Examples of using "Leven" in a sentence and their turkish translations:
Yaşa ve yaşat.
Hayatın yaşanılması gerekiyor.
Her ikisi de hayattalar.
Ağaçlar canlıdır.
Yaşıyoruz.
Hayat güzeldir.
Her ikisi de hayattalar.
Yani akıl almaz bir hayat bu.
Tom yaşamak istiyordu.
Hayata!
Ben yaşamak istiyorum.
Tom yaşayacak.
İyimserler daha çok yaşar.
Su yaşamdır.
Vampirler sonsuza dek yaşar.
Her ikisi de hayattalar.
- Burada insanlar yaşıyor mu?
- Burada yaşayan kimse var mı?
Biz yaşamak istiyoruz.
Basit yaşamalıyız, böylece diğerleri de basit yaşayabilir.
Hayat adil değil.
Balıklar suda yaşar.
Hayatlarımızı kurtardın.
Onlar kalıcı korkuyla yaşıyorlar.
Hayatını kurtardım.
Hayatımı mahvettiler.
Yaşamımı seviyorum.
- O hayatımı değiştirdi.
- Bu benim hayatımı değiştirdi.
Bir toplumda yaşıyoruz.
günlük hayatımızda da yapabiliriz.
Hayat da hareket demek.
Yaşamın başlaması.
Yaşamın... ...ve ölümün...
Hayat doludurlar.
yaşam ve ölüm gibi.
Anne babamın ikisi de halen yaşıyor.
- Biz barış içinde yaşarız.
- Huzur içinde yaşıyoruz.
Hayat gariptir.
Bu benim hayatım.
Yaşamak istemiyorum.
Hayatımdan defol!
Onlar yaşıyorlar.
- Hayat budur.
- Hayat böyle işte.
- Hayat güzeldir.
- Hayat harika.
Hayat devam ediyor.
Mirketler Afrika'da yaşar.
Yaşam eğlenceli.
Hayat adil değil.
Tom yaşayacak.
Su yoksa, hayat da yoktur.
- Su aygırları Afrika'da yaşarlar.
- Hipopotamlar Afrika'da yaşarlar.
Biz Macaristan'da yaşıyoruz.
- Herkes hayatta.
- Herkes yaşıyor.
- Hayat kısadır.
- Yaşam kısadır.
Onlar hayatta mı?
Hayatım sıkıcı.
Bu hayatta farklı ol!
Yaşamak için koş!
Hayatlarımız değişti.
Susuz yaşam yoktur.
Hayat kolay değil.
Yaşamak için yeriz, yemek için yaşamayız.
Hayatımın yaşamaya değer olup olmadığını merak ediyorum.
İnsan yaşamak için yemeli, yemek için yaşamamalı.
Ben o tür bir hayat yaşayamam.
Hayatın anlamını arama. Hayata sen bir anlam ver.