Translation of "Poissons" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Poissons" in a sentence and their turkish translations:

- Beaucoup de poissons ont péri.
- De nombreux poissons sont morts.
- De nombreux poissons périrent.

- Birçok balık öldü.
- Bir sürü balık öldü.

Certains poissons volent.

Bazı balıklar uçarlar.

Elle est Poissons.

O bir balık.

Les poissons semblaient perplexes.

Balıklar bile şaşkın gibiydi.

Les poissons dorment-ils ?

Balıklar uyur mu?

Marie nourrissait les poissons.

Marie balığı besledi.

J'ai deux poissons rouges.

İki kırmızı balığım var.

Il prit trois poissons.

O üç balık yakaladı.

Des poissons s'échappent des filets.

Bazı balıklar ağlardan kurtuluyor.

Les poissons vivent dans l'eau.

Balıklar suda yaşar.

De nombreux poissons sont morts.

- Birçok balık öldü.
- Bir sürü balık öldü.

Les requins mangent des poissons.

Köpek balıkları balık yer.

Les poissons nagent dans l'eau.

Balıklar suda yüzer.

J'ai attrapé cinq poissons hier.

Dün beş balık yakaladım.

J'ai pris trois poissons hier.

Dün üç balık yakaladım.

Regarde ces poissons dans l'étang.

Göletteki şu balıklara bak.

J'ai attrapé deux gros poissons.

Birkaç tane büyük balık yakaladım.

Qui sont des poissons plus nourrissants.

yetişkin mezgitleri tanımlıyor.

Les microbes, le plancton, les poissons,

Mikroplar, planktonlar ve balıklar.

Les gros poissons mangent les petits.

Büyük balık küçüğü yer.

Les poissons vivent dans la mer.

Balık denizde yaşar.

Ce soir nous mangerons des poissons.

Bugün akşam yemeği için balığımız var.

Des petits poissons nagent dans l'aquarium.

Küçük balık, akvaryumda yüzüyor.

Le lac est plein de poissons.

Göl balık dolu.

Penses-tu que les poissons puissent entendre ?

Balığın duyabileceğini düşünüyor musun?

Mon père a attrapé trois poissons hier.

Babam dün üç balık yakaladı.

Hier, mon père a attrapé trois poissons.

Dün babam üç tane balık yakaladı.

Les baleines se nourrissent de petits poissons.

Balinalar küçük balıklar ile beslenirler.

Les poissons ont-ils des cordes vocales ?

Balıkların ses telleri var mıdır?

On n'apprend pas à nager aux poissons.

Tereciye tere satma.

Les dauphins ne sont pas des poissons.

Yunuslar balık değildir.

- Nous vîmes beaucoup de poissons dans l'étang.
- Nous avons vu beaucoup de poissons vivants dans la mare.

Gölette birçok canlı balık gördük.

- Les poissons ne peuvent pas vivre hors de l'eau.
- Les poissons ne peuvent vivre hors de l'eau.

- Balık suyun dışında yaşayamaz.
- Balıklar suyun dışında yaşayamaz.

Elle a perdu tout intérêt pour les poissons

Sonra balıklara olan ilgisini kaybedip

Les poissons viennent la manger. Les charognards aussi.

Ve balıklar onunla besleniyor. Bir sürü leşçi beslenmeye geliyor.

Extinction éventuelle de nombreux types de poissons du

, dünyadaki birçok balığın neslinin tükenmesine yol açacaktır

Les baleines ressemblent aux poissons dans leur forme.

Balinalar şekil olarak balıklara benzerler.

Les poissons ne peuvent vivre hors de l'eau.

Balıklar suyun dışında yaşayamaz.

Les poissons commencent à puer par la tête.

Balık baştan kokar.

Tom a attrapé toute une série de poissons.

Tom bir sürü balık yakaladı.

Des poissons tombaient du ciel bleu et dégagé !

Balık temiz mavi gökyüzünden ortaya çıkıyordu!

On croyait que les baleines étaient des poissons.

Balinaların balık olduğuna inanılıyordu.

Il y a cinq poissons dans mon aquarium.

Akvaryumumda beş tane balık var.

Il y a six poissons dans la boîte.

Teneke kutu içinde altı tane balık var.

Maman fait frire des poissons pour le dîner.

Annem akşam yemeği için biraz balık kızartıyor.

Les poissons sont des animaux à sang froid.

Balıklar soğukkanlı hayvanlardır.

- Il y a beaucoup de poissons oranges dans la rivière.
- Il y a plein de poissons oranges dans la rivière.

Nehirde birçok turuncu balık vardır.

Où les poissons encore vivants meurent asphyxiés ou écrasés.

Bu, yaşayan balıklar için ya boğulmak demek ya da ölümüne ezilmek.

Sinon, les poissons ne viendront pas. En voici un.

Yoksa balıklar oraya gelmez. Bakın, bir tane geçiyor.

Entre une station d'épuration et un marché aux poissons.

''The Boat'' adlı hapishaneye gönderildi.

Les poissons ont cessé de vivre dans cette rivière.

Balık bu nehirde yaşamayı bıraktı.

Il y a plein de poissons dans cette rivière.

Bu nehirde çok balık var.

Il y a beaucoup de poissons dans ce lac.

O gölde bir sürü balık var.

Il y a beaucoup de poissons dans la mer.

