Examples of using "Arriva" in a sentence and their turkish translations:
Kış bitti.
Bir tilki birlikte geldi.
Polisler geldi.
Tom son olarak vardı.
Çocuk koşarak geldi.
Uçak zamanında geldi.
Tren zamanında vardı.
Tren zamanında vardı.
Bir süre sonra, o geldi.
Bu, kazanın olduğu yerdir.
Doktor tam zamanında vardı.
O, hava karardıktan sonra eve geldi.
O, her zamanki gibi geç geldi.
Tom işe geç kaldı.
Büyük bir kamyon köşeye vardı.
Kazadan hemen sonra polis geldi.
O, gece geç saatlerde otele vardı.
Konuşmada yeni bir konu gündeme geldi.
Bahar geldiğinde kar eriyip kayboldu.
Bahar geldi.
Toplantı için zamanında vardı.
- Otuz dakika geç döndü.
- 30 dakika geç geldi.
Yumi geldiğinde televizyon izliyordum.
Tom yarım saat geç geldi.
O, on'dan yedi dakika sonra geldi.
Saat beşten hemen önce eve vardı.
Tom güvenle geldi.
Gezgin, akşam New York'a ulaştı.
Herkes geldikten sonra geldi.
Tren sonunda geldi.
O zamanında geldi.
O, habersiz geldi.
Tom on üç yaşındayken Boston'a geldi.
Güz gelmiş, yapraklar düşmeye başladı.
Tom otele vardı.
On yaşındayken Japonya'dan geldi.
Ama sonra, bir saat geçmeden facia yaşandı.
O, çocukken İskoçya'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne geldi.
Tren tam zamanında geldi.
Ne yazık ki ambulans çok geç geldi.
O erken vardığında onu şaşırttı.
Onun ani ölümünün haberi, güneşli bir günde gök gürültüsü gibiydi.
Ancak Fransızların Vitoria'daki feci yenilgisinin haberi geldiğinde, Napolyon, Soult'u kontrolü
Bahar geldi.
Tom Judy'den bir mektupla koşarak geldi.
O beş yıl önce Tokyo'ya geldi, yani o on iki yaşındayken.
Tren zamanında geldi.
Deprem vurduğunda masanın üstündeki her şey tıkırdamaya başladı.
Üç yaşında Tokyo'ya geldi.
Sonra ne olduğunu herkes biliyor.
Dedektif suç mahalline geldi.
Eve varır varmaz onu öpmeye başladı.
Babam eve geldiğinde, TV izliyordum.
Otobüs on dakika geç kaldı.
Tom onu yapmaya çalıştı ama yapamadı.
Bir şey olduğunu hatırlamıyorum.