Translation of "Outil" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Outil" in a sentence and their turkish translations:

- J'ai un outil.
- Je dispose d'un outil.

Benim bir aletim var.

Aucun outil n'est nécessaire.

Hiçbir alet gerekli değil.

OK, un autre outil d’anticipation.

Tamam, bir araç daha.

Car l'art est un puissant outil.

Çünkü sanat çok güçlü bir araç.

Passons à un autre outil d'anticipation.

Pekâlâ, öngörü için başka bir araçtan daha bahsedelim.

C'est clairement un outil très spécialisé.

Açıkçası, oldukça özelleştirilmiş bir araç.

Nous avons obtenu un outil puissant.

Bizim güçlü bir aracımız var.

L'abaque est un outil à calculer.

Abaküs bir hesaplama aracıdır.

Car si le langage n'est qu'un outil,

Çünkü dil sadece bir araçsa

Il nous faut un outil pour l'ouvrir.

Onu açmak için bir alete ihtiyacımız var.

Et les utilisons pour un outil de visualisation.

Bunu bir görselleştirme aracı olarak kullanıyoruz.

L'IA va devenir un outil formidable pour les créatifs

Yapay zekâ yaratıcılar için harika araçlara dönüşecek,

Auparavant, ce n'était qu'un outil pour regarder notre village.

Eskiden sadece köyümüze bakmak için kullandığımız bir araçtı.

Tu auras besoin d'un outil spécialisé pour le faire.

Onu yapmak için özel bir alete ihtiyacın olacak.

Interlingua est un outil moderne pour les communications internationales.

İnterlingua, uluslararası iletişim için modern bir araçtır.

Si le langage était un outil, il serait assez médiocre.

Sahiden dil bir araç olsaydı oldukça zayıf bir araç olurdu.

L'IA va travailler avec les humains comme un outil analytique

Yapay zekâ insanlarla analitik bir araç olarak çalışacak,

Voilà pourquoi, en tant qu'artiste, l'abstraction est mon outil préféré.

Bu yüzden de ressam olarak favori tekniğim soyutlama.

Mais après, au cœur de ça, l'algorithme est un outil.

Ama sonuç olarak algoritma bir araçtır.

C'est un outil puissant pour envoyer des signaux dans l'obscurité.

Koku, karanlıkta sinyal yollamanın güçlü bir aracı.

J'ai réparé la lampe-torche en utilisant un petit outil.

Ben küçük bir parça kullanarak el fenerini onardım.

C'est un puissant outil qui implique la vue et la perception

Öyle güçlü ki, hem görüşü hem de sezgiyi birleştiriyor

Les bicyclettes sont un outil pour la préservation de l'environnement urbain.

Bisikletler kentsel sürdürülebilirlik için araçlardır.

Les tours de magie fournissent un outil efficace pour étudier ces sujets,

Sihir numaraları bu durumu incelemek için oldukça etkili bir araç

Une langue acérée est le seul outil tranchant qui s'aiguise à l'usage.

Keskin bir dil sürekli kullanımla keskinleşen tek kenarlı bir araçtır.

Un pic est un outil à long manche utilisé pour entamer les surfaces de sol dur.

Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.

On peut faciliter le glissement d'un outil, le fonctionnement d'une machine, en les enduisant d'une substance grasse.

Bir aletin kayganlığını, bir makinenin işleyişini yağlı bir madde sürerek kolaylaştırabiliriz.