Translation of "Skin" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Skin" in a sentence and their turkish translations:

Light skin?

Açık ten?

Thickening my skin,

derimi kalınlaştırdığı,

- Beauty is but skin deep.
- Beauty is only skin deep.
- Beauty is only skin-deep.

Aslolan iç güzelliği.

- Her skin is whiter than snow.
- Her skin is white like snow.
- She has snow-white skin.

Onun teni kar kadar beyaz.

A darker skin tone.

Daha koyu ten rengi.

Sunburn irritates the skin.

Güneş yanığı deriyi tahriş eder.

Tom has dark skin.

Tom koyu tenli.

Her skin was warm.

Onun teni sıcaktı.

His skin was warm.

Onun cildi sıcaktı.

I have greasy skin.

Yağlı bir cildim var.

She has delicate skin.

Onun hassas derisi var.

Let's skin the snake.

Yılanın derisini yüzelim.

Her skin is smooth.

Onun teni pürüzsüz

I have dry skin.

Ben kuru bir cilde sahibim.

She has oily skin.

Onun yağlı cildi var.

Tom has oily skin.

Tom'un yağlı bir cildi var.

My skin burns easily.

Derim kolayca yanıyor.

My skin is soft.

Cildim yumuşaktır.

I have sensitive skin.

Hassas bir cildim var.

Her skin is soft.

Teni yumuşak.

The skin is soft.

Ten yumuşaktır.

You have nice skin.

Güzel bir cildiniz var.

Her skin burns easily.

Onun cildi kolayca yanar.

My skin is peeling.

Cildim soyuluyor.

Tom has nice skin.

Tom güzel bir cilde sahiptir.

My skin is dry.

Benim cildim kuru.

She has soft skin.

O yumuşak bir cilde sahip.

skin lightening and skin bleaching is a multi-billion dollar business.

ten açmak ve beyazlaştırmak multi-milyarlık bir piyasa.

The snake shed its skin.

Yılan derisini değiştirdi.

A baby has delicate skin.

Bir bebeğin hassas cildi vardır.

Her skin is perfectly smooth.

Onun cildi mükemmel bir şekilde yumuşak.

This will protect your skin.

Bu senin cildini koruyacaktır.

Tanning can cause skin cancer.

Bronzlaşma, cilt kanserine neden olabilir.

I have a skin eruption.

Deri döküntüm var.

Your skin is so soft.

Cildiniz çok yumuşak.

Tom has a thick skin.

Tom'un kalın bir cildi var.

I have a skin condition.

Benim cilt rahatsızlığım var.

Beauty is but skin deep.

Güzellik sadece yüzeyseldir.

I don't skin their animals.

Onların hayvanlarının derisini yüzmem.

I have very sensitive skin.

Çok duyarlı bir cildim var.

I have a sensitive skin.

Benim hassas bir cildim var.

Tom has a skin condition.

Tom'un bir cilt rahatsızlığı var.

Tom has very white skin.

Tom'un çok beyaz cildi var.

I don't eat chicken skin.

Ben tavuk derisi yemem.

Insects have a hard skin.

Böcekler sert bir cilde sahiptir.

Skin color makes no difference.

Cilt rengi fark etmez.

Must have a darker skin tone."

daha koyu ten rengi olmalı."

Just by swiping across the skin.

bir cihaz yapmak için yatırım yaptı.

Then the sun on your skin

daha sonra güneşi teninde

This air is our earth's skin.

Bu hava dünyanın cildidir.

Ayako's skin is sensitive to chemicals.

Ayako'nun cildi kimyasallara karşı hassastır.

- Give me some skin!
- High five!

Çak bir beşlik!

Wet clothes adhere to the skin.

Islak giysiler tene yapışır.

The sun has bronzed her skin.

Güneş onun cildini bronzlaştırdı.

She got wet to the skin.

O, iliklerine kadar ıslanmıştı.

She is all skin and bone.

- Onun kemikleri sayılıyor.
- O bir deri bir kemik.

Tom was soaked to the skin.

Tom iliklerine kadar ıslanmıştı.

Mary has a slightly tanned skin.

Mary'nin hafifçe bronzlaşmış bir cildi var.

Her skin is whiter than snow.

Onun teni kardan daha beyaz.

I have a serious skin problem.

Benim ciddi bir cilt sorunum var.

My grandma's skin seemed like paper.

Büyükannemin cildi kağıt gibi görünüyordu.

I got wet to the skin.

İliklerime kadar ıslandım.

Tom got wet to the skin.

Tom iliklerine kadar ıslandı.

Tom is getting under my skin.

Tom beni rahatsız ediyor.

This cloth sticks to your skin.

Bu bez cildinize yapışır.

Wet clothes stick to your skin.

Islak elbiseler cildine yapışır.

Since when is your skin jaundiced?

Ne zamandır derinde sarılık var?

The elephant's skin is very tough.

Filin derisi çok serttir.

Wet clothing clings to the skin.

Islak giysi cilde yapışır.

This cloth adheres to the skin.

Bu kumaş cildine yapışır.

I got soaked to the skin.

İliklerime kadar ıslandım.

Ultraviolet rays can cause skin cancer.

Ultraviyole ışınları cilt kanserine neden olabilir.

Tom got drenched to the skin.

Tom sırıl sıklam ıslandı.

Tom was getting under Mary's skin.

Tom, Mary'yi rahatsız ediyordu.

He has fair skin and hair.

Onun açık renk cilt ve saçı vardır.

She has fair skin and hair.

Onun açık teni ve saçı var.

Tom has a rare skin disease.

Tom'un ender bir cilt hastalığı var.

Snakes shed their skin every year.

Yılanlar her yıl derilerini değiştirir.

Tom doesn't go skin diving anymore.

Tom artık aletsiz dalışa gitmiyor.

I don't go skin diving anymore.

- Artık aletsiz dalışa gitmiyorum.
- Artık serbest dalış yapmaya gitmiyorum.

Sami's skin began to peel off.

Sami'nin cildi soyulmaya başladı.

Sami had his mother's skin tone.

Sami, annesinin cilt tonuna sahipti.

Tom has a rare skin condition.

Tom'un nadir görülen bir cilt hastalığı var.

Sami is gonna skin me alive.

- Sami canlı canlı derimi soyacak.
- Sami diri diri derimi yüzecek.

- That's no skin off my back.
- That's no skin off my nose.
- I can't be bothered.

- Şeyimde değil.
- Şeyimde olmaz.

She always has such glowing youthful skin.

Onun hep böyle parlayan genç bir cildi var.

Her skin is as white as snow.

Onun cildi çok beyazdır.

Tom bought Mary a crocodile skin handbag.

Tom, Mary'ye timsah derisi bir çanta satın aldı.

The chameleon can change its skin color.

Bukalemun deri rengini değiştirebilir.

The wet clothes stick to my skin.

Islak giysiler derime yapıştı.

What are those spots on your skin?

Cildindeki bu benekler nedir?

People are judged by their skin colour.

İnsanlar ten rengine göre yargılanıyor.

Stop judging people by their skin colour.

İnsanları derilerinin rengine göre yargılamaya son ver.

She has a fair skin and hair.

Onun açık renkli bir cilt ve saçı vardır.

Tom was nothing but skin and bone.

Tom deri ve kemikten başka bir şey değildi.

His skin lesions are caused by leprosy.

Onun deri lezyonları cüzamdan kaynaklanır.

Her skin is more white than snow.

Onun cildi kardan daha beyaz.

That night, I gently stroked her skin.

O gece yavaşça onun tenini okşadım.

I like the color of your skin.

Cildinizin rengini beğeniyorum.