Translation of "éviter" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "éviter" in a sentence and their turkish translations:

Éviter délibérément ces conversations

Aynı zamanda, bu konuşmaları kasıtlı göz ardı etme

Pour éviter les frottements. Bon.

verilen isimdir. Tamam.

Mieux vaut éviter de renifler.

Çok koklamadığınız sürece...

On peut éviter la crise.

krizi hep beraber atlatabiliriz.

Nous devons éviter cette maladie chronique

Tedavisi olmadığı için, bu kronik hastalıktan korunmaya çalışmamız gerek,

Il vaut mieux éviter ses excentricités.

Onun eksantrikliğini görmezden gelsen iyi olur.

Le suspect voulait éviter d'être arrêté.

Şüpheli tutuklanmaktan kaçınmak istedi.

Je préférerais éviter de parler politique.

Politika konuşmaktan sakınmayı tercih ederim.

Tu devrais éviter de te gaver.

Aşırı yemekten kaçınmalısın.

Personne ne peut éviter la mort.

Hiç kimse ölümü önleyemez.

J'espère que nous pouvons éviter cela.

Umarım onu önleyebiliriz.

Comment pouvons-nous éviter ce problème ?

O sorundan nasıl kaçınabiliriz?

Il faut éviter de regarder en bas,

Aşağı bakmamaya çalışın.

Pour éviter les heures les plus chaudes.

Böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz.

En fait, on peut toutes les éviter.

Lâkin hepsi önlenebilirdi.

Il faut éviter de se faire piquer.

Bu dikenlerin size batmasını istemezsiniz.

Ferme la fenêtre pour éviter de t'enrhumer.

Soğuk algınlığını önlemek için pencereyi kapat.

C'est exactement ce que je voulais éviter.

Bu kesinlikle olmasını istemediğim şey.

Je veux éviter les heures de pointe.

İş çıkış saatinden kaçınmak istiyorum.

Comment éviter de grignoter entre les repas ?

Yemekler arası atıştırmaktan nasıl kaçınıyorsun?

Je pense que nous pouvons éviter cela.

Onu önleyebileceğimizi düşünüyorum.

Ou éviter la douleur comme lorsqu'on a faim.

veya aç olmanın acısından kaçınmak.

Sont toutes des recommandations pour éviter une attaque.

pars saldırısından korunmayı sağlayabilecek öneriler,

éviter les environnements d'animaux sauvages porteurs de virus

virüs taşıyan yabani hayvanların ortamlarından uzak durmak

Tu devrais éviter de faire de telles erreurs.

Böyle hatalar yapmaktan kaçınmalısın.

Tu devrais éviter ce côté de la ville.

Şehrin o tarafını temiz tutmalısın.

Nous devons éviter la guerre à tout prix.

Mümkün olan tüm araçlarla savaştan kaçınmalıyız.

La police voulait éviter un bain de sang.

Polis katliamı önlemek istedi.

J'ai fait de mon mieux pour éviter ceci.

Bunu önlemek için elimden geleni yaptım.

J'espère que nous pouvons éviter de faire cela.

Umarım bunu yapmaktan kaçınabiliriz.

Si vous pensez pouvoir éviter ce loup, choisissez "réessayer".

Bu kurtla başa çıkabileceğinizi düşünüyorsanız "Yeniden Dene"yi seçin.

Si vous parlez de civilité pour éviter un débat,

Eğer tartışmadan kaçınmanın bir yolu olarak nezaketten bahsediyorsanız,

Hideo tourna vivement le volant pour éviter le cycliste.

Hideo bisikletliden kaçınmak için direksiyonu hızlıca çevirdi.

Tom a fait une embardée pour éviter un chien.

- Tom bir köpeğe çarpmamak için yoldan çıktı.
- Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için yoldan çıktı.

Cette fois, tu ne pourras pas éviter d'être puni.

Bu defa cezalandırılmaktan kaçınmayacaksın.

- Voici une liste de choses que vous devriez éviter de manger.
- Voici une liste de choses que tu devrais éviter de manger.

Burada yemekten imtina etmen iktiza eden şeylerin listesi vardır.

Car il faut éviter de boire cette eau comme ça.

Çünkü bu suyu hemen içmek istemezsiniz.

Vous avez voulu éviter la guerre au prix du déshonneur.

Onursuzluk pahasına savaştan kaçınmak istedin.

Pour éviter d'attraper un rhume, prenez beaucoup de vitamine C.

Soğuk algınlığından korunmak için bol miktarda C vitamini al.

Nous nous sommes levés à l'aube pour éviter un embouteillage.

Bir trafik sıkışıklığından kaçınmak için şafak vakti kalktık.

Tom a brusquement freiné pour éviter de percuter un chien.

Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için aniden frene bastı.

Jim a pu retenir sa colère et éviter une bagarre.

Jim öfkesine hakim oldu ve bir kavgadan kaçabildi.

- J'ai dû faire une embardée pour éviter de heurter le chien.
- Il m'a fallu faire une embardée pour éviter de heurter le chien.

Köpeğe çarpmayı engellemek için yoldan çıkmak zorunda kaldım.

- Tu dois être plus prudent pour éviter de commettre une grosse erreur.
- Tu dois être plus prudent pour éviter de commettre une erreur grossière.

Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.

On veut éviter qu'il nous monte dessus. Regardez où vous marchez.

Pantolonunuzun paçasından tırmanmasını istemezsiniz. Bastığınız yere dikkat edin.

Pour survivre dans la nature, il faut éviter les risques inutiles.

Hayatta kalma yollarından biri, gereksiz riskler alınmayacak zamanı bilmektir.