Denizde bir sürü balık var.

Combien de poissons peux-tu conserver dans ton réservoir ?

- Akvaryumunda kaç balık bakabiliyorsun?
- Akvaryumunda kaç balık bakabilirsin?

Nous avons trouvé des poissons morts dans la rivière.

Biz nehirde bazı ölü balıklar bulduk.

Je n'aime pas les poissons qui ont trop d'arêtes.

Çok kılçıklı balıkları yemeği sevmem.

Les poissons sont pourvus de branchies et de nageoires.

Balıkların solungaçları ve yüzgeçleri vardır.

L'air est à l'homme ce que l'eau est aux poissons.

Balık için su neyse hava bizim için odur.

L'air est aux hommes ce que l'eau est aux poissons.

Su balık için neyse, hava da insan için odur.

Les dauphins et les baleines ne sont pas des poissons.

Yunuslar ve balinalar balık değildir.

Les baleines se nourrissent de plancton et de petits poissons.

Balinalar plankton ve küçük balıklarla beslenirler.

Elle est seulement intéressée par les poissons et les cafards.

Sadece balıklar ve hamam böcekleri ile ilgileniyor.

Mais voilà un animal foncièrement asocial qui joue avec des poissons.

Buradaysa oldukça antisosyal bir hayvan balıklarla oyun oynuyor.

Je peux voir de petits poissons nager en rond dans l'eau.

Suda yüzen bazı küçük balıkları görebiliyorum.

Les baleines ne sont pas des poissons. Ce sont des mammifères.

Balinalar balık değildir. Onlar memelilerdir.

Même le meilleur des poissons sent au bout de trois jours.

En iyi balık bile üç gün içerisinde kokar.

Je l'ai vue attraper trois poissons. De jour, ça n'était jamais arrivé.

Bu şekilde üç balık yakaladığını gördüm. Gün içinde balık tuttuğunu hiç görmemiştim.

Il y a eu un jour incroyable. Un grand banc de poissons.

İnanılmaz bir günü hatırlıyorum. Büyük bir çitari sürüsü vardı.

Certains poissons vivent dans les rivières, et les autres dans la mer.

Bazı balıklar nehirlerde yaşar, diğerleri denizde.

Je n'ai pas pu pêcher autant de poissons que je ne le pensais.

Beklediğim kadar balık yakalayamadım.

Ces poissons sont habitués aux hautes pressions et à la présence de lumière.

Bu balıklar yüksek basınç ve ışık varlığında yaşamaya alışkındırlar.

Les hommes, les chiens, les poissons et les oiseaux sont tous des animaux.

İnsanlar, köpekler, ve kuşlar hepsi hayvandır.

Les poissons tels que la carpe ou la truite vivent en eau douce.

- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.

Au coucher du soleil, les poissons dont se nourrissent les otaries sortent des profondeurs.

Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.

J'étais persuadé qu'elle jouait avec les poissons. Les animaux sociaux s'adonnent souvent au jeu.

"Balıklarla oyun oynuyor." diye düşünmeden edemedim. Oyun oynama, sosyal hayvanlarda sıkça görülür.

Animaux les manquent également, car il n'y a ni poissons, ni baleines, ni girafes,

Ne balık, ne balinalar, ne zürafalar, ne filler

Contrairement aux oiseaux, qui nourrissent et protègent leurs petits, les poissons abandonnent leurs œufs.

Yavrularını besleyen ve koruyan kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.

Des écailles spécialisées sur son corps détectent les ondes de pression des poissons à proximité.

Vücudundaki özel pullar geçen balıkların yaydığı basınç dalgalarını algılıyor.

De même que nous avons besoin d'air frais, de même les poissons ont besoin d'eau propre.

Bizim temiz havaya ihtiyacımız olduğu gibi, balıkların da temiz suya ihtiyacı var.

En raison de la surpêche, certains stocks de poissons sont maintenant à des niveaux dangereusement bas.

Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.

Le 18 juin, à l'aquarium municipal de Niigata, sept mille poissons moururent par la faute d'un employé.

18 Haziran'da Niigata şehir akvaryumunda, bir çalışan tarafından yapılan bir hata yüzünden 7000 balık öldü.

Les poissons nettoyeurs ôtent les peaux mortes et les parasites. Ils préparent le petit jeune pour son grand soir.

...temizlikçi balıklar ölü deri ve parazitleri söküyor. Genci, büyük geceye hazırlıyorlar.

Les marées sont de plus en plus fortes, créant les conditions parfaites pour la reproduction des poissons-perroquets à bosse.

Gelgitler güçlenmeye başlamış. Tümsek başlı papağan balığının üremesi için mükemmel şartlar oluşmuş.

Pourquoi tu me parles d'hippopotames tout d'un coup ? Je ne vois pas le rapport entre ça et tes douze poissons rouges.

Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.

Les poissons d'eau vive incluent certaines espèces identifiées comme étant protégées. On n'a pas le droit de les attraper ou de les acheter.

Tatlı su balıkları arasındakilerden bazıları korunmaktadır. Onları yakalamak veya satın almak yasadışıdır.

Les douze signes du Zodiac sont : le bélier, le taureau, les gémeaux, le cancer, le lion, la vierge, la balance, le scorpion, le sagittaire, le capricorne, le verseau et les poissons.

Burçlar kuşağının on iki burcu şunlardır: Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık.