Translation of "Ours" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Ours" in a sentence and their turkish translations:

J'ai peur des ours.

Ayılardan korkarım.

Un ours vit ici.

Burada bir ayı yaşar.

- Le chasseur abattit un ours.
- Le chasseur a abattu un ours.

Avcı bir ayıya ateş etti.

Les ours blancs sont blancs parce que ce sont de vieux ours.

Onlar yaşlı ayılar oldukları için kutup ayıları beyazdır.

Un ours a écrit l'histoire.

Bir ayı hikaye yazdı.

Les ours hibernent durant l'hiver.

Ayılar kış uykusuna yatar.

Les ours sont très dangereux.

Ayılar oldukça tehlikelidir.

Le vieil ours s'endort vite.

Yaşlı ayı derin uykuda.

Un ours adolescent mange une proie.

Ergen bir ayı. Avını indirmiş.

Ils ont pris un ours vivant.

Onlar bir ayıyı canlı yakaladılar.

Le chasseur a abattu un ours.

Avcı ayıyı vurdu.

Les ours peuvent grimper aux arbres.

Ayılar ağaçlara tırmanabilir.

Est-ce que c'est un ours ?

O bir ayı mı?

J'ai été attaqué par un ours.

Ben bir ayı tarafından saldırıya uğradım.

- Est-ce qu'un ours chie dans les bois ?
- Est-ce qu'un ours défèque dans les bois ?

Bir ayı ormanda mı dışkılar?

La glace de l'Arctique, les ours polaires -

Arktik buzulları, kutup ayıları...

Combien de temps un ours dort-il ?

Bir ayı ne kadar süre uyur?

Le nuage avait la forme d'un ours.

Bulut, ayı biçimindeydi.

Un ours ne touchera pas un cadavre.

Ayı bir cesede dokunmaz.

Quoi ? ! T'as mangé mon ours en chocolat ? !

Ne?! Sen benim çikolata ayımı mı yedin?!

Benjamin tua un ours avec un fusil.

Benjamin tüfekle bir ayı vurdu.

Un ours peut grimper à un arbre.

Ayılar ağaca tırmanabilir.

Trois ours habitaient dans cette petite maison.

Üç tane ayı, o küçük evde yaşıyordu.

Quoi ! Tu as mangé mon ours en chocolat ?

Ne! Sen benim çikolata ayımı yedim mi?

C'est comme ça qu'il tua le gros ours.

Büyük ayıyı bu şekilde öldürdü.

Y a-t-il des ours autour d'ici ?

Buralarda hiç ayı var mıdır?

Tom dort encore avec un ours en peluche.

Tom hâlâ bir oyuncak ayı ile yatıyor.

Juste avant d'hiberner, les ours noirs passent en ville.

Bu kara ayılar, kış uykusuna yatmadan hemen önce kendilerini şehre atıyor.

Nous vîmes les empreintes d'un ours dans la neige.

Karda bir ayının ayak izlerini gördük.

Je ne pense vraiment pas qu'on peut distancer un ours.

Bir ayıdan daha hızlı koşabileceğinizi hiç sanmıyorum.

Mon petit frère dort toujours avec son ours en peluche.

Küçük erkek kardeşim hep oyuncak ayısı ile yatıyor.

- J'ai une faim de loup.
- Je suis aussi affamé qu'un ours.

Ben ayı kadar açım.

S'il y a des ours dans le coin, on doit faire très attention.

Bölgede ayılar varsa iki kat dikkatli olmanız gerekir!

Pour la première fois en trois mois, les ours sentent la chaleur du soleil.

Ayılar üç ay sonra ilk defa güneşin sıcaklığını hisseder.

Cet ours a appris qu'il pouvait être deux fois plus efficace de pêcher de nuit.

Bu ayı, karanlıkta iki kat daha iyi balık tutabildiğini öğrenmiş.

Tom s'endort presque toujours la nuit en faisant un câlin à son ours en peluche.

Tom neredeyse her gece oyuncak ayısına sarılarak uyuyakalır.

Bien que ce ne soit peut-être pas une si bonne idée de courir devant un ours.

Yine de bir ayı gördüğünüzde koşmaya başlamak iyi bir fikir olmayabilir.

Les ours polaires se servent de leur force pour briser la surface. Mais au moins deux tiers des chasses échouent.

Kutup ayıları muazzam güçlerini kullanarak yüzeyde delik açabilir. Fakat avların en az üçte ikisi hüsranla sonuçlanır.