Examples of using "Franchement" in a sentence and their turkish translations:
Aslında...
Bana dürüstçe söyle.
Pekala, dobra dobra konuşalım.
Açıkça konuşur.
O, açıkça konuşur.
Bu oldukça etkisiz.
Arkadaşlar... Gerçekten mi?
Onunla açık konuşun.
Dürüst olmak gerekirse, bir çeşit zırva.
Açıkçası siz hatalısınız.
Açıkça, umurumda değil.
Açıkçası, ben senin düşünceni beğenmiyorum.
Dürüstçe konuşmanı istiyorum.
Doğruyu söylemek gerekirse, onu sevmiyorum.
- Açıkçası o hatalıdır.
- Dürüstçe konuşmak gerekirse, o hatalıdır.
Açıkçası, ben onu sevmiyorum.
Açıkçası, senin görüşünü sevmiyorum.
Açıkçası, o adamdan hoşlanmıyorum.
Dürüstçe konuşmak gerekirse, o hatalıdır.
Tom hakkında gerçekten ne düşünüyorsun?
Açıkçası, ben sizi sevmiyorum.
Amerikalılar düşündüklerini açıkça söyler.
Biz oldukça samimi olarak konuştuk.
Dürüst olmak gerekirse, ondan nefret ediyorum.
Franklin, canım, çokta tın !
Açıkça konuşmak gerekirse, senin düşünce biçimin demode.
Açıkçası, ben onu inanılması zor buluyorum.
Açıkçası, onun fikrinden o kadar etkilenmedim.
bazen hayat açıkça adaletsiz olabilir.
Açıkçası, ondan hoşlanmıyorum.
Açıkçası, senin giydiklerini beğenmiyorum.
Ben görüşlerini dürüstçe ifade eden insanlara hayranım.
Tom açıkça Star Trek'in bir hayranı.
Yani bizim rahatsız olduğumuzdan dolayı değil açıkçası
Açık konuşmak gerekirse, bu roman çok ilginç değil.
- Açıkçası, canım, umurumda değil.
- Doğrusu, canım, vız gelir tırıs gider.
Fakat benim, bilhassa, kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.
Açıkça söylemek gerekirse, seninle aynı fikirde değilim.
Müdür stresli ve sağlığa son derece zararlı bir atmosfer yarattı.
Düşündüğünü açıkça söylemek kötü bir şey değildir.
Tom'un canı arkadaşlarla içmek için gerçekten dışarı çıkmak istemiyor.
Açıkçası, saç kesimini sevmiyorum.
Açık konuşmak gerekirse, bir öğretmen olmak için gereken niteliklere sahip olduğunu sanmıyorum.
Lafı dolandırma ve benden ne istediğini açıkça söyle.
Açıkçası, ben fikri beğenmiyorum.