Examples of using "Détectent" in a sentence and their turkish translations:
Bilim adamları dış gezegenleri nasıl tespit ediyor?
Gökbilimciler dış gezegenleri nasıl tespit ediyor?
Burnundaki termal girintiler ışık yerine ısı tespit ediyor.
Vücudundaki özel pullar geçen balıkların yaydığı basınç dalgalarını algılıyor.
milyonlarcasının arasından tek bir feromon molekülünü tespit edebiliyor. Zikzak çizerek dişinin yerini daha iyi belirliyor.