Translation of "Its" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Its" in a sentence and their turkish translations:

its airline, and its passports

hava yolu şirketini ve pasaportlarını,

its own

sahibi olabileceği bir sistem

Paris did its best to defend its liberties.

Paris özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.

The dog, wagging its tail, followed its master.

Köpek kuyruğunu sallayarak sahibini takip ediyordu.

The dog followed its master, wagging its tail.

Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.

And its unacceptable.

Bu kabul edilebilir değil.

To its economy.

ciddi zarar verdi.

What's its name?

Onun adı nedir?

The baby transferred its affection to its new mother.

Bebek sevgisini yeni annesine transfer etti.

It went off with its tail between its legs.

O kuyruğunu kıstırıp kaçtı.

The fox changes its fur, but not its vices.

Tilki kendi derisini değiştirir ama karakterini değiştirmez.

- Every rose has its thorn.
- Every rose has its thorns.

Her gülün dikeni vardır.

its effects are global,

etkileri küresel,

It is its guarantor.

Onun teminatçısı.

its community is thriving.

Oranın halkı büyük gelişme kaydediyor.

Its heart stops beating.

Kalbi atmayı bırakıyor.

Its tongue gathers scent.

Diliyle koku alıyor.

He was its talisman.

Onun tılsımıydı.

Its language is visible.

Dili, gözle görülür hâlde.

Its color is red.

Onun rengi kırmızıdır.

Its taste is wonderful!

Tadı mükemmel!

What is its price?

Onun fiyatı nedir?

It's on its way.

- Yolda.
- Yolda, geliyor.

Completely on its head.

ve tam tersine çeviriyor.

Death seeks its prey.

Ölüm avını kovalar.

Everything has its limits.

Her şeyin kendi sınırları var.

Everything has its price.

Her şeyin bedeli var.

Its origin is unclear.

Onun kökeni belirsizdir.

Its origin remains unknown.

Onun kökeni bilinmemektedir.

Its origin is unknown.

Kaynağı bilinmiyor.

Rank has its privileges.

Rütbenin ayrıcalıkları var.

Patience has its rewards.

Sabrın ödülleri vardır.

What is its purpose?

Onun amacı denir?

Youth has its advantages.

Gençliğin avantajları var.

Everything has its limit.

Her şeyin limiti vardır.

What's its fiscal status?

Onun mali durumu nedir?

Its name is Tom.

- Onun adı Tom.
- Adı Tom.

Its color is yellow.

Onun rengi sarı.

Hungary closed its borders.

Macaristan sınırlarını kapattı.

- Estonia has its own national anthem.
- Estonia has its own hymn.

Estonya'nın kendi ulusal marşı vardır.

Adana is famous for its kebab and Hatay for its kanafeh.

Adana'nın kebabı, Hatay'ın künefesi meşhurdur.

When a dragonfly sees its prey, it trains its crosshairs on it

Yusufçuk avını gördüğünde avının üzerinde ilgi merkezini eğitir

- A deer ran for its life.
- The deer ran for its life.

Geyik, yaşamı için kaçtı.

- Sweden has a language of its own.
- Sweden has its own language.

İsveç'in kendi dili vardır.

According the bible, the pelican fed its chicks with its own blood.

İncil'e göre, pelikan civcivlerini kendi kanıyla besledi.

- This method has its pluses and minuses.
- This method has its advantages and disadvantages.
- This method has its pros and cons.
- This method has its plusses and minuses.

Bu yöntemin avantajları ve dezavantajları vardır.

And back to its corner.

ve köşesine çekildiğini göreceksiniz.

To China and its model?

Çin ile ve onun modeliyle mi ittifak kuracak?

And impacts its living systems.

ve yaşam sistemine etki ediyor.

Protected behind its Great Wall.

bir medeniyet olduğunu zannedebilirsiniz.

So even in its imperfection,

Mükemmel olmasa bile

Was still its' intellectual heartland.

yinede Bağdatta İslamın kalbiydi.

It relies on its hearing.

...duyuşuyla hareket eder.

It pushes out its guts...

...bağırsaklarını dışarı iterek...

If its past is dirty

geçmişi kirliyse demek ki

Its location is constantly detected

Sürekli yeri tespit ediliyor

its accuracy is fully discussed

doğruluğu ise tamamen tartışılır

But its accuracy is discussed

fakat bununda doğruluğu tartışılıyor

And its purpose is completely

ve amacı ise tamamen

It’s trusted by its users…

Kullanıcılarına güveniyor…

And its future is promising.

ve geleceği ümit vericidir.

The snake shed its skin.

Yılan derisini değiştirdi.

The excitement reached its peak.

Heyecan doruk noktasına ulaştı.

That tribe worships its ancestors.

O kabile atalarına tapar.

The bird spread its wings.

Kuş kanatlarını açıyor.

The dog wagged its tail.

Köpek kuyruğunu salladı.

The dog knew its master.

Köpek öğretmenini tanıyordu.

The snake reared its head.

Yılan başını kaldırdı.

His patience reached its limit.

Onun sabrı sınırına ulaştı.

Every dog has its day.

Herkesin şansı bir gün dönebilir.

Its English version is perfect.

Onun İngilizcesi mükemmel.

The baby wants its mother.

Bebek annesini istiyor.

The bird flapped its wings.

Kuş kanatlarını çırptı.

The ship changed its course.

Gemi seyrini değiştirdi.

The cat retracted its claws.

Kedi, pençelerini geri çekti.

The arrow missed its target.

- Ok hedefini kaçırdı.
- Ok hedefini ıskaladı.
- Ok, hedefini kaçırdı.
- Ok, hedefini vuramadı.

Every rule has its exceptions.

Her kural için istisnalar vardır.

Has Europe lost its soul?

Avrupa, ruhunu kaybetti mi?

Can you estimate its value?

Onun değerini tahmin edebilir misin?

The storm remitted its fury.

Fırtına onun öfkesini azalttı.

The baby needs its mother.

Bebeğin kendi annesine ihtiyacı vardır.

The cat arched its back.

Kedi sırtını kabarttı.

Switzerland hardened its immigration policy.

İsviçre göç politikasını sertleştirdi.

Every playground has its bully.

Çocuk parkının kendi kabadayısı vardır.

Each word has its vector.

Her kelimenin bir vektörü var.

I'm aware of its importance.

Onun öneminin farkındayım.

Sweden has its own language.

İsveç'in kendi dili vardır.

Every law has its exception.

Her yasanın istisnası vardır.

The cow lost its calf.

İnek danasını kaybetti.

The company overstated its profits.

Şirket kârını abarttı.

Every advantage has its disadvantage.

Her avantajın dezavantajı vardır.

Each wood has its smoke.

Her ağacın dumanı vardır.

Every action has its consequence.

Her hareketin kendi sonucu vardır.

The creation killed its creator.

Yaratık yaratıcısını öldürdü.