Translation of "Greater" in Turkish

0.056 sec.

Examples of using "Greater" in a sentence and their turkish translations:

">" means greater than.

">" den büyüktür demektir.

At a greater level.

konuşmak istiyorum.

My god is greater!

Benim tanrım daha büyüktür!

They have greater political efficacy.

politik etkinlikleri daha üstün.

You are struggling greater forces!

Daha büyük güçlerle mücadele ediyorsunuz!

The greater its hold on you.

üzerinizde daha çok etki yapacaktır.

There's no greater feeling on earth.

Bundan daha müthiş bir duygu yok.

Nothing would give me greater pleasure.

Hiçbir şey bana daha büyük bir zevk vermezdi.

I ate a greater burdock tempura.

Ben mükemmel bir dulavratotu tempura yedim.

Where arguably the impact may be greater.

ve belki buradaki etkisi daha güçlü olur.

greater agency at home and in society,

evde ve toplum içinde daha iyi bir faaliyet ve iklimi değişen

We need greater levels of emotional agility

Gerçek dayanıklıklık ve kendimizi geliştirmek için

And at a time of greater complexity,

Büyük bir karmaşıklık durumunda,

And have their own greater social impact.

kendi büyük sosyal etkilerini yaratmalarına yardım ediyor.

Maternal love is greater than anything else.

Anne sevgisi her şeyden daha büyüktür.

Our friendship is greater than our quarrels.

Dostluğumuz kavgalarımızdan büyük.

I had a greater purpose to redefine beauty.

Güzelliği yeniden tanımlamak için daha iyi bir sebebim vardı.

And arguably greater pressure to get it right.

ve doğru olanı yapmada daha büyük bir baskıya sahip olacakları bir yer.

They have much greater spiritual values ​​than money

Paradan çok daha büyük manevi değerleri vardır

The greater part of the money was spent.

Paranın büyük bir kısmı harcandı.

Her knowledge of French is greater than mine.

Onun Fransızca bilgisi benimkinden iyidir.

I have a much greater surprise for you.

Senin için çok daha büyük bir sürprizim var.

Or had we gone on to greater things.

ya da daha büyük şeylere doğru gitseydik.

The worth of friendship is greater than gold.

Dostluğun değeri altından daha fazladır.

Reserves - is even greater than those of all Russia.

rezervleri, Rusya'dakinin tamamından fazla.

There is no greater mystery in life than love.

Dünyada aşktan daha büyük bir gizem yoktur.

Slowness is frequently the cause of much greater slowness.

Yavaşlama sıklıkla daha büyük bir yavaşlamaya neden olur.

I have been to greater Russia just four times.

Büyük Rusya'ya sadece dört kez gittim.

And then we do a much greater disservice to girls

Kızlara çok daha büyük bir kötülüğü, onları

Called forward by our better angels toward the greater good.

iyilik meleklerimiz tarafından davet edilen yolcularız.

A fool always finds a greater fool to admire him.

Bir aptal her zaman kendisine hayran olacak daha büyük bir aptal bulur.

In Japan, there isn't any lake greater than Lake Biwa.

Japonya'da Biwa gölünden daha iyi bir göl yok.

The population of Tokyo is greater than that of London.

Tokyo'nun nüfusu Londra'nınkinden daha büyüktür.

The whole is greater than the sum of the parts.

Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür.

- You are fighting bigger forces!
- You are fighting greater forces!

Sen daha büyük güçlerle mücadele ediyorsun!

I understood as a woman that I had a greater purpose.

bir kadın olarak daha büyük bir amacım vardı.

But high tide has drawn even greater dangers to the shore.

Fakat yüksek gelgit, kıyıya daha büyük tehlikeler çekmiş durumda.

Was greater than my fear of appearing vulnerable on the bench,

kırılgan gözükme korkumdan daha büyük olduğunu anladığımda,

The speed of light is much greater than that of sound.

Işık hızı sesten çok daha büyüktür.

His strength is much greater than that of an ordinary man.

Onun gücü, sıradan bir insanınkinden çok daha büyüktür.

The number of Christians is greater than the number of Mohammedans.

Hristiyan sayısı, Müslüman sayısından daha çoktur.

All of this requires us to recognize a power greater than ourselves

Bütün bunlar kendimizden daha büyük bir gücü

Is that they have much greater choice in the path to follow,

takip edecekleri yollar için daha büyük seçimlere

Nothing gave her greater pleasure than to watch her son growing up.

Hiçbir şey ona oğlunun büyüdüğünü görmekten daha büyük bir zevk vermedi.

Greater demand for high-quality coffee has helped drive coffee prices higher.

Yüksek kaliteli kahve için daha büyük bir talep kahve fiyatlarının yükselmesine neden oldu.

Tom may be a great player, but Brian Boitano is even greater.

Tom büyük bir oyuncu olabilir ama Brian Boitano daha da büyüktür.

The area of Canada is greater than that of the United States.

Kanada'nın alanı Amerika birleşik Devletleri'nkinden daha büyüktür.

Every even number greater than 2 is the sum of two primes.

- 2'den büyük her çift sayı, iki asal sayının toplamı biçiminde ifade edilebilir.
- 2'den büyük her çift sayı, iki asal sayının toplamıdır.

- An integer is natural iff it is greater than or equal to 0.
- An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.

Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.

