Examples of using "واحدًا" in a sentence and their turkish translations:
Bin bire dönüştü.
Bir bütünü meydana getiriyordu
Binanın içi 1,5 kilometreden uzun.
Hepinize bir soru sormak istiyorum:
Sadece erkek olmadığımı biliyordum.
Geri kalan zamanda tek bir soru üzerinde durduk:
bir kiloluk bir şeyin, örneğin, ay yüzeyine götüreceğimiz,
Bir iklim aktivisti her denemeyi okuyan
Biz bir tarafımızı kaldırıp işe atılmadığımız sürece
eline bir fırsat geçtiğinde herkesten teker teker intikamını alıyordu
herkeste kurulmuş olan Zoom artık teker teker kaldırılmaya başlandı
Vakaların sadece biri virüsü dışarıda kapan birini içeriyordu.
o görüntüyü yaklaştırırsak aslında geminin yine 1 metre önümüzdeki görünen kısmı gibi yine tamamını görebiliriz diyor