ben çok açım. Yemek ne zaman hazır olacak?
Bir saat daha ve hindi hazır olacak.
Mary onu ücretsiz yapmaya istekli olduğunu söylüyor.
Öğrencilerden herhangi birine kitaplarımı ödünç vermek istemiyorum.
USB sürücümü asla başkalarına ödünç vermem.
Ben hazırlanana kadar az bekle.
Onun ne yaptığı umurumda değil.
O, onun bütün parasını ona geri vermeye hazırdı.
O, arabayı yıkamada ona yardım etmeye hazırdı.
Bir kurşun kalem istiyorsan, sana bir tane ödünç veririm.
Öyle tuhaf bir şeyin gerçekleşmesi muhtemel değildir.
Şemsiyeye ihtiyacın varsa sana bir tane ödünç verebilirim.
Hazır değilim.
Her şey için oynarım.
O ilgiyi sever.
Hazır değilsin ve beklemek istemiyorum.
Yarın için hazırım.
Bunu yapmaya hazırdım.
Lütfen bu kitabı birkaç günlüğüne bana ödünç verir misin?
O, evi temizlemeye yardım etmek için hazırdı.
Hazır hissettiğinizde anne babanıza beni tanıştırın.
O ne dediğime asla dikkat etmez.
Onu kabul etmeye hazırım.
Tom, Mary'nin gitmeye hazır olmadığını söyledi.
Neredeyse hazır mısın?
Şimdi hazır mısın?
Seni izlemeye hazırım.
Sen hazırsan ben hazırım.
Çevirmen çevirinin pazartesi gününe kadar hazır olacağını söyledi.
Ben henüz hazır değilim.
On dakika içinde hazır olacağım.