Translation of "Car" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Car" in a sentence and their turkish translations:

car

çünkü

car il s'avère

çünkü ortaya çıktı ki

Car pour moi,

Çünkü bana göre

- Nous affrétâmes un car.
- Nous avons affrété un car.

Biz bir otobüs kiraladık.

car j'explore la masculinité

çünkü erkeklik keşfi üzerindeyim

Ne pas aller! car

gitmez! çünkü

car ils l'admirent énormément.

çünkü ona hayranlık duyuyorlar.

- Je pris un taxi car le bus était en retard.
- J'ai pris un taxi car le bus était en retard.
- Je pris un taxi car le car était en retard.
- J'ai pris un taxi car le car était en retard.

Otobüs geç kaldığı için taksiye bindim.

Car je commets suffisamment d'erreurs

Çünkü yeterince hata yapıyorum

Car tant de choses reposent

Çünkü Paul gibi erkeklerin dinlemesi

car je pourrais les corrompre

çünkü matematikte iyi olmanın

car, strictement parlant, je récite.

çünkü doğrusunu söylemek gerekirse ezbere anlatıyorum.

car le bruit est omniprésent,

çünkü gürültü yaygın bir şey

car simplement en utilisant internet,

çünkü sadece internete bağlanarak

car j'ai été témoin de

çünkü güvenli ve karşılanabilir

car qu'a dit nos ancêtres?

çünkü atalarımız ne demiş?

car le système va planter!

çünkü sistem çökmüş olacak!

Pardonnez-moi, car j'ai péché.

Beni affedin, zira ben günah işledim.

Je voulais louer un car.

Bir otobüs kiralamak istedim.

« Car maintenant je ne nage jamais. »

"çünkü şu an yüzemiyorum."

Car être vous-même est révolutionnaire.

Çünkü kendiniz olmak devrimseldir.

car nous avons du temps ensemble

çünkü özel zamanımız vardı

car sinon nous ne survivrons pas.

yoksa başaramayacağız.

Car la langue n'est pas utile.

Çünkü o dil, onlar için faydalı değil.

Car il n'y a pas d'équilibre.

Çünkü denge sistemi diye bir şey yok.

car lire en savourant mon temps

çünkü acele etmemek

Car maintenant, je vis ces statistiques.

Çünkü şimdi, bu istatistikleri bizzat yaşıyorum.

car si les émissions doivent s'arrêter,

çünkü emisyonların durdurulması gerekiyorsa

car les règles doivent être changées.

çünkü o kurallar değişmeli.

Car l'art est un puissant outil.

Çünkü sanat çok güçlü bir araç.

Car les données vous permettent d'apprendre,

Çünkü veri, bir şey öğrenmenizi sağlar

car vous vous rencontrerez de nouveau.

çünkü yeniden görüşeceksiniz.

Car dix de leurs principaux fleuves

Çünkü onların ana nehirlerinden 10 tanesi

car elle a perdu la vue.

tam olarak göremiyordu.

car l'atténuation magnétique progresse très rapidement

çünkü manyetik zayıflaşma çok hızlı ilerliyor

car il l'utilise en sa faveur

çünkü bu onu lehine kullanıyor

J'ai honte car j'ai agi stupidement.

Aptalca davrandığımdan utanıyorum.

Ne sortez pas, car il pleut.

Dışarı çıkmayın çünkü yağmur yağıyor.

Tom habite dans un camping-car.

Tom bir kamp arabasında yaşıyor.

- J'ai faim car je n'ai pas mangé.
- J'ai faim car je n'ai encore rien mangé.

Yemek yemediğim için açım.

- Retire ta veste car il fait très chaud !
- Retirez votre veste car il fait très chaud !

Ceketini çıkart çünkü hava çok sıcak.

- Je suis allé me coucher tôt, car j'étais fatigué.
- Je suis allée me coucher tôt, car j'étais fatiguée.
- Je me rendis tôt au lit car j'étais fatiguée.
- Je me rendis tôt au lit car j'étais fatigué.

Yorgun olduğum için erkenden yatmaya gittim.

Car c'est ainsi que je vais l'interpréter.

Çünkü ben öyle yorumluyorum.

car je n'ai pas visité Dubaï récemment.

çünkü daha önce hiç Dubai'ye gitmedim.

Car si le langage n'est qu'un outil,

Çünkü dil sadece bir araçsa

car votre femme est furieuse contre vous

Eşiniz size fena halde kızmış.

Car qu'on soit chrétien, musulman, juif, athée,

Çünkü Hristiyan, Müslüman, Yahudi, Ateist,

car en tant qu'hindou originaire du Sind,

çünkü bir Hindu Sindhi olarak

Car ils nous disent qu'ils sont inquiets.

Çünkü gençler bize kaygılandıklarını söylüyorlar.

Beaucoup d'entre eux décrochent car ils s'inquiètent

Çoğu, okulu bırakıyor çünkü endişe içindeler;

« Rejoignez nous, car on fait du 996. »

"Gelin bizim için çalışın çünkü bizler 9-9-6 'yız."

