Translation of "Bigger" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Bigger" in a sentence and their turkish translations:

Growing bigger and bigger.

ve giderek büyüdü ve büyüdü.

Tom is getting bigger and bigger.

Tom gittikçe büyüyor.

Our city is getting bigger and bigger.

Şehrimiz gittikçe büyüyor.

The tornado is getting bigger and bigger.

Kasırga gittikçe büyüyor.

- It's bigger than you.
- It's bigger than her.

O ondan daha büyük.

Bigger and bolder.

Daha büyük, daha cesur.

It's getting bigger.

Büyük olacak.

Tom got bigger.

Tom büyüdü.

- Mine is bigger than yours.
- Mine's bigger than yours.

Benimki seninkinden daha büyük.

- Bigger is not always better.
- Bigger isn't always better.

Daha büyük her zaman daha iyi değildir.

Creating even bigger outbursts?

daha da büyük taşkınlar yaratırsa?

Their son grew bigger.

Onların oğlu büyüdü.

We've got bigger problems.

Daha büyük sorunlarımız var.

This coat is bigger.

Bu ceket daha büyüktür.

My spoon is bigger!

Benim kaşığım daha büyük!

I'm bigger than you.

Ben senden daha büyüğüm.

I've got bigger problems.

Daha büyük sorunlarım var.

I'm bigger than Sarah.

Ben Sarah'dan daha büyüğüm.

It's bigger than you.

Bu senden daha büyük.

Are there bigger carrots?

Daha büyük havuçlar var mı?

This one is bigger.

Bu daha büyük.

This dog is bigger.

Bu köpek daha büyük.

Suddenly, it looks bigger.

Aniden daha büyük görünüyor.

It's bigger than Tom.

O Tom'dan daha büyüktür.

We have bigger problems.

Daha büyük sorunlarımız var.

It's bigger than them.

Bu onlardan daha büyük.

It's bigger than me.

O benden daha büyük.

It's bigger than him.

O ondan daha büyük.

It's bigger than us.

Bu bizden daha büyük.

I'm bigger than Tom.

Ben Tom'dan daha büyüğüm.

He's bigger than me.

- O benden daha yapılı.
- Benden daha iri.

And it got bigger and bigger because it became a proxy.

Olaylar büyüdükçe büyüdü çünkü olaylar temsil niteliği taşıyordu.

- I wanted a bigger discount.
- Please give me a bigger discount.

Daha büyük bir indirim istedim.

The equator gets bigger and bigger until it reaches a tipping point.

ekvator bir taşma noktasına ulaşana kadar büyür ve büyür.

- Tom has bigger hands than me.
- Tom's hands are bigger than mine.

Tom'un benden daha büyük elleri var.

The bigger man often wins.

Genellikle büyük adam kazanır.

Make it a little bigger.

Sesini biraz açın.

We've got a bigger problem.

Daha büyük bir sorunum var.

It's much bigger than that.

Bu ondan çok daha büyük.

Bumblebees are bigger than bees.

Bombus arıları arılardan daha büyüktürler.

I want the bigger cake.

Daha büyük pasta istiyorum.

Beijing is bigger than Rome.

Pekin, Roma'dan daha büyüktür.

Tom wants a bigger discount.

Tom daha büyük bir indirim istiyor.

Russia is bigger than Italy.

Rusya İtalya'dan daha büyük.

Mine is bigger than Tom's.

Benimki Tom'unkinden daha büyük.

Tokyo is bigger than Yokohama.

Tokyo Yokohama'dan büyüktür.

Tom needs a bigger office.

Tom'un daha büyük bir ofise ihtiyacı var.

Tom needs a bigger room.

Tom'un daha büyük bir odaya ihtiyacı var.

Tom needs a bigger boat.

Tom'un daha büyük bir tekneye ihtiyacı var.

It used to be bigger.

O daha büyüktü.

Bigger doesn't always mean better.

Daha büyük her zaman daha iyi anlamına gelmez.

She wants a bigger kitchen.

O daha büyük bir mutfak istiyor.

Oranges are bigger than tangerines.

Portakallar mandalinalardan daha büyüktür.

Tom wants a bigger house.

Tom daha büyük bir ev istiyor.

Tom wanted a bigger discount.

Tom daha büyük bir indirim istedi.

He wanted a bigger discount.

O daha büyük bir indirim istedi.

She wanted a bigger discount.

O daha büyük bir iskonto istedi.

We wanted a bigger discount.

Daha büyük bir indirim istedik.

They wanted a bigger discount.

Onlar daha büyük bir indirim istedi.

Tom wants a bigger office.

Tom daha büyük bir büro istiyor.

Tom is bigger than me.

Tom benden daha büyük.

Tokyo is bigger than Rome.

Tokyo Roma'dan daha büyüktür.

You're missing the bigger picture.

Sen büyük resmi kaçırıyorsun.

My car's bigger than Tom's.

Arabam Tom'unkinden daha büyük.

You are fighting bigger forces!

Daha büyük güçlerle kavga ediyorsun!

Cost is a bigger issue.

Maliyet daha büyük bir konudur.

Fadil had a bigger worry.

Fadıl'ın daha büyük bir endişesi vardı.

I need a bigger box.

Daha büyük bir kutuya ihtiyacım var.

Everything is bigger in Texas.

Teksas'ta her şey daha büyüktür.

Is Boston bigger than Chicago?

Boston Chicago'dan daha büyük mü?

Tom wants a bigger refrigerator.

Tom daha büyük bir buzdolabı istiyor.

Tom saw the bigger picture.

Tom büyük resmi gördü.

I need a bigger chair.

Daha büyük bir sandalyeye ihtiyacım var.

I need a bigger office.

Daha büyük bir ofise ihtiyacım var.

We need a bigger office.

Daha büyük bir ofise ihtiyacımız var.

We need a bigger refrigerator.

Daha büyük bir buzdolabına ihtiyacımız var.

- Tom's a lot bigger than me.
- Tom is a lot bigger than me.

Tom benden çok daha büyük.

- Tom has bigger fish to fry.
- Tom has got bigger fish to fry.

Tom'un yapacak daha önemli işleri var.

Much bigger reductions in depression scores

Antidepresan ve psikoterapi gibi tedavi yöntemlerinin uygulandığı

Every king gets bigger than before

her kral kendinden bi öncekinden daha büyüğünü yaptırıyor

And racism is bigger than America.

ve ırkçılık da Amerika'dan daha üstün.

My hat is bigger than Jim's.

Şapkam Jim'inkinden daha büyüktür.

I have bigger fish to fry.

Yapacak daha önemli işlerim var.

He has bigger fish to fry.

Onun yapacak daha önemli işleri var.

They want to make it bigger.

Onlar daha çok başarılı olmak istiyorlar.

We've got bigger problems than that.

Ondan daha büyük sorunlarımız var.

Do you have any bigger ones?

Daha büyük olanlara sahip misin?

Can we get a bigger one?

Daha büyük olanını alabilir miyiz?

Your room is bigger than mine.

Senin odan benimkinden daha büyük.

Do you have a bigger bowl?

Daha büyük bir kâseniz var mı?

My Mercedes is bigger than yours.

Benim Mercedesim seninkinden daha büyük.

I thought her boobs were bigger.

Onun göğüslerinin daha büyük olduğunu sanıyordum.

Would you like a bigger one?

Daha büyük olanını ister misin?

My shoes are bigger than Tom's.

Ayakkabım Tom'unkinden daha büyük.

I need a bigger frying pan.

Daha büyük bir kızartma tavasına ihtiyacım var.