Translation of "Natuur" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Natuur" in a sentence and their turkish translations:

Of de natuur, de stromingen in de natuur, klimaatsverandering,

Doğayla, doğanın değişimiyle, iklim değişikliğiyle

De natuur is eng.

Doğa korkutucu.

De natuur kent geen grenzen.

Doğa hiçbir sınır tanımaz.

Ik hou van de natuur.

Doğayı severim.

Mijn ontzag voor de natuur is...

Doğaya hayranlığım o kadar büyük ki

Wat dan ook anti-natuur betekent --

bu da doğa karşıtı demek

We laten de natuur haar werk doen.

Tamam, bırakalım da doğa işini yapsın.

Van kunststof tot materialen uit de natuur,

plastikten doğal materyallere,

Je toont geen respect voor de natuur.

Doğaya saygısızlık.

De natuur is als een zelfsturende auto.

Doğa sürücüsüz bir araba gibi.

De vormen die de natuur zo vakkundig maakt,

doğanın ustalıkla yaptığı bu şekiller

Onze goede natuur is gedwarsboomd door verschillende krachten,

İyi huylu doğamız bazı güçler tarafından engellendi

Het evenwicht van de natuur is heel kwetsbaar.

Doğanın dengesi çok hassastır.

Heeft een hond een Boeddha-natuur of niet?

Bir köpeğin Buddha doğası var mıdır yoksa yok mudur?

In de natuur is dat meestal een slecht teken.

Doğada, bu genellikle kötü bir işarettir.

Dat de natuur geen partij is voor ons intellect --

doğanın zekâmız karşısında çok zayıf olduğu anlayışı...

Want vrouwen worden al lang geïdentificeerd met de natuur.

çünkü kadın eskiden bu yana doğayla ilişkilendiriliyor.

We moeten leren in harmonie leven met de natuur.

Doğayla uyum içinde yaşamayı öğrenmeliyiz.

...maar heeft zoals alles in de natuur zijn eigen plek.

fakat doğadaki her şey gibi bir yere sahiptir.

Dat was een slechte beslissing. Nooit tegen de natuur vechten.

Bu kötü bir karardı. Doğayla savaşmaya çalışmayın!

Het is een herstellend iets dat net als de natuur

Tıpkı mahvolmuş yeryüzünü dönüştürüp

Ten slotte, druist de Verlichting in tegen de menselijke natuur?

Son olarak, Aydınlanma insan doğasına aykırı mı?

In de boom klimmen... ...of zoeken naar aanwijzingen van de natuur?

Ağaca mı tırmanayım, çevrede ipucu mu arayayım?

...wonen mensen steeds dichter in de buurt van de wilde natuur...

insanlar artık adım adım vahşi alanlara girmeye başladı.

...hebben we de macht om de natuur in hun hart te plaatsen.

...merkezlerine doğayı yerleştirme gücüne sahibiz.

Dan zie je de subtiele verschillen. Dan leer je de natuur kennen.

Ama ince farkları ancak öyle görebiliyorsun. Vahşi doğayı işte o zaman tanıyorsun.

Of achter deze boom zitten en gebruiken wat de natuur te bieden heeft?

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Ik kreeg zo veel van de natuur en nu kon ik zelf geven.

Doğadan o kadar çok şey almıştım ki artık geri verebiliyordum.

Het ligt in onze natuur om weer te scheppen, inventief en innovatief te zijn,

Yaratıcı ve yenilikçi olmak, yeniden yaratmak bizim doğamızdadır,