Conditions, with greater instability, problems obtaining financing – be it to buy a house,

şartlar, daha büyük istikrarsızlık, problemler finansman elde etmek - bir ev satın almak mı

The speed of an airplane is much greater than that of a helicopter.

Bir uçağın hızı helikopterin hızından daha fazladır.

The animal cell has a greater percentage of proteins than the plant cell.

Hayvan hücresi, bitki hücresinden daha büyük bir protein oranına sahiptir.

And this means striving to do something greater than just make yourself happy,

Ve bu kendinizi mutlu etmekten daha büyük bir şey yapmak için uğraşmanız demek,

The more skills one masters, the greater contribution one can make to society.

Bir insan ne kadar çok yetenek öğrenirse, topluma o kadar daha çok katkıda bulunur.

The population of London is much greater than that of any other British city.

Londra'nın nüfusu, diğer tüm İngiliz şehirlerinden çok daha büyüktür.

I'll give you our answer after we go into your proposal in greater detail.

Biz teklifinizi daha ayrıntılı inceledikten sonra cevabımızı size vereceğiz.

The cultural value of this unique collection is far greater than its material value.

Bu eşsiz koleksiyonun kültürel değeri maddi değerinden çok daha büyük.

Will we see greater liberalization of agriculture in Europe and the rest of the world?

Tarımın Avrupa ve Dünyada daha özgürleşmesini görecek miyiz?

Their influence becomes greater every day, but they are uncreative and can't make value judgements.

Onların etkisi her gün biraz daha büyüyor fakat onlar yaratıcı değil ve değer yargıları yapamıyorlar.

The number of people on Facebook is greater than the population of the United States.

Facebook'taki insan sayısı Abd nüfusundan daha fazladır.

The folic acid used in fortified foods poses greater health risks than naturally occurring folates.

Zenginleştirilmiş besinlerde kullanılan folik asit, doğal olarak oluşan folatlardan daha büyük sağlık riskleri oluşturmaktadır.

Much greater, as the heating energy of laughing gas is two hundred and sixty- five times

iki yüz altmış beş kat daha yüksek olduğu için küresel ısınma üzerindeki etkileri

The difference between the two types of "yes" may be greater than between "yes" and "no".

İki "evet" arasındaki farklılık; "evet" ve "hayır" arasındakinden daha büyük olabilir.

How small is a differential? What's the smallest number greater than zero? What's twice that number?

Bir diferansiyel ne kadar küçüktür? Sıfırdan büyük en küçük sayı nedir? O sayının iki katı nedir?

And Cain said to the Lord: My iniquity is greater than that I may deserve pardon.

Kayin, "Cezam kaldıramayacağım kadar ağır" diye karşılık verdi.

Soon eclipsed by an even greater feat of arms  the next year, in the war against Prussia.

yakında Prusya'ya karşı savaşta, önümüzdeki yıl daha da büyük bir silah başarısı gölgesinde kaldı.

- The speed of light is much greater than that of sound.
- Light is much faster than sound.

Işık, sesten çok daha hızlıdır.

In a conversation with my professor, it became clear to me that the legacy of this poet deserves greater regard.

Profesörüm ile konuşmamızda, bu şiir mirasının daha büyük bir saygıyı hak ettiğini anladım.

The chances of dying from falling airplane parts are 30 times greater than the chances of being killed by a shark.

Düşen uçak parçalarından ölme olasılığı bir köpek balığı tarafından öldürülme olasılığından 30 kez daha büyüktür.

If you compare yourself with others, you may become vain or bitter; for always there will be greater and lesser persons than yourself.

Kendini diğerleriyle karşılaştırırsan, kendini beğenmiş ya da umudu kırık olabilirsin; her zaman için kendinden daha büyük ya da daha küçük insanlar olacaktır.

- She's older than him.
- It's bigger than that.
- He's older than her.
- It's larger than that.
- It's greater than 10.
- That's why it's big.

- Bu ondan daha büyük.
- Ondan büyük.

And God made two great lights: a greater light to rule the day; and a lesser light to rule the night: and the stars.

Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı.

If you have tried to quit smoking and failed, don't let that be an obstacle. The more times you try to quit, the greater your chance of success. Maybe you weren't ready last time.

Sigarayi bırakmayı denedin ve başarısız olduysan bunun sana engel olmasına izin verme. Bırakmayı ne kadar çok denersen başarı sansın da o kadar büyük olur. Belki de geçen sefer hazır değildin.

"Top-down economics never works," said Obama. "The country does not succeed when just those at the very top are doing well. We succeed when the middle class gets bigger, when it feels greater security."

Obama yukarıdan aşağıya ekonominin asla işe yaramadığını söyledi. Ülke sadece çok üstte olanlar iyi yaptıkları zaman ülke başarılı olmaz.Biz orta tabaka daha da büyüdüğü zaman, daha fazla güvenlik hissettiğinde başarılı oluruz.

Factors contributing to increased depression and suicide rates for Gen Z include social media use, issues that play negatively in the news such as climate change, immigration and mass shootings, and a greater willingness of families and officials to acknowledge suicide as a cause of death.

Z kuşağında depresyon ve intihar oranlarının artışında etkili olan faktörler arasında sosyal medya kullanımı, haberlerde iklim değişikliği, göç ve toplu katliamlar gibi negatif olayların başrol oynaması ve ailelerin ve yetkililerin ölüm için intiharın bir seçenek olması yönündeki hoşgörüsü yer alıyor.