Translation of "Smooth" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Smooth" in a sentence and their turkish translations:

It's really smooth.

Gerçekten pürüzsüz.

He's a smooth talker.

O düzgün konuşur.

He has smooth hands.

Onun pürüzsüz elleri var.

This cloth feels smooth.

Bu kumaş yumuşak.

Her skin is smooth.

Onun teni pürüzsüz

Smooth out your dress.

Giysinizi düzeltin.

This silk feels smooth.

Bu ipek yumuşak.

He has a smooth tongue.

Onun yumuşak bir dili vardır.

The stone is perfectly smooth.

Taş tamamen pürüzsüz.

Her skin is perfectly smooth.

Onun cildi mükemmel bir şekilde yumuşak.

This table's surface is smooth.

Bu masanın yüzeyi pürüzsüz.

Mary has silky smooth legs.

Mary'nin ipeksi pürüzsüz bacakları var.

Mary has smooth, shiny hair.

Mary'nin pürüzsüz, parlak saçları vardır.

Silk feels soft and smooth.

İpek yumuşak ve pürüzsüzdür.

This is a smooth wine.

Bu yumuşak bir şaraptır.

The sea was very smooth.

Deniz çok düzdü.

I got a smooth shave.

Pürüzsüz bir tıraş oldum.

They listened to smooth jazz.

Smooth jazz dinlediler.

Tom is a smooth salesman.

Tom çevik bir satıcı.

This feels soft and smooth.

Bu yumuşak ve pürüzsüzdür.

Tom is a smooth talker.

Tom tatlı dillidir.

Tom was a smooth talker.

Tom düzgün bir konuşmacıydı.

The green cube is smooth.

Yeşil küp pürüzsüzdür.

The sea looks calm and smooth.

Deniz sakin ve yumuşak görünüyor.

The meat is smooth and soft.

Et pürüzsüz ve yumuşak.

This table has a smooth surface.

Bu tablonun pürüzsüz bir yüzeyi var.

The sea was as smooth as glass.

Deniz cam kadar pürüzsüzdü.

You really are a smooth talker, Tom.

Gerçekten düzgün bir konuşmacısın, Tom.

The car came to a smooth stop.

Araba pürüzsüz bir durağa geldi.

It's as smooth as a baby's bottom.

Bir bebeğin poposu kadar pürüzsüz.

The engine runs as smooth as butter.

Motor tereyağı kadar pürüzsüz çalışıyor.

Tom is a smooth talker, isn't he?

Tom düzgün bir konuşmacı, değil mi?

You see the universe started out pretty smooth,

Gördüğünüz üzere, başlangıçta evren oldukça düzgündü

They can look spiky. They can look smooth.

Dikenli ya da pürüzsüz görünebiliyorlar.

It's nice to drive on a smooth road.

Düzgün bir yolda sürmek güzel.

Tom would like to have a smooth skin.

Tom pürüzsüz bir cilde sahip olmak istiyor.

The wall appeared to be smooth and impenetrable.

Duvar mükemmel ve geçilemez gibi görünüyordu.

- This cloth feels soft.
- This cloth feels smooth.

Bu kumaş yumuşak.

The telescope's mirror needs to be perfectly smooth.

Teleskobun aynasının mükemmel biçimde pürüzsüz olması gerek.

The universe was hot and dense and really smooth

Evren sıcak, yoğun ve hatırı sayılır derecede pürüzsüzdü

I was easily taken in by his smooth talk.

Onun yumuşak konuşmasıyla kolaylıkla içeri alındım.

The lake's water is as smooth as a mirror.

Gölün suyu bir ayna gibi pürüzsüz.

Although wild smooth-coated otters are active during the day,

Vahşi düz kürklü su samurları gündüz aktif olsa da...

A group of smooth-coated otters right in the center of Singapore.

Singapur'un tam merkezinde bir grup düz kürklü su samuru.

Sometimes in life you have to take the rough with the smooth.

Bazen hayatta hayatı olduğu gibi kabul etmek zorundasın.

I rub the soles of my feet with pumice in order to smooth them.

Ayaklarımın arkasını yumuşatmak için ponza taşı ile ovarım.

Her smooth entry into the ranks of the royal family will help to dispel these fears.

Onun kraliyet ailesinin saflarına düzgün girişi bu korkuların giderilmesine yardımcı olacaktır.

The last to leave was a tall man, with a pale face and smooth, black hair.

Ayrılacak son kişi soluk yüzlü,düz siyah saçlı, uzun bir adamdı.