Car l'éthique du travail dans l'ère industrielle

çünkü Sanayi Çağı'nın iş ahlakı

car aucun de ses films n'a expiré

çünkü filmlerinin hiçbiri geçerliliğini kaybetmemiş

car c'est très important dans l'histoire turque

çünkü Türk tarihinde çok önemli

car incompatible avec l'esprit égalitaire de l'époque.

çağın eşitlikçi ruhuyla bağdaşmadığı için kaldırıldı .

car l'ambiguïté nous permet d'avoir cette conversation.

çünkü anlam farklılığı diyalog kurmamızı sağlıyor.

car ils ont une famille à nourrir.

...çünkü ailelerinin geçimini sağlamak zorundalar.

Elle est absente car elle est malade.

O, hasta olduğundan dolayı gelmedi.

Je vais bien car je suis vivant.

Ben hayatta olduğum için iyiyim.

J'ai faim car je n'ai pas déjeuné.

Öğle yemeği yemediğim için açım.

J'ai appelé un taxi car il pleuvait.

Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.

Je le fais car j'y prends plaisir.

Zevk aldığım için bunu yapıyorum.

Ne sors pas, car il fait froid !

Hava soğuk olduğu için dışarı çıkma.

Je le fais car j'en ai envie.

Ben istediğim için onu yaparım.

- Je suis resté à la maison car il pleuvait.
- Je suis resté chez moi car il pleuvait.

Yağmur yağdığı için evde kaldım.

- Je suis allé me coucher tôt, car j'étais fatigué.
- Je suis allée me coucher tôt, car j'étais fatiguée.

Ben erkenden yatmaya gittim, zira yorgundum.

Mais aussi car lorsqu'on est en bonne santé,

hem de sağlıklı olduğunuz zaman

car notre métier n'est pas d'enseigner des matières,

çünkü biz sadece konu öğretmiyoruz

Car ces préférences de beauté que nous avons,

Çünkü bizim bu güzellik tercihlerimiz,

car il ne peut plus penser du tout.

hiçbir şeyi düşünemeyecek.

car l'information négative nous procure des sensations négatives.

çünkü negatif bilgi kötü hissettirir

car c'est une question que l'on nous pose

çünkü biliyorsunuz, bu soru günlük hayatımızda insanların bize sorduğu sorulardır,

Car je pense que nous avons la réponse :

Çünkü sanırım buna cevabımız var

Car une des raisons de ma transition tardive

Çünkü daha öncesinde cinsiyet değiştirmememin nedenlerinden biri

car l'environnement était de plus en plus toxique.

çünkü çevre git gide artarak daha kötü hale geldi.

car ils veulent que le statu quo demeure.

çünkü mevcut durumun kalmasını istiyorlar.

car je savais que nous pouvions mieux faire.

çünkü işlerin daha iyi olabileceğini biliyordum.

car le sort de Fausto leur importe peu.

Fausto'nun kaderi de onlar için önemli değildir.

car plus personne ne se déplacera en voiture –

çünkü artık kimse araba sürmüyor --

car tant de femmes peuvent sentir ces changements.

çünkü pek çok kadın bu değişimleri hissedebiliyor.

car le coton brûle bien, mais pas longtemps.

Çünkü pamuk iyi yansa da uzun süreli yanmaz.

C'est une bonne règle car elle préserve l'harmonie,

Güzel bir kural aslında, ortamdaki uyumu korur

car ils en avaient fait l’expérience eux-mêmes

çünkü ya bunu bizzat tecrübe etmişlerdi

car le consommateur est en position de pouvoir.

çünkü güç tüketicinin elinde.

car nous payons leur salaire avec nos impôts.

Çünkü onların maaşlarını, vergilerimizle ödüyoruz.

Mais il répond que c'est un camping-car.

Babam ise ''Bu bizim tatil evimiz.'' diyordu.

Et que j'ai raison, car j'ai toujours raison,

ki ben haklıyım çünkü hep haklıyımdır,

car les utilisateurs ont accepté les conditions d'utilisation.

interneti iyileştirmeye karşı çıktı.

car je pensais que j'allais perdre mon emploi,

bunu aşmıştık, işimi kaybedeceğimi düşündüm

car on filtre la lumière rouge pour l'éliminer.

çünkü tüm kırmızı ışığı filtreliyoruz.

car les plantes vertes sont une bonne ressource.

çünkü yeşil bitkiler genelde kaynak demektir.

car nous ne pouvons pas y arriver seuls.

çünkü bunu tek başımıza yapamayız.

car j'allais dans ce parc pour me droguer.

çünkü o parkı ben de kafa bulmak için kullanıyordum

car il a ces discussions sur la technologie,

çünkü teknoloji hakkında birçok konuşma var,

La quarantaine n'est pas une mauvaise chose car

Karantina kötü bir şey değildir çünkü

car Napoléon avait abdiqué quatre jours plus tôt.

çünkü Napolyon dört gün önce tahttan çekildi.

car l'Union européenne n'avait rien fait pour lui.

çünkü AB onun için hiçbir şey yapmamıştı.

car, depuis longtemps, les femmes incarnent la nature.

çünkü kadın eskiden bu yana doğayla ilişkilendiriliyor.