Translation of "Crépuscule" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Crépuscule" in a sentence and their turkish translations:

J'aime le crépuscule.

Ben alacakaranlığı severim.

Le crépuscule, dans les forêts d'Argentine.

Arjantin ormanlarına gece çöküyor.

Elle arriva chez elle au crépuscule.

O, hava karardıktan sonra eve geldi.

Il est revenu après le crépuscule.

O, karanlıktan sonra geri döndü.

Durant le crépuscule, le ciel est rouge.

Hava kararırken gökyüzü kırmızıdır.

J'aime faire des exercices d'étirement au crépuscule.

Akşam karanlığında gerinme egzersizleri yapmayı seviyorum.

Le crépuscule adoucit la chaleur de la journée.

Güneşin batmasıyla yoğun sıcaktan bir nefes alıyorlar.

De midi jusqu'au crépuscule, la victoire était incertaine.

Öğleden gün batımına kadar zafer şüpheli idi.

Un crépuscule rougeoyant porte souvent une promesse de beau temps.

Akşam parıltısı genellikle güzel hava habercisidir.

On pensait que le crépuscule signifiait la fin de leur activité.

Güneşin batmasıyla faaliyetlerine son verdikleri sanılırdı.

Dans les jungles du monde entier, le crépuscule génère des changements.

Dünya'nın yağmur ormanlarında güneşin batmasıyla değişim tetiklenir.

Au crépuscule, la troupe grimpe dans les arbres pour éviter les prédateurs.

Küme, gün batımında ağaçlara tırmanarak zemindeki avcılardan kaçınıyor.

Et toutes les créatures de la planète doivent trouver un moyen d'y survivre. DU CRÉPUSCULE À L'AURORE

Dünya'daki her yaratığın geceden sağ çıkmanın bir yolunu bulması gerekir. GÜN BATIMINDAN ŞAFAĞA