Translation of "Political" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Political" in a sentence and their turkish translations:

political parties.

hükümet.

In our political organization.

ileten kişi oldu.

Religious, political or otherwise.

paylaşmasak bile birlikte yaşayabiliriz.

Crossing political fault lines.

politik fay hatlarını geçebilmeli.

Then a political party

daha sonrasında ise bir siyasi partinin

Under a political amnesty.

siyasi af kapsamında Fransa'ya döndü

Just a political crisis!

... politik bir kriz değil

I want political asylum.

Siyasi sığınma istiyorum.

I'm requesting political asylum.

Siyasi sığınma talep ediyorum.

I've requested political asylum.

Siyasi sığınma talep ettim.

I need political asylum.

Siyasi sığınmaya ihtiyacım var.

Many lacked political experience.

Birçok insan siyasi deneyimden yoksundu.

She's a little political.

O biraz politik.

- Developing political awareness takes time.
- It takes time to develop political awareness.

Siyasi farkındalık edinmek zaman alır.

- He's not afraid of political correctness.
- She's not afraid of political correctness.

O politik doğruluktan korkmuyor.

- This discussion is getting too political.
- This discussion is becoming too political.

Bu tartışma çok siyasi oluyor.

Or attend a political meeting,

ya da siyasi bir toplantıya katılmak,

They have greater political efficacy.

politik etkinlikleri daha üstün.

I saw a political stunt.

Siyasi bir gösteri gördüm.

And add good political will,

ve iyi bir siyasi azimle

The political situation has changed.

Politik durum değişti.

He has no political ambition.

Onun politika tutkusu yok.

Tom has a political agenda.

- Tom'un siyasi bir ajandası var.
- Tom'un siyasi bir gündemi var.

Her political career has ended.

Onun siyasi kariyeri sona erdi.

His political career has ended.

Onun politik kariyeri sona erdi.

I share his political perspective.

Onun siyasi bakış açısını onaylıyorum.

Tom joined a political party.

- Tom bir siyasi partiye katıldı.
- Tom bir siyasi partiye girdi.

Tatoeba needs more political sentences.

Tatoeba'nın daha çok politik cümleye ihtiyacı var.

We need a political revolution.

Bir politik devrime ihtiyacımız var.

I share their political position.

Ben onların siyasi konumunu paylaşıyorum.

He had many political enemies.

Onun çok sayıda siyasi düşmanları vardı.

Tom majored in political science.

Tom siyaset bilimi okudu.

Tom has no political ambition.

- Tom'un politik hırsı yok.
- Tom'un hiçbir siyasi hırsı yok.

Tom has no political experience.

Tom'un politika ile ilgili hiçbir deneyimi yok.

Tom is a political scientist.

Tom bir siyaset bilimcidir.

He is a political prodigy.

O bir siyasi deha.

He is a political lunatic.

O bir siyasi meczup.

- Tyrannical governments frequently gaol their political opponents.
- Tyrannical governments frequently imprison their political opponents.
- Tyrannical governments frequently put their political opponents in prison.

Acımasız hükümetler sık ​​sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar.

A political inequality follows economic inequality,

politik bir eşitsizlik ekonomik eşitsizliği takip ediyor;

Unprecedented technological, political and economic change,

beklenmeyen teknolojik, siyasi ve ekonomik değişimde

What you could call "political prisoners,"

"Siyasi tutuklular" diyebileceğin bizler

Political affairs must be totally independent.

Siyasi meseleler tamamen bağımsız olmalı.

I was a political science major,

Siyaset bilimi mezunuyum

We personally find their political system.

dünyaya faydalı olacaktır.

The political history of Italy is…

İtalya'nın siyasi tarihi...

They formed a new political party.

Yeni bir siyasi parti kurdular.

Tom doesn't have a political agenda.

Tom'un siyasi bir gündemi yoktur.

I don't want to get political.

Siyasete girmek istemiyorum.

Everything is political, including growing radishes.

Büyüyen turplar dahil her şey politiktir.

This corporation is a political puppet.

Bu şirket bir siyasi kukla.

Those political ideas arose in India.

O siyasi fikirler Hindistan'da ortaya çıktı.

He had lost all political power.

O bütün politik gücünü kaybetti.

Lincoln welcomed his old political opponent.

Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.

I'm not afraid of political correctness.

Politik doğruluktan korkmuyorum.

We're not afraid of political correctness.

Biz politik doğruluktan korkmuyoruz.

