Translation of "Arrêté" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Arrêté" in a sentence and their turkish translations:

- Pourquoi avez-vous arrêté ?
- Pourquoi vous êtes-vous arrêté ?
- Pourquoi as-tu arrêté ?
- Pourquoi t'es-tu arrêté ?

Niçin durdun?

- As-tu arrêté Tom ?
- Avez-vous arrêté Tom ?

Tom'u durdurdun mu?

Tom s'est arrêté.

Tom ayakta kaldı.

Ils l'ont arrêté.

Onlar onu tutukladılar.

Marie l'a arrêté.

Mary onu durdurdu.

J'ai été arrêté.

Tutuklandım.

- Tom regrette de s'être arrêté.
- Tom regrette d'avoir arrêté.

Tom durduğuna pişmanlık duyuyor.

- J'ai remarqué qu'il avait arrêté.
- Je remarquai qu'il avait arrêté.

Onun durduğunu gördüm.

- Il a arrêté de fumer.
- Il s'est arrêté de fumer.

Sigarayı bıraktı.

Le train s'est arrêté.

Tren durdu.

Le moteur s'est arrêté.

Motor durdu.

Tom doit être arrêté.

Tom durdurulmalı.

Ils ont arrêté Tom.

Onlar Tom'u tutukladılar.

Ceci a arrêté Tom.

Bu Tom'u durdurdu.

J'ai arrêté la voiture.

Arabayı durdurdum.

- Bien sûr qu'il a été arrêté.
- Pas étonnant qu'il ait été arrêté.

Onun tutuklandığına şaşmamalı.

- J’ai arrêté de fumer.
- J'ai arrêté de fumer.
- J'ai cessé de fumer.

- Sigara içmeyi bıraktım.
- Sigara içmekten vazgeçtim.

- Mon cœur s'est arrêté de battre.
- De battre, mon cœur s'est arrêté.

Kalbim atmayı bıraktı.

- Ils ont arrêté de faire ça.
- Elles ont arrêté de faire cela.

- Onlar bunu yapmayı durdurdular.
- Onlar bunu yapmayı kestiler.

- Vous disiez que vous aviez arrêté.
- Tu disais que tu avais arrêté.

Bıraktığını söylemiştin.

Notre train s'est arrêté soudainement.

Bizim tren aniden durdu.

Il s'est arrêté de pleuvoir.

- Yağmur yağışı durdu.
- Yağmur durdu.
- Yağmur kesildi.
- Yağmur dindi.

L'homme fut arrêté comme espion.

Adam bir casus olarak tutuklandı.

Elle a arrêté de fumer.

- O sigarayı bıraktı.
- O, sigarayı bıraktı.

Elle a arrêté de parler.

Konuşmak için durdun.

J'ai récemment arrêté de fumer.

Son zamanlarda sigara içmeyi bıraktım.

J'ai arrêté d'écouter la radio.

Radyo dinlemeyi durdurdum.

Il s'est arrêté de parler.

O konuşmayı kesti.

Il s'est arrêté d'un coup.

O aniden durdu.

Tom a arrêté de pleurer.

Tom ağlamayı durdurdu.

La police a arrêté quelqu'un.

Polisler birini tutukladı.

J'ai finalement arrêté de fumer.

Sonunda sigara içmeyi bıraktım.

J'ai arrêté après une semaine.

Bir hafta sonra bıraktım.

Il a arrêté les criminels.

O suçluları tutukladı.

Dan fut arrêté à l'église.

Dan kilisede tutuklandı.

Il a arrêté de fumer.

Sigarayı bıraktı.

Je veux qu'il soit arrêté.

Tutuklanmasını istiyorum.

J'ai arrêté de rire immédiatement.

Ben hemen gülmeyi durdurdum.

Tom ne sera pas arrêté.

Tom tutuklanmayacak.

Tom a arrêté de lire.

Tom okumayı durdurdu.

Bill a arrêté de fumer.

- Bill sigarayı bıraktı.
- Bill sigarayı kesti.

Tom a arrêté de fumer.

- Tom sigara içmekten vazgeçti.
- Tom sigara içmeyi bıraktı.
- Tom sigarayı bıraktı.

- Tom s'est finalement arrêté.
- Tom a fini par s'arrêter.
- Tom s'est enfin arrêté.

Tom sonunda durdu.

- Tom n'a jamais cessé.
- Tom ne s'est jamais arrêté.
- Tom n'a jamais arrêté.

