Translation of "Lancer" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Lancer" in a sentence and their turkish translations:

J'aime me lancer des défis.

Ben kendime meydan okumayı severim.

Je vais vraiment lancer un signe.

Konuyu işaret edeceğim.

Je veux vous lancer un défi.

Sizi zor bir şeye davet ediyorum.

La lancer et descendre en rappel.

ve sonra da kenardan aşağı ineceğim.

Il projette de lancer son entreprise.

- İşine başlamayı planlıyor.
- İşini kurmayı planlıyor.

- Sais-tu lancer ?
- Sais-tu donner le ton ?
- Savez-vous lancer ?
- Savez-vous donner le ton ?

Ziftleyebilir misin?

C'est un expert du lancer de couteaux.

O, bıçak fırlatma konusunda bir uzmandır.

Je songe à me lancer en politique.

Siyasete girmeyi düşünüyorum.

Des gens ont commencé à lancer des cailloux.

Bazı insanlar taş atmaya başladılar.

Dan veut lancer sa propre station de radio.

- Dan kendi radyo istasyonunu kurmak istiyor.
- Dan kendi radyo istasyonunu başlatmak istiyor.

Je veux lancer un jeu tournant sous Windows 95.

Bir Windows 95 oyunu çalıştırmak istiyorum.

En effet, le lancer de nain est un sport olympique !

Gerçekten, cüce atmak olimpik bir spordur!

Le meilleur lancer de Tom est sa balle à effet.

- Tom en çok falsolu atışlarda iyi.
- Tom'un en kuvvetli tarafı falsolu atışları.

Mieux vaut tendre une branche d'olivier que de lancer un missile.

Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.

Je pense que c'est le bon moment pour lancer ce produit.

Ben, bu ürünü tanıtmak için doğru zaman olduğunu düşünüyorum.

On va utiliser de la paracorde pour aider à lancer la corde.

Halatı atmaya yardımcı olması için paraşüt kordonunu da kullanacağız.

- Ceux qui habitent des maisons de verre ne devraient pas lancer de pierres.
- Ceux qui vivent dans des maisons de verre ne devraient pas lancer de pierres.

Sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmamalılar.

Si tu vas lancer une nouvelle affaire, tu as besoin d'un plan d'affaire.

Yeni bir işe başlayacaksan, bir iş planına ihtiyacın var.

La Russie vient de lancer une nouvelle campagne de sécurité publique appelée « Safe Selfies ».

Rusya "Güvenli Selfie'ler" adında yeni bir kamu güvenliği kampanyası başlattı.

Nécessaires pour le voyage aurait besoin d'une fusée incroyablement énorme pour se lancer dans l'espace.

uzaya fırlatılması için inanılmaz derecede büyük bir rokete ihtiyacı olacaktır. Von Braun, uzay aracını parçalar halinde

En 1188, seuls Tire et Acre résistent inciter l'Europe à se lancer dans une autre croisade.

1188’de sadece Tire ve Acre Avrupa'yı başka bir haçlı seferine atmaya teşvik etmek.

Soudain, l'un des derniers grands singes d'Asie se met à lancer des branches à Scourfield et son guide.

Asya'nın hayatta kalan birkaç büyük maymunundan biri, birden Scourfield ve rehberine dal fırlatmaya başladı.

En lui pour lancer ses batailles depuis l'est de la Libye, après deux ans précisément, le gouvernement national a

hazırlanan muharebeyi Libya'dan başlatacak herhangi bir organın yokluğunda, özellikle iki yıl sonra

- J'ignorais comment le faire, mais j'étais prêt à me lancer.
- J'ignorais comment le faire mais j'étais disposé à essayer.

Onu nasıl yapacağımı bilmiyordum fakat denemek için istekliydim.