They're not afraid of political correctness.

Onlar politik doğruluktan korkmuyor.

Lincoln greeted his former political rival.

Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.

Your political party is completely corrupt.

Sizin siyasi partiniz tamamen bozulmuş.

- The current political situation is not very stable.
- The current political situation isn't very stable.

Mevcut siyasi durum çok istikrarlı değil.

- He has many enemies in the political world.
- She has many enemies in the political world.

Onun politik dünyada bir sürü düşmanı var.

You see, when social and political issues,

Görüyorsunuz, sosyal ve siyasi meseleler

That were feeling disconnected from political leadership

ve ülkemizin geleceğini

Of course, political opponents laughed at me.

Tabii ki siyasi muhalifler bana güldüler.

Than on moral, political and ideological issues.

ahlaki, politik ve ideolojik konulardan daha kolay.

Political scientists, authorities, survey companies in America

Amerika'da siyaset bilimcileri, otoriteler, anket şirketleri

They liked to argue about political issues.

Politik konular hakkında tartışmayı seviyorlardı.

Tyrannical governments frequently imprison their political opponents.

Zalim hükümetler sık ​​sık siyasi rakiplerini hapsederler.

Money counts for much in political circles.

Politik çevrelerde para çok önemlidir.

My ancestors hoped to find political asylum.

Atalarım siyasi sığınma bulmayı ümit etmişlerdi.

They became citizens after receiving political asylum.

Onlar siyasi sığınma aldıktan sonra vatandaş oldu.

Tom and I have different political views.

Tom'un ve benim farklı siyasi görüşlerimiz var.

Grant was not an effective political leader.

Grant etkili bir siyasi lider değildi.

I am vehemently opposed to political correctness.

Politik doğruluğa şiddetle karşıyım.

Are you for or against political correctness?

Politik doğruluğu destekliyor musun yoksa karşı mısın?

He is vehemently opposed to political correctness.

O şiddetle politik doğruluğa karşı oluyor.

We are vehemently opposed to political correctness.

Biz şiddetle politik doğruluğa karşı çıkıyoruz.

They are vehemently opposed to political correctness.

Onlar şiddetle politik doğruluğa karşı çıkıyorlar.

She is vehemently opposed to political correctness.

O şiddetle politik doğruluğa karşı çıkıyor.

I don't know anything about political science.

Siyaset bilimi hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

I never watch Algerian political talk shows.

Cezayir'in politik talk-showlarını asla izlemiyorum.

Algeria is good political friends with Venezuela.

Cezayir'in Venezuela'yla politik ilişkileri iyi.

Tom applied for political asylum in Germany.

Tom, Almanya'ya siyasi sığınma başvurusunda bulundu.

- They are trying to organize a new political party.
- They're trying to organize a new political party.

Onlar yeni bir siyasi parti kurmaya çalışıyorlar.

Our social, political and economic systems of extraction

Sosyal, politik ve ekonomik sistemlerimiz

For political realists, this might be no surprise,

Bu, politik gerçekçiler için çok şaşırtıcı bir durum olmasa da

So that we can refine our political choices,

böylece kendi politik seçimlerimizi sadeleştirebiliriz

Regular prisoners learned a lot from political prisoners.

Diğerleri, siyasi tutuklulardan çok şey öğrendiler.

To imprison, kidnap, torture and disappear political opponents.

işkence edip onları ortadan kaldırmak için birlikte çalıştığı bir plandı bu.

CQ: We have chosen to avoid political debate

CQ: Çift partili arkadaşlığımızı

However, India is a stranger in political terms.

Ancak, Hindistan politik olarak hep bir yabancı olmuştur.

Of course, there’s still political opposition in Djibouti.

Elbette, Cibuti'de halen siyasi muhalefet bulunmakta.

The embassy denied political asylum to foreign refugees.

Elçilik, yabancı mültecilere siyasi sığınmayı reddetti.

Our political system was shaped by feudal traditions.

Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.

The dictator's fall will upend the political landscape.

Diktatörün devrilmesi siyasi manzarayı altüst edecek.

I follow all the political debates on TV.

Televizyondaki tüm siyasi tartışmaları takip ederim.

Maduro’s political ambition became evident in December 2015.

Maduro'nun politik tutkusu Aralık 2015'te kendini belli etti

Money is of great importance in political circles.

Siyasi çevrelerde para çok önemlidir.

He has many enemies in the political world.

Politik dünyada pek çok düşmanı var.