Examples of using "Dignité" in a sentence and their turkish translations:
iş ahlâkı,
İtibarımı kaybettim.
Onu öldüren haysiyet yoksunu kişilerin yüreğinden
insan onura uygun ve saygıyla davranılacağına inandığı
Demokratlar haysiyetiyle kaybedemiyor gibi görünüyor.
O, insanların kendi haysiyetinin önemine inandığı için, intiharı savunuyor.
- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve kardeşlik ruhu içinde birbirlerine karşı hareket etmelidirler.
Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.