Examples of using "He's" in a sentence and their turkish translations:
İyidir, kibardır, hassastır ve korumacıdır,
O felçli.
O çılgın.
O, fitil gibi sarhoş.
Korkuyor.
O acımasız.
O sarhoş.
O hasta olduğu için solgun.
O baygın.
O hazır olduğundan emin değil.
O, fakir ama dürüsttür.
O çok kaslıdır.
O bir yeşilaycı.
O zengin, ama mutlu değildir.
Başparmak altında.
O genç ama çok zekidir.
O bir avukattır.
O bir pislik.
- O bir solak.
- O solak.
O çok yakışıklı.
O hoşnutsuz değil. O sadece yorgun.
O tamamen dürüsttür.
O bir asidir.
O genç ama çok akıllıdır.
O, fakir olmasına rağmen mutludur.
O bir zenci.
O, bir senaryo yazarıdır.
Mutfakta. Yemek yapıyor.
O burada değil. Kabiliye'de.
Siz iyimsersiniz.
O bir kıdemli.
O depresyondadır.
O, seksidir.
- O Çinli.
- O, Çinlidir.
O aşırı tepki veriyor.
O kendinde değil.
O, diyet yapıyor.
O, beş parasızdır.
O numara yapıyor.
O biseksüel.
O masum.
O sigortasız.
O Gürcü.
O otistik.
O sinir bozucu.
O öfkeli.
O kılıbıktır.
O Macardır.
O bağımlıdır.
O sarışın.
O içeride.
- O zengin.
- O para babası.
O açgözlüdür.
O, iğrenç.
O Avusturyalı.
O anoreksik.
O çaresizdir.
O farklı.
O aptaldır.
O acımasız.
O yazıyor.
- O öldü mü?
- Öldü mü?
- Ölmüş mü?
O çok eşlidir.
O biraz şirindir.
- O, sağlıklı.
- O, sağlıklıdır.
O Ukraynalı.
- O Arjantinli.
- O Arjantinlidir.
O Taylandlı.
O geç kaldı.
O esnektir.
O iğrenç.
O tertemiz.
O sıskadır.
Onun belden aşağısı felçlidir.
O işe yaramaz.
O, arkadaş canlısı.
O çirkin.
O değersiz.
O yüzüyor.
O gelişiyor.
O, Amerikalı.
O evli.
O kafayı takmış.
Emekli oldu.
O hiçbir yerde.
Mırıldanıyor.
- Yorgun.
- Yorulmuş.
Sevgilisi var.