Examples of using "Scent" in a sentence and their turkish translations:
Diliyle koku alıyor.
Kokusunu bırakarak gücünü afişe ediyor.
Tehlike kokusu var.
Asetofenonun bir portakal çiçeği kokusu vardır.
Sedir kokusu güveleri iter.
Geceleyin havada asılı ağır bir koku var.
Onun egzotik parfümünün hoş bir kokusu var.
Çiçeklerin kokusu evimizi kapladı.
Muhtemelen şimdiye kadar kokumu almıştır!
Fakat sürü, tehlike kokusu alıyor.
Ağır kokularını etrafa sürerek sınır belirliyorlar.
Çiçekler çok hoş bir koku yayarlar.
Onun saçının kokusunu unutamıyorum.
Leylak kokusu bahçeyi kaplıyordu.
Çiçeklerin kokusu beni neredeyse sarhoş yapar.
Odaya parfüm kokusu yayıldı.
Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.
Yağmur sonrası topraktan gelen hoş kokuya petrikor denir.
Bu çiçeğin çok keskin bir kokusu var, duyuyor musun?
Zarafeti olmayan güzellik kokusu olmayan bir gül gibidir.
Portakal çiçekleri rahatlatıcı bir etki ve hoş bir kokuya sahiptir.
Bedeni hafifçe öne eğilmiş, kokunun izini takip ediyordu.
Kedi bir farenin kokusunu yakaladı gibi görünüyor.
Misk kokusu var olan en iyi kokulardan biridir.
Tütün kolonyasının kokusu dedesinin evini ziyaret ettiği zamanlara dair Tom'un hatıralarını canlandırdı.
O kurt kokumu kilometrelerce öteden alabilir. Muhtemelen şimdiye kadar kokumu almıştır!
Ama sorun şu ki geri dönmesi gerekiyor. Diğer tarafta, köpek balığı kokusunu tekrar aldı.
Köpek balığının etrafında yüzüp kokusunu aldığını gördüm. "Olamaz, yine aynı kâbusu yaşayacağız."