Examples of using "Défis" in a sentence and their turkish translations:
Meydan okumayı severim.
Meydan okumaları severim.
Zorluklar büyük.
Ben kendime meydan okumayı severim.
Biz zorlukların farkındayız.
ve bunlardan biri de spor yapmak.
geride kalanların zorluklarıyla da karşılaştık.
Yarın ormanın bize sunacağı maceraları kim bilir?
- Zorluklar yıldırıcı ama biz bunları aşabiliriz.
- Zorluklar yıldırıcı ama biz bunların üstesinden gelebiliriz.
nasıl tepki vereceklerine dair olası çıkarımlar ne olabilir?
Fakat ailem, arkadaşlarım ve meydan okumalar dışında
Kimse beni yeniden girişin zorlukları hakkında uyarmadığı için
Benim için hayatın anlamı devamlı mücadele etmekti,
ve birlikte zor olan şeyleri yapmayı da.
Bir kişi Sierra Leone gibi bir ülkenin eşsiz zorluklarını nasıl üstlenir?
uyandırırsa, burası ayın yol açtığı muazzam teknik zorlukları
Zamanımızın en acil meydan okumalarından biri de iklim değişikliği.
Elbette üstesinden gelmeleri gereken devasa engeller var
ve yeni bir Avrupa savaşı döneminin ortaya çıkardığı zorlukların üstesinden gelmede benzersiz bir şekilde etkili olduğunu kanıtladı.