Examples of using "Viel" in a sentence and their turkish translations:
Ben düştüm.
Tom düştü.
Kim düştü?
O çok kötü değildi.
Tom bayıldı.
- Elma düştü.
- Elma düşmüş.
- Her şey bitti.
- Perde düştü.
- İşte bu kadardı.
- Hepsi bu kadardı.
Mary bayıldı.
Ben bayıldım.
O, hayal kırıklığına uğratıcıydı.
Tom düşmedi.
O kadar kötü değildi.
Sen bayıldın.
Tom suya düştü.
Burnunun üstüne düştü.
Paris, 1940 yılında düştü.
- Uyuyakaldım.
- Uykuya gittim.
O uykuya daldı.
Benim ön dişim düştü.
Tom uykuya daldı.
Çok kötü değildi.
Tom neredeyse bayılacaktı.
Artık, o, o kadar kötü değil, değil mi?
ancak karanlık çöktüğünde
Bebek uykuya daldı.
Merdivenden düştü.
O yüzünün üstüne düştü.
Beni ziyaret etti.
Tom çamura düştü.
O aslında o kadar kötü değildi.
Tom düştü ve kendini incitti.
O çok kötü değildi, değil mi?
Sonunda uykuya daldım.
Tom'un köpeği Mary'ye saldırdı.
Düşmana saldırdı.
O, attan düştü.
Çamura düştüm.
- Tom kafaüstü yere düştü.
- Tom kafasının üzerine düştü.
- Tom kafaüstü yere çakıldı.
- Tom tepetaklak düştü.
Müzik dinlerken uyuyakaldım.
Aktris sahneden geriye doğru düştü.
Ayağım kaydı ve tekrar düştüm.
en derin sezgilerimle bunu harmanlayınca
Elma ağaçtan düştü.
Hitler Polonya'yı 1939'da işgal etti.
Noel o yıl cumartesiye rastladı.
O, düştü ve dizini incitti.
Tom sıcaktan bayıldı.
İtalya 1935 yılında Etiyopya'yı işgal etti.
Çocuk yatağa düştü.
Köpek küçük çocuğa saldırdı.
Düştüm ve kolumu kırdım.
Tom derin bir uykuya daldı.
O bana arkadan saldırdı.
Masadan bir çatal düştü.
Tom düştü ve dizini incitti.
Noel o yıl pazartesiye rastladı.
elim çarptı, denizkestanesi kaydı, yere düşmesin diye elimle yakaladım,
Yaşlı adam yere düştü.
O geriye düştü.
Onun cebinden madeni para düştü.
O kötü havadan dolayı bayıldı.
Düşman bize gece saldırdı.
Bilincimi kaybettim.
Pist dışında kayak yaparken düştü.
Cep telefonum yere düştü.
Tom işte uyuyakaldı.
Kuru bir yaprak yere düştü.
O, bir beyzbol sopası ile ona saldırdı.
O, bir makas ile ona saldırdı.
Tom çatıdan düştü ve öldü.
Tom sinemada uyuyakaldı.
Tom'un evine bir ağaç düştü.
Soğuk bir yağmur, şehrin üzerine düştü.
Elmalardan biri yere düştü.
Düşen at boynunu kırdı.
Düştü ve sol bacağını kırdı.
Üzerine düştüğümde bileğimi kırdım.
Sonuç hayal kırıklığı oldu.
Aniden yüksek bir gürültüyle kapı kapandı.
Babam eve gelmeden önce uykuya daldım.
Herkes fark etti.
Uykuya dalmak uzun zamanımı aldı.
Film hayal kırıcıydı.
Dün sınıfta uyuyakaldım.
Birisi Tom'a saldırdı.
Tom gözlükleriyle uyudu.
O, ona saldırdı.
- TV izlerken uyuyakaldım.
- Televizyon izlerken uyuyakaldım.
Bu yüzden yıkıldım ve orada onunla oturdum
Şehir düşmanın eline geçti.
Lambayı kapatıp uykuya daldım.