Translation of "Kent" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Kent" in a sentence and their turkish translations:

- Maria kent haar.
- Maria kent hen.

Mary onu biliyor.

- Kent zij uw telefoonnummer?
- Kent ze je telefoonnummer?

Telefon numaranı biliyor mu?

Nee, je kent geen Java. Je kent JavaSCRIPT.

Hayır, Java'yı değil JavaScript'i biliyorsun.

Kent ze jullie?

O seni biliyor mu?

Ze kent me.

- O beni bilir.
- Beni tanıyor.

Tom kent iedereen.

Tom herkesi tanıyor.

Iedereen kent iedereen.

Herkes herkesi bilir.

Kent hij mij?

O beni biliyor mu?

Tom kent Maria.

Tom, Mary'yi tanıyor.

Maria kent haar.

Mary onu tanıyor.

Iedereen kent hen.

Herkes onları tanıyor.

Iedereen kent me.

Herkes beni tanıyor.

Je kent iedereen.

Herkesi tanıyorsun.

Kent u hem?

Onu tanıyor musunuz?

Peter kent Paul.

- Peter Paul'u tanıyor.
- Peter Paul'u tanır.

Zij kent Japans.

O Japonca konuşabilir.

Kent ze mij?

Beni tanıyor mu?

- Kent iemand van jullie Tom?
- Kent een van jullie Tom?

Sizden herhangi biri Tom'u tanıyor mu?

...kent een enorme prijs.

ağır bir bedeli var.

Kent ge zijn broer?

Onun kardeşini tanıyor musun?

Iedereen kent zijn naam.

- Onun adını herkes bilir.
- Herkes onun adını bilir.

Niemand kent de toekomst.

Hiç kimse geleceği bilmiyor.

Hij kent de waarheid.

O gerçeği biliyor.

Niemand kent mijn land.

Kimse ülkemi bilmiyor.

Kent er iemand Japans?

Japonca bilen biri var mı?

Tom kent je geheim.

Tom senin sırrını biliyor.

Ze kent veel spreekwoorden.

O birçok atasözü bilir.

Je kent hier niemand.

Burada kimseyi tanımıyorsun.

Tom kent Maria's vader.

Tom, Mary'nin babasını tanıyor.

Iedereen kent onze namen.

Herkes isimlerimizi bilir.

Hij kent geen angst.

O, korku nedir bilmez.

Tom kent de staatssecretaris.

Tom, dışişleri bakanı'nı bilir.

Tom kent Mary's man.

Tom Mary'nin eşini tanıyor.

Melanie kent de waarheid.

Melanie gerçeği biliyor.

Tom kent me niet.

Tom beni tanımıyor.

Kent hij me niet?

O beni bilmiyor mu?

Je kent mijn mening.

Fikrimi biliyorsun.

Tom kent ons systeem.

Tom bizim sistemimizi bilir.

Is dat mevrouw Kent?

O, Bayan Kent mi?

Tom kent het systeem.

Tom sistemi biliyor.

Kent iemand deze vrouw?

Biri bu kadını tanıyor mu?

Kent ge de weg?

Yolu biliyor musun?

Iedereen kent de wet.

Herkes hukuku bilir.

Liefde kent geen grenzen.

Aşk sınır tanımaz.

Iedereen hier kent me.

Buradaki herkes beni tanır.

Tom kent de regels.

Tom kuralları biliyor.

Tom kent jou niet.

Tom seni tanımıyor.

- Ken je me?
- Kent u me?
- Ken je mij?
- Kent u mij?

- Beni tanıyor musun?
- Sen beni tanıyor musun?

Maar je kent de realiteit --

ama gerçekliği biliyorsunuz...

Hij kent helemaal geen Frans.

O, hiç Fransızca bilmez.

Tom kent mijn naam niet.

Tom ismimi bilmiyor.

Kent u de heer Takahashi?

Bay Takahashi'yi tanıyor musunuz?

De natuur kent geen grenzen.

Doğa hiçbir sınır tanımaz.

Hoeveel Engelse woorden kent u?

Kaç tane İngilizce sözcük biliyorsun?

Vreemd dat niemand ons kent.

Kimsenin bizi bilmemesi tuhaf.

Kent een van jullie hen?

Sizden biri onları tanıyor mu?

Kent iemand van jullie Tom?

İkinizden biri Tom'u tanıyor mu?

Wie anders kent uw geheim?

Senin sırrını başka kim biliyor?

Hij kent zijn eigen belang.

O kendi menfaatini bilir.

Kent een van jullie Tom?

Herhangi biriniz Tom'u tanıyor mu?

Tom kent zijn buren niet.

Tom komşularını tanımıyor.

Je kent mijn zus, toch?

- Kız kardeşimi tanıyordun, değil mi?
- Kız kardeşimle tanıştın, değil mi?

Ze kent me niet eens.

O beni bile tanımıyor.

Kent iemand hier Tom Jackson?

Burada herkes Tom Jackson'ı tanıyor mu?

Jij kent de waarheid niet.

Gerçeği bilmiyorsun.

Je kent haar sinds 1990?

1990'dan beri onu tanıyor musun?

Tom kent niet alle regels.

Tom bütün kuralları bilmiyor.

Tom kent heel wat mensen.

Tom birçok insan tanır.

Tom kent een aantal goocheltrucs.

Tom birkaç sihirli hileler bilir.

Jij, John, kent veel landen.

Sen John, birçok ülke biliyorsun.

Wie kent dit probleem niet!

Bu sorunu kim bilmiyor?!

- Wie hem kent, vindt hem aardig.
- Iedereen die hem kent vindt hem leuk.

Onu tanıyanlar onu seviyorlar.

- Hij kent de streek als zijn broekzak.
- Hij kent de streek op zijn duimpje.

O, bu bölgeyi avucunun içi gibi bilir.

- Ik denk dat u ze allebei kent.
- Ik denk dat je ze allebei kent.

Bence onların ikisini de biliyorsun.

Je kent dit gevoel vast wel.

Bence hissettiklerimi anlıyorsunuz.

Sinds 1975 kent Spanje een democratie.

- İspanya'nın 1975'ten beri bir demokrasisi var.
- İspanya'da 1975'ten bu yana demokrasi bulunmaktadır.

Hij kent de heer Davidson goed.

O, Bay Davidson'u iyi tanır.

Toms vrouw kent Mary's man niet.

Tom'un eşi Mary'nin eşini tanımıyor.

- Kennen jullie ons?
- Kent u ons?

Bizi tanıyor musun?

Ik denk dat je Tom kent.

Sanırım Tom'u tanıyorsun.

Ik denk dat je haar kent.

Onu tanıdığını düşünüyorum.

Tom kent sommigen van Maria's vrienden.

Tom Mary'nin arkadaşlarından bazılarını tanır.

Zelfs Tom kent de waarheid niet.

Tom bile gerçeği bilmiyor.

- Je kent mijn broer niet.
- U kent mijn broer niet.
- Jullie kennen mijn broer niet.

Sen benim erkek kardeşimi tanımıyorsun.

- Je kent ze niet eens.
- U kent ze niet eens.
- Jullie kennen ze niet eens.

Sen onları tanımıyorsun bile.