Translation of "فحسب" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "فحسب" in a sentence and their turkish translations:

- إتبع قلبك فحسب.
- اتبع قلبك فحسب.

- Sadece kalbini izle.
- Sadece yüreğinin sesini dinle.
- Yalnızca yüreğinin sesine kulak ver.
- Sadece kalbinin sesini dinle.

سنتبعك فحسب.

Sadece seni izleyeceğiz.

اتبعني فحسب.

Sadece beni izle.

أن نعطيهم فحسب.

Sadece vermek.

‫تذكر هذا فحسب...‬

Dün gibi aklımda...

‫وتحدّق خارجًا فحسب.‬

Aradan bakmaya başladı.

أشعر بالفضول فحسب.

- Sadece merak ediyorum.
- Sadece merak ettim.

إني أنظر فحسب.

Sadece bakıyorum.

أحاول المساعدة فحسب.

- Yardım etmeye çalışıyorum.
- Yardım etmeyi deniyorum.

أريد مساعدته فحسب.

Ben sadece ona yardım etmek istiyorum.

‫أو... أجازف...‬ ‫وأقفز فحسب!‬

Ya da... Şansımı denerim... Ve atlarım.

كلا ،إنهم مشغلون فحسب.

Onlar sadece meşgul.

المنطقة ليست مريضة فحسب.

bölge sadece hasta değil,

‫وعليك أن تسترخي فحسب.‬

Sakinleşmen gerek.

علينا توضيح السبب فحسب.

Sadece nedenini açıklamak zorundayız.

سأبقى لعدة أيام فحسب.

Ben sadece birkaç gün kalıyor olacağım.

أنت مشتاق لها فحسب.

Sadece onu özledin.

هو بحاجة للمساعدة فحسب.

Onun sadece yardıma ihtiyacı var.

واصلت ليلى السّباحة فحسب.

Leyla sadece yüzmeye devam etti.

اترك الباب مفتوحا فحسب.

Sadece kapıyı açık bırakın.

كان سامي يشاهد فحسب.

Sami sadece seyrediyordu.

إلا أنهم حدقوا بي فحسب.

sadece durup bana baktılar.

كانت بعمر 6 سنوات فحسب.

sadece altı yaşındaydı.

‫أعطني بعض قوة السحب فحسب.‬

Biraz sürtünme sağlayacak.

‫لكنها كانت الجولة الـ1 فحسب.‬

Ama bu daha birinci turdu.

‫لكنه ليس حلو المذاق فحسب.‬

Ama bu nektar sırf tatlı değil.

ذهب فاضل إلى المنزل فحسب.

Fadıl az önce eve gitti.

لكنها ليست آلات طيران ميكانيكية فحسب.

Onlar uçan mekanik makinelerden çok daha fazlası.

علمت أنني لم أكن واحدًا فحسب.

Sadece erkek olmadığımı biliyordum.

هذا إرثًا لن يستطيعوا تقليده فحسب،

Bu onların sadece örnek alabileceği değil,

لكني استمريت في تحسين نفسي فحسب

Ancak ben buna hep devam ettim

‫وأطفو فوقه فحسب وأشعر بها هناك.‬

Üstünde yüzüp orada varlığını hissediyorum.

- كنت أقول فحسب!
- لم أقصد شيئاً!

- Sadece diyorum!
- Ben sadece söylüyorum!

ليست خبرة جسدية فحسب إنما خبرة كاملة.

bedensel bir deneyim olmaktan çok varoluşsal bir deneyim.

‫ثم حدث الأمر فحسب.‬ ‫مددت يدي قليلًا.‬

Ve birden o an geldi. Elimi birazcık uzattım.

لمَ لا نتّفق على ألّا نتّفق فحسب؟

Neden aynı fikirde olmamaya razı değiliz?

أحتاج قضاء المزيد من الوقت معه فحسب.

Sadece onunla birlikte daha fazla zamana ihtiyacım var.

نحن لا نشارك أماكنَ من العالم رأيناها فحسب

Biz sadece dünyada daha önce görülmüş yerleri paylaşmıyoruz

علينا أن نعيش ببساطة؛ ليستطيع غيرنا العيش فحسب.

Basit yaşamalıyız, böylece diğerleri de basit yaşayabilir.

‫وسأقوم باستعادة الحبل فحسب،‬ ‫ثم نمضي في طريقنا.‬

ve halatı aldıktan sonra yola devam edeceğiz.

