Examples of using "S'il" in a sentence and their turkish translations:
Yağmur yağarsa, lütfen beni arayın.
- Hesap lütfen.
- Hesap, lütfen.
Lütfen söyle.
Lütfen kal.
- Lütfen dinle.
- Lütfen dinleyin.
- Lütfen dinleyiniz.
Evet, lütfen.
Lütfen ye.
Lütfen faturamı alayım.
Lütfen dur.
Arkdaşlar, arkadaşlar.
sıcak olmasından kaynaklı ise
Lütfen
Sonraki kişi, lütfen.
Pizza, lütfen.
Sadece bir dakika, lütfen.
Oda servisi, lütfen.
- Hesap, lütfen.
- Bana hesabı getir, lütfen.
- Hesabı istiyorum lütfen.
Tuzu alabilir miyim acaba?
Sığır, lütfen.
Lütfen sessiz durun.
Yağmur yağsa bile oraya gideceğim.
İki dondurma, lütfen.
Onu sigortalayın lütfen.
Lütfen bana yardım et.
Doldurun, lütfen.
Bir bira, lütfen.
Onun bilip bilmediğini bilmiyorum.
- Lütfen Fransızca konuş.
- Lütfen Fransızca konuşunuz.
- Lütfen Fransızca konuşun.
Lütfen bana söyleyin.
Suyu ısıt lütfen.
İki kahve, lütfen.
Lütfen bana güven.
Yağmur yağarsa ne yaparsın?
- Hesap lütfen.
- Hesap, lütfen.
- Lütfen cümleyi düzelt.
- Bu cümleyi lütfen düzeltin.
Mümkünse ondan...
Kibirmiş gibi sanki.
Erkek, yavruları bulursa...
Yağmur yağarsa beni ara.
Eğer yağmur yağarsa kalacağım.
Çok çalışırsa, başarılı olur.
Lütfen tükür.
Onun bilip bilmediğini bilmiyorum.
O şimdi geri dönerse ne olacak?
Hatalıysa ne olur?
Lütfen dikkat!
Lütfen şarkı söyle.
Lütfen gel.
Hesabı getirin, lütfen.
- Lütfen bana faturamı getirin.
- Lütfen hesabımı getirin.
Ya hayır derse?
Lütfen bunu yapmayın.
Kar yağarsa umursamam.
Yağmur yağarsa, beni ara.
- Bilet, lütfen.
- Bilet lütfen.
Sessizlik, lütfen.
Lütfen geri çekilin!
Şampanya, lütfen.
Lütfen gel.
Ona gelip gelmediğini sor.
Lütfen gidin.
Hilton Oteli'ne gidelim lütfen.
- Lütfen bunu yapma.
- Lütfen bunu yapmayın.
- Bunu lütfen yapma.
Lütfen derhal geri dön.
Yağmur yağarsa ne yapacaksın?
Lütfen sessiz otur.
Lütfen!
- Lütfen tuzu bana uzat.
- Bana tuzu uzat lütfen.
- Lütfen bana tuzu uzatırmısın?
- Tuzu bana uzat, lütfen?
- Tuzu uzatır mısın, lütfen?
- Bana tuzu uzatır mısın, lütfen?
- Bana tuzu ver, lütfen.
Lütfen daha yavaş konuşun.
Alt tarafı imzalayın lütfen.
Daha yüksek sesle konuşun lütfen.
- Lütfen onu hızlı bir şekilde yap.
- Lütfen onu çabuk yap.
Lütfen bunu daha fazla düşünme.
Gerekirse seninle gideceğim.
Telefona cevap ver lütfen.
Biraz su, lütfen.
- Lütfen cümleyi düzelt.
- Lütfen cümleyi düzeltin.
Geri dönün lütfen.
O gelirse, ona bu kağıdı ver.
Sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
Lütfen bayrağı değiştirin.
Eğer o İngilizcede yeterli ise onu işe alacağım.
Bir küp şeker, lütfen.
Işığı kapat, lütfen.
Lütfen dilini dışarı uzat.
- Lütfen bayrağı değiştir.
- Bayrağı değiştirin lütfen.
- Lütfen Fransızca cevap ver.
- Lütfen Fransızca cevap verin.
Lütfen gülmeyi bırakın.
Onu bana geri ver, lütfen.
Lütfen sessiz olun.
Lütfen yavaşlar mısın?