Translation of "Waarin" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Waarin" in a sentence and their turkish translations:

Het huis waarin ik ben opgegroeid,

içinde büyüdüğüm ev,

Gedurende de millennia waarin wij geëvolueerd zijn

Böylece evrimleştiğimiz bin yıl boyunca

waarin hij kinderen uit kansarme gezinnen leert

hayatı nasıl tasarlayacaklarını öğreten ''Play For Tomorrow''

Dit is het huis waarin ik woon.

Burası oturduğum ev.

Het huis waarin ik woon is oud.

Yaşadığım ev eski.

Taal is de wereld waarin mensen leven.

Dil, insanların yaşadığı dünyadır.

Er zijn gevallen waarin deze regel niet geldt.

- Bu kuralın geçerli olmadığı bazı durumlar vardır.
- Bu kuralın uygulanmadığı senaryolar da mevcut.

Het huis waarin hij woont bevalt me niet.

Onun yaşadığı evi sevmiyorum.

Er zijn gevallen waarin die regel niet geldt.

O kuralın geçerli olmadığı durumlar vardır.

Dit is het ziekenhuis waarin ik ben geboren.

Burası benim doğduğum hastane.

Dit is de kerk waarin we getrouwd zijn.

Bu, evlendiğimiz kilise.

Hier, een gemakkelijke zetel waarin ge kunt zitten.

İşte oturabileceğin rahat bir sandalye.

Dat is het huis waarin hij is geboren.

Orası onun doğduğu ev.

Dat is niet de wereld waarin ik wil leven.

Bu, içinde yaşamak istediğim bir dünya değil.

Dit blauwe hart een huis waarin je kan rechtopstaan.

Bu mavi kalp içinde ayağa kalkabileceğin bir ev.

Tom woont in het huis waarin hij geboren is.

Tom içinde doğduğu evde yaşıyor.

Tom vindt het huis waarin hij woont maar niks.

Tom yaşadığı evi sevmiyor.

Het huis waarin ik woon is niet erg groot.

Yaşadığım ev çok büyük değil.

Maar het culturele ritueel waarin steen tot leven gebracht wordt.

bir taşı hayata geçirmek için gerçekleştirilen kültürel ritüel.

We willen in een wereld leven waarin niets verloren gaat.

Öyle bir dünyada yaşamak istiyoruz ki, kaybedilen hiçbir şey olmasın.

Ik herinner mij het jaar waarin hij een betrekking bekwam.

Onun işe girdiği yılı hatırlıyorum.

Dit is het huis waarin ik leefde toen ik klein was.

Bu, küçükken yaşadığım evdir.

Dit is het huis waarin de dichter zijn kindertijd heeft doorgebracht.

Bu, şairin çocukluğunda yaşadığı evdir.

Is door mezelf in situaties te plaatsen waarin ik kwetsbaar moet zijn.

gelmeye zorlayacak tecrübeler yaratmaktı.

Ik kan me situaties indenken waarin een mes nuttig zou kunnen zijn.

Bir bıçağın yararlı olabileceği bazı durumları düşünebiliyorum.

Ik weet dat deze niet dodelijk is vanwege de omgeving waarin hij groeit.

Bunun öldüren mantarlardan olmadığını, içinde bulunduğu çevre sayesinde biliyorum.

Hij had een gesprek met George Soros... ...waarin marihuana en de marktregulering ervan...

Güne George Soros'la toplantı yaparak başladı. Toplantıda kenevir ve ilgili piyasa düzenlemeleri

waarin vonken van schittering waren, maar ook gemiste kansen, schokkende hebzucht en een onwil

Parlaklık kıvılcımlarının görüldüğü, ancak aynı zamanda şansların kaçırıldığı, şok edici açgözlülüğün ve

Het is een meeslepende, boeiende en prachtig gefilmde reis langs de Nijl, waarin de

. Nil boyunca sürükleyici, ilgi çekici ve güzelce filme alınmış bir yolculuk

Mijn vriend stuurde me een brief waarin hij vroeg hoe het met me ging.

Arkadaşım bana nasıl olduğumu soran bir mektup gönderdi.

En dat jaar was het jaar waarin de gemiddelde drive-afstand zes meter omhoogschoot.

Ve o yıl ortalama sürüş mesafesinin altı metreye kadar yükseldiği yıldı.

De letter "ß" is één van de weinige dingen waarin Zwitserland niet neutraal is.

"ß" harfi İsçivre'nin tarafsız olmadığı birkaç şeyden biridir.

Tom zag hoe de kikkervisjes rondzwommen in de pot waarin hij ze had geplaatst.

Tom,onları koyduğu kavanozda yüzen kurbağa yavrularını izledi.

...waarin veel luipaarden worden gedood door boze menigtes... ...die het heft in eigen handen nemen.

birçok pars, meseleleri kendileri çözmek isteyen öfkeli çeteler tarafından öldürülüyor.

Ik weet dat deze niet dodelijk is... ...vanwege de omgeving waarin ik hem heb gevonden.

Bunun öldüren mantarlardan olmadığını, içinde bulunduğu çevre sayesinde biliyorum.

- Hij verkoopt het zoals het is.
- Hij verkoopt het in de staat waarin het zich bevindt.

O, onu olduğu gibi satıyor.

- Waarvoor interesseert u zich?
- Waarvoor interesseer je je?
- Waarvoor interesseren jullie je?
- Waarin ben je geïnteresseerd?

Ne ile ilgileniyorsunuz?

- Het huis waar ik woon is niet zo groot.
- Het huis waarin ik woon is niet erg groot.

Yaşadığım ev çok büyük değil.