Examples of using "Subtle" in a sentence and their turkish translations:
İnce farklar vardı.
Ben çok ince davranıyor muyum?
Tom'un ince mizahını seviyorum.
- Anlaşılmayacak bir yanı yoktu.
- Fark edilmeyecek bir tarafı yoktu.
Onun egzotik parfümünün hoş bir kokusu var.
Biraz daha incelikli bir şeye ihtiyacımız var.
Mary ince güzellikte bir kadındı.
İki şey arasında ince farklar var.
Bu sözcüğün ince bir nüansı var.
İki resim arasında ince farklar var.
Onların görüşleri arasında ince bir fark vardı.
İki kelime arasında ince bir fark var.
İki sözcük arasında anlamda ince bir fark var.
Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
Çok küçük faktörlerin seçimlerimizi bu kadar etkileyebilmesi
Ama ince farkları ancak öyle görebiliyorsun. Vahşi doğayı işte o zaman tanıyorsun.
RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, "Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?" diye sordu.