Translation of "Quit" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Quit" in a sentence and their turkish translations:

Quit.

Ayrıl.

Winners quit fast, quit often, and quit without guilt.

- Kazananlar suçluluk hissetmeden sıkça ve hızla bir şeyleri bırakmayı bilir.
- Suçluluk duygusuna kapılmadan sık sık ve hızla bir şeylerden vazgeçmesini bilen kazanır.

I quit, I did not quit.

Bıraktım, bırakmadım.

- I'll quit.
- I'm going to quit.

Bırakacağım.

Quit chattering.

Gevezeliği bırak.

Who quit?

- Kim terk etti?
- Kim ayrıldı?

Let's quit.

Hadi çıkalım.

I'll quit.

İstifa edeceğim.

Tom'll quit.

Tom bırakacak.

Quit complaining.

Şikayet etmeyi kes.

Quit gambling.

Kumardan vazgeç.

Quit whining.

- Mızmızlanmayı bırak.
- Sızlanmayı kes.

I quit.

Ben istifa ettim.

Quit it!

Kes şunu!

- I should quit.
- I've got to quit.

Bırakmalıyım.

- Quit wasting time.
- Quit dragging your feet.

Ayaklarını sürümeyi bırak.

- I quit playing soccer.
- I quit playing football.

Ben futbol oynamayı bırakıyorum.

- He quit.
- He resigned.
- He quit his job.

O, işini bıraktı.

- Why did Tom quit?
- Why has Tom quit?

Tom neden bıraktı?

- Sami quit smoking weed.
- Sami quit smoking pot.

Sami esrar içmeyi bıraktı.

I couldn't quit,

Bırakamazdım

Quit joking around.

Etrafta şaka yapmayın.

Tom quit school.

Tom okulu bıraktı.

Quit fooling around.

Aylaklık etmekten vazgeç.

Quit playing games.

Oyun oynamayı bırak.

Don't quit English.

İngilizceden vazgeçmeyin.

He could've quit,

Bırakabilirdi,

You should quit.

Bırakmalısın.

Quit teasing me.

Benimle dalga geçmeyi bırak.

Quit worrying, OK?

Endişe etmekten vazgeç, tamam mı?

Quit wasting time.

Boşa zaman harcamaktan vazgeç.

Quit bothering me.

Beni rahatsız etmeyi bırak.

Why quit now?

- Neden şimdi pes ediyorsun?
- Neden şimdi vazgeçiyorsun?

Quit your bullying!

Zorbalığından vazgeç.

Tom will quit.

Tom bırakacak.

Tom didn't quit.

Tom bırakmadı.

Tom wouldn't quit.

Tom vazgeçmedi.

We all quit.

Hepimiz bıraktık.

Quit following Tom.

Tom'u izlemeyi bırak.

I should quit.

Bırakmalıyım.

Please don't quit.

Lütfen bırakma.

Quit touching me.

Bana dokunmaktan vazgeçin.

Quit your whining.

Sızlanmaktan vazgeçin.

You can't quit.

Sen bırakıp gidemezsin.

Quit following them.

Onları takip etmeyi bırak.

Quit following him.

Onu takip etmeyi bırak.

Quit following her.

Onu takip etmeyi bırak.

I quit smoking.

Sigara içmeyi bıraktım.

Tom quit smoking.

- Tom sigara içmekten vazgeçti.
- Tom sigara içmeyi bıraktı.
- Tom sigarayı bıraktı.

I quit school.

Okulu bıraktım.

I didn't quit.

Ben bırakmadım.

I wouldn't quit.

Bırakmayacağım.

I've quit smoking.

Sigarayı bıraktım.

I may quit.

Ben bırakabilirim.

Tom quit running.

Tom koşmayı bıraktı.

Did Tom quit?

Tom işi bıraktı mı?

They quit smoking.

Sigarayı bıraktılar.

Quit kicking Tom.

Tom'u tekmelemeyi bırak.

- I thought you quit.
- I thought that you quit.

Bıraktığını sanıyordum.

- I should've quit earlier.
- I should have quit earlier.

Daha önce istifa etmeliydim.

- We should've quit earlier.
- We should have quit earlier.

Daha önce istifa etmeliydik.

- You should've quit earlier.
- You should have quit earlier.

Daha önce çıkmalıydın.

- Tom's not ready to quit.
- Tom isn't ready to quit.

- Tom ayrılmaya hazır değil.
- Tom bırakmaya hazır değil.

- Mary resolved to quit smoking.
- Mary decided to quit smoking.

Mary sigarayı bırakmaya karar verdi.

- It's hard to quit smoking.
- It's difficult to quit smoking.

Sigarayı bırakmak zordur.

- He promised he'd quit smoking.
- She promised she'd quit smoking.

Sigarayı bırakacağına söz verdi.

I would not quit.

Vazgeçmeyecektim.

Why did you quit?

Neden bıraktın?

- Quit gambling.
- Stop gambling.

- Kumardan vazgeç.
- Kumarı bırak.

She quit the company.

O şirketten ayrıldı.

He quit without notice.

O, uyarmadan ayrıldı.

I want to quit.

Bırakmak istiyorum.

Tom wants to quit.

Tom istifa etmek istiyor.

You can't just quit.

Henüz terk edemezsin.

I can't quit now.

Artık bırakamam.

You can't quit now.

Şimdi bırakamazsın.

- Tom quit.
- Tom resigned.

Tom gitti.

I quit my job.

İşimi bıraktım.

- Stop lying.
- Quit lying.

Yalan söylemeyi bırak.

Maybe you should quit.

Belki de işi bırakmalısın.

Maybe you shouldn't quit.

Belki de işi bırakmamalısın.

Maybe I should quit.

Belki istifa etmeliyim.

You shouldn't quit English.

İngilizceden vazgeçmemelisin.

I've quit drinking beer.

Bira içmeyi bıraktım.

- Go away.
- Scram.
- Quit.

- Defol.
- Ayrıl.

I've got to quit.

Bırakmalıyım.

I knew you'd quit.

Çıkacağını biliyordum.

You've quit smoking, right?

Sigarayı bıraktın, değil mi?

I'm trying to quit.

Ben bırakmaya çalışıyorum.

Why should I quit?

Neden istifa etmeliyim?

Why would Tom quit?

Tom niye bıraksın ki?

Why not just quit?

Neden sadece bırakmıyorsun?

Dan will never quit.

Dan asla pes etmez.

Please quit bothering us.

Lütfen bizi rahatsız etmeyi bırak.