Tom asla durmadı.

- Je fumais beaucoup avant, mais j'ai arrêté.
- Je fumais beaucoup, mais maintenant j'ai arrêté.

Eskiden çok sigara içerdim ama artık sigara içmeyi bıraktım.

- Il a arrêté de fumer l'année dernière.
- Il a arrêté de fumer l'année passée.

O, geçen yıl sigara içmeyi bıraktı.

Que j'ai arrêté de me cacher.

saklanmayı bırakmadım.

Tom a finalement arrêté de fumer.

Tom sonunda sigara içmeyi bıraktı.

Le suspect voulait éviter d'être arrêté.

Şüpheli tutuklanmaktan kaçınmak istedi.

Il a été arrêté pour meurtre.

O cinayetten tutuklandı.

Il n'a pas arrêté de parler.

O, konuşmayı kesmedi.

Même lui s'est arrêté de fumer.

O bile sigara içmeyi bıraktı.

J'ai arrêté de jouer au football.

Ben futbol oynamayı bırakıyorum.

Avez-vous arrêté une décision finalement ?

Bir karara vardın mı?

Le bébé a arrêté de crier.

Bebek ağlamayı kesti.

Tom a été arrêté l'année dernière.

Tom geçen yıl tutuklandı.

Les femmes ont arrêté de travailler.

Kadınlar çalışmayı bıraktı.

Mon cœur s'est arrêté de battre.

Kalbim atmayı bıraktı.

J'ai arrêté il y a longtemps.

Uzun zaman önce bıraktım.

J'ai arrêté de poser des questions.

Sorular sormayı bıraktım.

J'ai été arrêté la semaine dernière.

Geçen hafta tutuklandım.

Il s'est arrêté à ma maison.

O benim evime uğradı.

Mon père a arrêté de fumer.

Babam sigara içmeyi bıraktı.

J'ai arrêté de manger des desserts.

Tatlı yemeği bıraktım.

La police l'a arrêté pour contrebande.

- Polisler kaçakçılık için onu tutukladı.
- Polis onu kaçakçılıktan tutukladı.

Le policier a arrêté le voleur.

Polis hırsızı tutukladı.

J'ai arrêté de boire du café.

Kahve içmeyi bıraktım.

Tom a été arrêté lundi soir.

Tom Pazartesi akşamı tutuklandı.

Tom a-t-il été arrêté ?

Tom tutuklandı mı?

Quelqu'un a-t-il été arrêté ?

Herkes tutuklandı mı?

La police a arrêté trois hommes.

Polis üç adamı tutukladı.

- J'ai été arrêté.
- J'ai été arrêtée.

Ben tutuklandım.

Mon mal de tête s'est arrêté.

Baş ağrım geçti.

Pourquoi le train s'est-il arrêté ?

Tren neden durdu?

- Est-ce que la police a arrêté Tom?
- La police a-t-elle arrêté Tom?

Polis Tom'u tutukladı mı?

J'ai arrêté le sport pour travailler plus.

Egzersiz yapmayı bıraktım böylece çalışabilirdim.

Jusqu'à un jour où il a arrêté,

ta ki bir gün farklı davranana dek

Et ça ne s'est pas arrêté là.

Ve bununla da kalmadı.

Mais dès que j'ai arrêté de m'attendre

Ama kendimden bana tanı konulmadan önceki halim olmayı

Il a été arrêté par la police.

Polis onu durdurdu.

Le bus s'est arrêté dans chaque village.

Otobüs her köyde durdu.

Il s'est arrêté pour avoir une cigarette.

O bir sigara almak için durdu.

Vous êtes-vous arrêté au feu rouge ?

Kırmızı ışıkta durdun mu?

Je fumais beaucoup, mais maintenant j'ai arrêté.

Çok sigara içerdim ama şimdi bıraktım.

Il a arrêté de lire les journaux.

O, gazete okumaktan vazgeçti.

J'ai arrêté de jouer de la basse.

Ben bas gitar çalmayı bırakıyorum.

J'ai arrêté de boire de la bière.

Bira içmeyi bıraktım.

J'ai arrêté de fumer et de boire.

Sigara içmeyi ve içki içmeyi bıraktım.

Mon père a arrêté de fumer récemment.

- Babam son zamanlarda sigara içmeyi bıraktı.
- Babam sigara içmeyi geçenlerde bıraktı.

Hier, la police a arrêté le suspect.

Dün polisler şüpheliyi tutukladı.