Examples of using "Prétexte" in a sentence and their turkish translations:
O, hastalık bahanesiyle gelmedi.
Beni görme bahanesiyle geldi.
Bu suçu savunmanın hiçbir mazereti yok.
O, hasta olma mazeretiyle gelmedi.
Bahane bulamazsam, bunu yaparım.
Benimle kavga etmek için bir bahane buldu.
O, baş ağrısını erken ayrılmanın mazereti olarak kullandı.
O sadece bir çocuk olduğu için onu affedemiyorum.
Japon balıkçılık filosu bilimsel araştırma bahanesiyle yılda 1000'den fazla balina yakalar.