Translation of "Creating" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Creating" in a sentence and their turkish translations:

Stop creating trouble.

Sorun çıkarmayı bırakın.

creating even bigger outbursts?

daha da büyük taşkınlar yaratırsa?

Effectively creating a digital panopticon.

dijital bir hücre yaratılıyor.

creating a massive force multiplier.

aşırı güçlü bir çoğaltıcı yaratıyor.

creating the illusion of continuity.

illüzyonu yaratarak sahneye geri döner.

You participate in creating the outcome.

çıkan sonuca sen de katkı yaparsın.

Towards creating the kind of workplace

gördüğümüz felaketlerden kaçabileceğimiz

Creating this photograph opened my consciousness.

Bu fotoğrafı yaratmak bilincimi açtı.

And through creating wealth and opportunity,

ve bu şekilde zenginlik ve fırsat yaratarak

The news is creating a stir.

Haber heyecan yaratıyor.

My job consists of creating problems.

Benim işim problem yaratmak.

- I am interested in creating my own website.
- I'm interested in creating my own website.

Ben kendi web sitemi oluşturmakla ilgileniyorum.

I believe in creating what I want.

Ben, istediğimi yaratmaya inanıyorum.

We're in a moment where creating scapegoats

Bizler günah keçilerinin, düşmanların ve diğerlerinin yaratıldığı

creating our isotopically identical Earth and Moon.

bu da izotop özelliğinde olan özdeş Dünya ve Ay'ı oluşturur.

I'm not creating the pitches or rhythms,

Perde ya da ritmi ben yaratmıyorum,

Your behavior is creating a lot of problems.

Davranışın çok sayıda sorun yaratıyor.

I'm interested in creating my own web pages.

Kendi web sayfamı yapmakla ilgileniyorum.

There's nothing illegal about creating a shell company.

Bir paravan şirket oluşturmak hakkında yasa dışı bir şey yok.

And creating a society where the world can see

olabileceklerini görebileceği bir toplum yaratmaya

The next step of creating more meaningful everyday gatherings

Daha anlamlı bir günlük toplantı organize edebilmenin ikinci adımı,

This one I think of as creating shared heirlooms.

Bu aracı, ortak hatıralar olarak düşünüyorum.

And they grow up creating equal opportunities for others.

Başkaları için de eşit fırsatlar yaratarak büyürler.

Perform an experiment in creating a country from scratch.

Sıfırdan bir ülke yaratmada bir deney gerçekleştirin.

The separatist movement is creating conflict within the country.

Ayrılıkçı hareket ülke içinde çatışma yaratıyor.

She's good at creating the narrative of a crime.

O bir suçun öyküsünü yaratmada iyidir.

By creating strong partnerships between our families and our schools.

bunun gücünden faydalanabilir.

And that is creating a little bit of a problem.

ve bu küçük bir soruna yol açıyor.

And think about how that's informing the technology we're creating

ve bu bilgi teknolojilerini nasıl yarattığımız hakkında düşünmeliyiz

Are by creating experiences that force me to be vulnerable.

gelmeye zorlayacak tecrübeler yaratmaktı.

Creating a bad perception of the birth of Turks, ergenekon

Türklerin doğuşu olan ergenekona kötü algı oluşturulması

Was that they set about, pretty much, creating a new state.

üç aşağı beş yukarı modern bir devlet yaratmaya, kurmaya koyulmuşlardı.

And our world is not creating 10 million new jobs each month.

Ancak dünyada her ay 10 milyon yeni iş ortaya çıkmıyor.

Tides are growing stronger... ...creating perfect conditions for bumphead parrotfish to breed.

Gelgitler güçlenmeye başlamış. Tümsek başlı papağan balığının üremesi için mükemmel şartlar oluşmuş.

This is the power of peer-to-peer creating the new normal.

İşte bu, yeni normaller yaratan birebir iletişimin gücüdür.

Since around 1500s, mathematicians have set about creating algorithms that would translate

1500'lü yıllardan beri, matematikçiler dünyayı düz bir düzeye çeviren

This was a botched operation which left the country moneyless, creating significant damage

Bu ülkeyi parasız bırakan, beceriksizce bir operasyondu ve ekonomiye

You'll be creating a far more just world for your own daughters and granddaughters.

kızlarınız ve kız torunlarınız için çok daha adil bir dünya yaratıyor olacaksınız.

Guys who are not using any other program to avoid creating a security vulnerability

güvenlik açığı oluşturmamak için başka hiçbir program kullanmıyor adamlar

More critical mindset, and a more entrepreneurial spirit. This new generation is creating the

kafa yapısıyla ve daha girişimci ruhla geliyorlar. Bu yeni nesil bir start up

Religion played a very important role in creating the various calendars still in use.

Din hala kullanımda olan çeşitli takvimleri yaratmada çok önemli bir rol oynamıştır.

- Creating Tatoeba was a good idea.
- It was a good idea to create Tatoeba.

Tatoeba'yı yapmak güzel bir fikirdi.

Because delinquency is, in the States, creating a banking system and making money not working.

en büyük kabahat, Birleşik Devletler'de bankacılık sistemi kurup çalışmadan para kazanmak, öyle mi?

Companies are far more than just job creating machines, or factors that boost economic growth.

Şirketler sadece iş üreten makinelerden ya da ekonomik büyümeyi arttıran motorlardan çok daha fazlası.

To unify modest coastal cities with the aim of creating a strong union and declaring them

çalıştı . Aynı dönemde Körfez topraklarından petrol akıyordu

And you’re creating a new sense of home. Which is exactly what “Love on Top” does.

Yeni bir merkez, bir "ev" hissi yaratıyorsunuz. "Love On Top" parçasının yaptığı aynen bu.

A young Kyrgyz woman, creating a miracle with her own hands in Moscow, amazed the Dagestanis.

- Moskova’da kendi elleriyle bir mucize yaratan genç bir Kırgız kadın, Dağıstanlıları şaşırttı.
- Dağıstanlılar, Moskova'da kendi elleriyle bir mucize yaratan Kırgız bir kız yüzünden şaşırıp kaldılar.

We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details.

Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.

The Tatoeba Project, which can be found online at tatoeba.org, is working on creating a large database of example sentences translated into many languages.

Tatoeba.org da çevrimiçi bulunabilen, Tatoeba Projesi birçok dile çevrilmiş örnek cümlelerden oluşan büyük bir veritabanı oluşturma üzerinde çalışıyor.

At a moment when our economy is growing, our businesses are creating jobs at the fastest pace since the 1990s, and wages are starting to rise again, we have to make some choices about the kind of country we want to be.

Ekonomimizin büyüdüğü bir anda bizim işletmelerimiz 1990'lardan beri en hızlı tempoda işler yaratıyorlar ve ücretler tekrar yükselmeye başlıyor, bizim olmak istediğimiz ülke türü hakkında bazı seçimler yapmak zorundayız.