Et comment éviter cette souffrance, cette facture « Je t'ai bien eu ! »

nasıl kaçınabileceğimizi açıklamak için verileri kullandık.

C’est un procédé simple pour éviter la coupe et la couture,

Geniş kıyafetlerden kesilen, dikilen ve hatta bazen yapıştırılan

Mary fit croire qu'elle était malade pour éviter d'aller à l'école.

Mary okula gitmekten kaçınmak için hasta gibi davrandı.

Je me suis abrité sous un arbre pour éviter d'être mouillé.

Islanmaktan kaçınmak için bir ağacın altında durdum.

Cela empêche l'évaluation de méthodes et de techniques pour éviter cette situation.

statükonuzu alt edecek yöntem ve teknikler geliştirmenizi de engeller.

Tout ce qui est amphibien, il faut éviter de le manger cru.

Amfibilere ait bir şeyi çiğ olarak yemek hiç iyi bir fikir değildir.

Mais en réalité, si on le fait, c'est pour éviter de mourir.

Ama gerçek şu ki bunu yapmanızın sebebi, ölü bir adam olmaktan kaçınmak.

Au crépuscule, la troupe grimpe dans les arbres pour éviter les prédateurs.

Küme, gün batımında ağaçlara tırmanarak zemindeki avcılardan kaçınıyor.

Celles qui vivent en milieu urbain deviennent nocturnes pour éviter les humains.

...şehir bölgelerinde yaşayanlar insanlardan kaçınmak için gececi olur.

Je pense que la clé pour nous éviter un futur sans emplois,

İşsiz geleceğimizi önlemenin anahtarının

Cherche à éviter de mal gérer les dates et les données importantes

önemli tarihleri ve veriler yanlış aktarmamak için bakıyor

Il y a beaucoup de problèmes que nous ne pouvons pas éviter.

Kaçınamadığımız bazı sorunlar vardır.

Je mis mes doigts dans mes oreilles pour éviter ces bruits terribles.

Ben korkunç sesleri engellemek için parmaklarımı kulaklarıma koydum.

Tom fit de son mieux pour éviter tout contact visuel avec Mary.

Tom Mary ile göz temasından kaçınmak için elinden geleni yaptı.

Mais on veut les éviter. C'est là que le temps sera le pire.

Ama o dağlardan uzak durmak gerekir. Orası havanın en kötü olduğu yer olacaktır.

Pour éviter les heures les plus chaudes. Il commence déjà à faire chaud,

böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz. Hava şimdiden ısınıyor

Jusqu'au moment critique où elle sait qu'elle ne peut plus éviter le combat.

olmadığını anlayana kadar saldırgandan uzaklaşmaya çalışır.

Je fais des étirements avant de faire des exercices pour éviter des blessures.

Egzersiz yapmadan önce yaralanmayı önlemek için gerinirim.

Le tomalli de homard peut être toxique et il vaut mieux éviter sa consommation.

Istakoz ciğeri zehirli olabilir. Yememek en iyisidir.

Après un certain temps, ces accusés ont commencé à aller ensemble pour éviter les dépenses

bir süre sonra bu davalılar masraf yapmamak için beraber gidip gelmeye başladılar

Les gars qui n'utilisent aucun autre programme pour éviter de créer une vulnérabilité de sécurité

güvenlik açığı oluşturmamak için başka hiçbir program kullanmıyor adamlar

L'usage du klaxon est à éviter de nuit. De nuit, préférez les appels de phares.

Geceleri korna kullanmaktan kaçınılmalı. Gece onun yerine farları yak.

Que j'ai cogné, et comme il glissait, je l'ai attrapé pour éviter qu'il tombe par terre.

elim çarptı, denizkestanesi kaydı, yere düşmesin diye elimle yakaladım,

Elle a été aveuglée par la lumière éblouissante des phares et n'a pas pu éviter l'accident.

O, farların parlamasıyla kör oldu ve kazadan kaçınamadı.

Marie feignit d’avoir un mal de tête pour éviter de répondre aux questions de sa cousine.

Mary, kuzeninin sorularını cevaplamaktan kaçınmak için başı ağrıyormuş numarası yaptı.

Dans le désert, il est important de se lever tôt pour éviter les heures les plus chaudes.

Çölde güne erken başlamak önemlidir, böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz

Pour cent, et les solutions humaines pour éviter leur disparition sont toujours axées sur la réduction des

oranında ve bunların ortadan kaybolmasını önlemek için insani çözümler hala sera gazı emisyonlarını

Une telle personne fera souvent un effort particulier pour éviter de rencontrer une personne du sexe opposé.

Böyle bir kişi karşı cinsinden biriyle karşılaşmaktan kaçınmak için çoğunlukla yolunun bir blok dışına gider.

Ce festin nocturne est peut-être la méthode de ce jeune mâle pour éviter les orangs-outans dominants.

Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.

La seule connaissance utile est celle qui nous enseigne comment chercher ce qui est bon et éviter ce qui est mauvais.

Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.

Le chant est un divertissement honnête, agréable, mais il faut éviter avec soin de chanter ou d'écouter avec plaisir des chansons obscènes.

Şarkı söylemek dürüst ve zevk veren bir eğlence, ama insan müstehcen şarkılar söylememeye veya dinlememeye dikkat etmeli.

Un expert est quelqu'un qui connaît quelques-unes des pires erreurs qui peuvent être faites dans son domaine, et comment les éviter.

Bir uzman sahasında yapılabilecek en kötü hatalardan bazılarını ve onlardan nasıl sakınacağını bilen biridir.