Examples of using "Pouvaient" in a sentence and their turkish translations:
Nasıl olur da bilmezler?
Onlar sadece dinleyebildiler.
Bunun bir fırsat olduğunu da öğrenmişler.
Öğrenciler cevap veremedi.
Askerler onu şimdi görebiliyordu.
Onu yapabileceklerini bilmiyordum.
Onlar meramını İngilizce anlatabildi.
Çocuklar heyecanlarını kontrol altına alamazlar.
Doktorlar ellerinden geleni yaptı.
Bu yüzden ebeveynlerim düşünebildikleri en iyi şeyi yaptılar
O kadar korktular ki bir santim hareket edemediler.
O günlerde çok az sayıda kişi yurtdışına seyahat edebiliyordu.
Onlar evde iş bulamadılar.
Akademisyenlerin öve öve bitiremediği Leonardo Da Vinci bu işte
- Duvarlar konuşabilseydi, bize hangi hikayeleri anlatırdı?
- Duvarlar dile gelseydi, bize ne hikayeler anlatırdı.
Amerikalı generaller kolay bir zafer kazanabileceklerine inanıyorlardı.
Onlar bize yardım edemedi.
Bazı piyade taburları sadece toplanabilir güçlerinin üçte biri.
İnsanlar dili sadece insanların kullanabildiğini düşünürdü.
Cümlelerimin asla tercüme edilemeyeceğini fark ettim.
Doktorlar Tom'u kurtarmak için ellerinden gelen her şeyi yaptı.
ve benim gerçekliğimden ve oynamayı hayal ettiğim rollerden
üstelik motor kullanmadan elektriği doğal yolla üretebiliyorlardı
çünkü onlar nefretten arınmayı başarabilmişlerse geri kalanımız da
Askerler bahara kadar hiçbir şey yapamadı.
O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.
Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.