Translation of "Attending" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Attending" in a sentence and their turkish translations:

Attending television shows, talk shows

Televizyon showlarına, talk showlara katılıyordu

Which doctor is attending you?

Sizinle hangi doktor ilgileniyor?

Tom quit attending university classes.

Tom üniversite derslerine girmeyi bıraktı.

Tom is attending Harvard University.

Tom, Harvard Üniversitesi'ne devam ediyor.

Tom is currently attending college.

- Tom halen üniversiteye devam ediyor.
- Tom şu anda üniversiteye devam ediyor.

Tom hasn't been attending classes.

Tom derslere katılmıyor.

Sami is attending a wedding.

Sam bir düğüne katılıyor.

- Illness prevented him from attending the party.
- Illness prevented her from attending the party.
- Illness kept him from attending the party.

Hastalık onun partiye katılmasını engelledi.

- Sickness kept me from attending the party.
- Illness prevented me from attending the party.

Hastalık partiye katılmamı engelledi.

We will exempt you from attending.

Seni katılmaktan muaf tutacağız.

Many persons were attending the conference.

Birçok kişi konferansa katılıyordu.

Poverty prevented him from attending school.

Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.

They are currently attending a meeting.

Onlar şu anda bir toplantıya katılıyorlar.

Thank you for attending this meeting.

Bu toplantıya katıldığın için teşekkürler.

Thank you so much for attending!

Katıldığın için çok teşekkür ederim!

Thank you very much for attending.

Katıldığın için çok teşekkür ederim.

Yanni will be attending the wedding.

- Yanni düğüne gelecek.
- Yanni düğüne katılacak.
- Yanni nikâha gelecek.

- Her illness prevented her from attending the party.
- Her illness kept her from attending the party.

Onun hastalığı onun partiye katılmasını engelledi.

Illness prevented him from attending the meeting.

Hastalık, onun toplantıya katılmasına mâni oldu.

Illness prevented Jim from attending the meeting.

Hastalık, Jim'in toplantıya katılmasına mâni oldu.

Sickness kept me from attending the party.

Hastalık partiye katılmamı engelledi.

They insisted on my attending the meeting.

Toplantıya katılmam için ısrar ettiler.

She is attending on her sick mother.

O, hasta annesine hizmet ediyor.

Illness prevented her from attending the party.

Hastalık onun partiye katılmasını engelledi.

Illness kept me from attending the meeting.

Hastalık, beni toplantıya katılmaktan alıkoydu.

- To attend is important!
- Attending is important!

Katılım önemlidir!

Illness prevented him from attending the party.

Hastalık onun partiye katılmasını engelledi.

Sami is in Egypt, attending a wedding.

Sami, Mısır'da bir düğün hazırlıyor.

Tom is in Boston attending a conference.

Tom, Boston’da bir konferansa katılıyor.

Her illness prevented her from attending the party.

Onun hastalığı onun partiye katılmasını engelledi.

Tom is now attending a conference in Boston.

Tom şimdi Boston'daki bir konferansa katılıyor.

He makes a point of attending class meetings.

O sınıf toplantılarına katılmayı ihmal etmez.

I don't like my father's attending the meeting.

Babamın toplantıya katılmasından hoşlanmıyorum.

Do you plan on attending this afternoon's meeting?

Bu öğleden sonraki toplantıya katılmayı planlıyor musun?

Sami started attending a halaqa at high school.

Sami lisedeyken dini sohbetlere katılmaya başlamıştı.

She made a point of my attending the party.

O, partiye katılmamı ilke edindi.

- Tom will attend Harvard.
- Tom will be attending Harvard.

Tom Harvard'a katılacak.

My mother's illness prevented me from attending the meeting.

Annemin hastalığı, beni toplantıya katılmaktan alıkoydu.

The bad weather prevented Tom from attending the play.

Kötü hava, Tom'un oyuna girmesini engelledi.

I informed Tom that I wouldn't be attending the meeting.

Toplantıya katılamayacağım konusunda Tom'u bilgilendirdim.

Tom was attending an earthquake conference when Mary called him.

Mary onu aradığında Tom bir deprem konferansına katılıyordu.

Alice and Mary are attending physicians at a teaching hospital.

- Alice ve Mary bir üniversite hastanesinde uzman hekim.
- Alice ve Mary bir eğitim ve araştırma hastanesinde uzman doktor.

Do you see any problems with us not attending that meeting?

O toplantıya katılmamamızla ilgili herhangi bir sorun görüyor musun?

Saturday is the pottery class I've been attending since last year.

Cumartesi geçen yıldan beri devam ettiğim çömlekçilik dersidir.

The boss is angry at me for not attending the last meeting.

Patron son toplantıya katılmadığım için bana kızıyor.

That'll be up to the attending surgeon, though, but he's not there yet.

Tabii bu uzman cerraha bağlı, ama kendi orada değil.

The teacher and her partner took the people attending the wedding to a park.

Öğretmen ve partneri düğüne katılan insanları bir parka götürdü.

- Do you plan to attend today's meeting?
- Do you plan on attending today's meeting?

Bugünkü toplantıya katılmayı planlıyor musun?

- Tom is going to college now.
- Tom is now enrolled in college.
- Tom is currently attending college.

Tom şimdi üniversiteye gidiyor.

I really liked attending that school. Every day, Gustavo would bring the guitar for us to play and sing during the break.

Gerçekten o okula devam etmeyi sevdim. Gustavo bize mola sırasında oynamak ve şarkı söylemek için her gün gitar getirirdi.

- He gets angry though was absent from the conference ahead of this of you.
- He's angry at you for not attending the last meeting.

Son toplantıya katılmadığın için o sana kızgın.