Translation of "Her" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "Her" in a sentence and their turkish translations:

Her teacher praised her.

Onun öğretmeni onu övdü.

- Stop her!
- Stop her.

Onu durdurun!

Ask her her name.

Ona adını sor.

Her family protected her.

Ailesi onu korudu.

Her friends protected her.

Arkadaşları onu korudular.

Her mother calls her.

- Annesi onu arıyor.
- Annesi ona sesleniyor.

Catch her! Catch her!

- Onu yakalayın! Onu yakalayın!
- Onu yakala! Onu yakala!

Her mother called her.

Annesi onu aradı.

Her courage supported her.

Onun cesareti onu destekledi.

Her mother comforted her.

Annesi onu teselli etti.

She lost her money, her family, her friends.

O, parasını ailesini, arkadaşlarını kaybetti.

Her?

Ona mı?

her compliance with her medication,

ilaçlarıyla olan uyumunu izliyordum

Her new hat becomes her.

Onun yeni şapkası ona uyar.

Her mother always accompanies her.

Annesi daima ona eşlik eder.

- Forget about her.
- Forget her.

Onu unut.

Her smile expressed her thanks.

Onun gülümsemesi onun teşekkürlerini ifade etti.

I handed her her gloves.

Eldivenlerini ona uzattım.

- Let her go.
- Leave her.

Onu terk et.

Her face resembles her mother's.

Yüzü annesininkine benziyor.

Her brother looked at her.

Erkek kardeşi ona baktı.

Her accent gave her away.

Onun aksanı onu ele verdi.

Tell her I miss her.

Ona onu özlediğimi söyle.

I'm taking her her lunch.

Ona öğle yemeğini götürüyorum.

Her boyfriend treats her badly.

Sevgilisi ona kötü davranıyor.

Her manner marks her pride.

Davranışı kibirinin göstergesidir.

Her boyfriend cheats on her.

Erkek arkadaşı onu aldatıyor.

Her hair hid her face.

Saçları yüzünü gizledi.

Mary loves her pony and her pony loves her.

Mary midillisini seviyor ve midillisi onu seviyor.

- That isn't her.
- It isn't her.
- That's not her.

Bu o değil.

- I underestimated her.
- I've misjudged her.
- I misjudged her.

Ben onu yanlış anladım.

- They've caught her.
- They caught her.
- They captured her.

Onu yakaladılar.

She lost her money, her family and her friends.

- O, parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.
- Parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.

- I told her that I'd help her.
- I told her I'd help her.

Ona ona yardım edeceğimi söyledim.

Her hair style makes her look younger than her age.

Onun saç sitili onu yaşından daha genç gösteriyor.

Her gray hair makes her look older than her age.

Onun gri saçı onun görünüşünü daha büyük gösteriyor.

Mary took her daughter in her arms to comfort her.

Mary onu rahatlatmak için kızını kollarına aldı.

Her father nearly caught her having sex with her boyfriend.

Babası neredeyse onun erkek arkadaşıyla seks yaptığını yakalıyordu.

- You let her down.
- It disappointed her.
- He disappointed her.

Bu onu hayal kırıklığına uğrattı.

About her life and her problems.

konuşacak durumda değiller.

We admire her for her bravery.

Biz onun cesareti için ona hayranız.

Her eyes are her best feature.

Gözleri onun en iyi organıdır.

Her hair comes to her shoulders.

Onun saçı omuzlarına geliyor.

Her face betrayed her real feelings.

Onun yüzü gerçek hislerini açığa vurdu.

I asked her for her address.

Ona yeni adresi için sordum.

Her anxiety almost drove her wild.

Onun korkusu neredeyse onu çılgına çevirdi.

Greet her, if you see her!

Onu görürseniz, selam söyleyin.

Her hands rested on her lap.

O, ellerini kucağına koydu.

Her classmates do not appreciate her.

Sınıf arkadaşları onu takdir etmiyor.

Her boyfriend did it for her.

Erkek arkadaşı bunu onun için yaptı.

- Leave her alone.
- Leave her alone!

Onu yalnız bırakın.

He loves her for her beauty.

Onu güzelliği için seviyor.

Ask her what her name is.

Ona isminin ne olduğunu sor.

It nearly cost her her life.

Neredeyse onun hayatına mal oldu.

- Listen to her!
- Listen to her.

Onu dinle!

Her classmates made fun of her.

Sınıf arkadaşları onunla dalga geçtiler.

I helped her with her work.

Ona işinde yardım ettim.

- Everyone likes her.
- Everybody loves her.

Onu herkes sever.

I thanked her for her help.

Ben ona onun yardımı için teşekkür ettim.

- Let her go!
- Let her go.

- Gitmesine izin ver.
- Bırak gitsin.
- Bırak onu gitsin.

- Nothing disturbs her.
- Nothing bothers her.

Hiçbir şey onu rahatsız etmiyor.

- Let her talk.
- Let her speak.

Bırakın konuşsun.

We congratulated her on her engagement.

Nişanından dolayı onu tebrik ettik.

We criticized her for her behavior.

Davranışı için onu eleştirdik.

Her hair fell over her shoulder.

Saçları omzunun üzerinden düştü.

I gave her her dictionary back.

Ona sözlüğünü geri verdim.

He gave her her first kiss.

O ona ilk öpücüğünü verdi.

- They caught her.
- They captured her.

Onlar onu yakaladılar.

I packed her suitcase for her.

Onun valizini onun için topladım.

I kissed her on her forehead.

Ben onu alnından öptüm.

I mistook her for her sister.

Ben onu kız kardeşi zannettim.

Her new hairstyle covers her ears.

Onun yeni saç modeli kulaklarını örtüyor.

I confused her with her sister.

Ben onu, kız kardeşiyle karıştırdım.

He swept her off her feet.

Kızın aklını başından aldı.

He married her for her money.

Onunla parası için evlendi.

I told her I hated her.

Ona ondan nefret ettiğimi söyledim.

Tell her it's not her fault.

Ona bunun onun hatası olmadığını söyle.

- They murdered her.
- They killed her.

Onlar onu öldürdü.

- Everyone liked her.
- Everybody liked her.

Herkes onu sevdi.

I'd like her to meet her.

Onun onunla tanışmasını istiyorum.

- Let her rest.
- Let her relax.

O dinlensin.

I heard her arguing with her.

Onun onunla tartıştığını duydum.

- Kiss her.
- Give her a kiss.

Ona bir öpücük ver.

I polished her shoes for her.

Ben onun için ayakkabılarını cilaladım.

- That's for her.
- It's for her.

Bu onun için.

- You've defeated her.
- You beat her.

Sen onu mağlup ettin.

- We caught her.
- We captured her.

Biz onu yakaladık.

- Take her inside.
- Bring her inside.

Onu içeri getir.

- Someone attacked her.
- Somebody attacked her.

Biri ona saldırdı.

- They arrested her.
- They've arrested her.

Onlar onu tevkif etti.

Her father would certainly beat her.

Babası kesinlikle onu döverdi.

- She loves her.
- You love her.

Onu seviyorsun.

Her boyfriend is older than her.

Erkek arkadaşı ondan yaşça daha büyük.