الأخبار الزائفة لا تؤثر سلباً على الصحافة فحسب.

Yalan haber sadece gazetecilik için kötü değil.

لكنّ هذا من وجهة نظر ماليّة فحسب، أليس كذلك؟

Bu yalnızca finansal açı.

‫لا تجلس فحسب أمام حاسوبك. ‬ ‫يجب أن تتخذ قرارك.‬

Bilgisayarın başında öylece oturmayın. Bir karar vermelisiniz.

‫كنت أعمل بجد لوقت طويل،‬ ‫وكنت أرهق نفسي فحسب.‬

Uzun zamandır çok çalışıyordum. Artık yıpranmıştım.

فحسب جوجل ، هذا بسبب قدرتها على حفظ الشكل والزوايا

Google'a göre bunun nedeni, Mercator'un şekil ve açıları korumadaki yeteneği,

‫إنها تريد إبعادك عنها فحسب،‬ ‫لكنها لا تريد تدميرك كشخص‬

Yollarından çekilmeni istiyorlar ama sizi yok etmek istemiyorlar,

‫لا تجلس فحسب أمام حاسوبك،‬ ‫بل عليك أن تتخذ قرارك.‬

Bilgisayarın başında öylece oturmayın, bir karar vermelisiniz.

‫لا تجلس فحسب أمام شاشة حاسوبك، ‬ ‫حان وقت اتخاذ القرار.‬

Bilgisayarınızın başında öylece oturmayın, karar verme zamanı.

‫ها أنا ذا،‬ ‫أحدق في أعين ذلك المخلوق المذهل فحسب.‬

O an, bu inanılmaz yaratığın gözlerine bakıyordum.

لا يعني "الجَميل" في أي واحدة من تلك اللغات "الجميل" فحسب.

Bu dillerin hiçbirinde "güzel" yalnızca "güzel" demek değildir.

‫ليس ذلك فحسب.‬ ‫يمكنه قطع مسافة 400 مترًا للعثور على شريك.‬

İyi de eder. Bir eş bulmak için 400 metre yol alması gerekebilir.

‫ليست الشعاب المرجانية ما يشع فحسب.‬ ‫كثير من المخلوقات المرجانية تشع.‬

Işıyan tek şey mercanlar da değil. Resifte yaşayan her çeşit yaratık yapıyor bunu.

بغض النظر عن اختياره، لن يعلم الرومان بحركته في وقت مبكر فحسب،

Hangisini seçerse seçsin, sadece Romalılar yaptıklarından öncesinde haberdar olmayacaktır,

جلس سامي فحسب و استمرّ في قول "نعم" بينما كان يستمع لليلى.

Sami sadece arkasına yaslandı ve Leyla'yı dinlerken "aham" demeye devam etti.

‫ذراعاي للتوازن فحسب.‬ ‫يتيح لي لف الحبل حول قدمي ‬ ‫أن أدفع نفسي للأعلى.‬

Kollarımı denge için kullanıyorum. Ayaklarımı da halata dolayıp kendimi yukarı itiyorum.

‫كما يمكنها حتى استغلال الضوء‬ ‫لمساعدتها في الصيد.‬ ‫أو ربما تستمتع بالمنظر فحسب.‬

Hatta bu ışığı avlanmakta da kullanıyor olabilirler. Belki de sadece gösterinin tadını çıkarıyorlardır.

‫وأتذكر أنه كان هناك ذلك الشكل الغريب‬ ‫على يساري‬ ‫وكنت أغوص للعمق فحسب...‬

Solumda garip bir şekil fark edip aşağı ilerlediğimi hatırlıyorum.

لذا، فإننا في تتويبا نبني الأساسات فحسب... لجعل الوِب مكانًا أفضل لتعلم اللغات.

Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.

- كل ما أستطيع فعله هو الإنتظار.
- لا يسعني إلا الإنتظار.
- لا يمكنني إلا الإنتظار فحسب.

- Sadece bekleyebilirim.
- Ben sadece bekleyebilirim.

لكن هذه ليست الصورة الكاملة. تتويبا ليس مجرد قاموس جمل مفتوح، وتعاوني، ومتعدد اللغات فحسب. بل إنه جزء من نظام نريد بناءه.

Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.

- أنا، و بكل بساطة، لا أرغب في الخروج الليلة.
- كل ما في الأمر أني لا أريد الخروج الليلة.
- ليس لدي رغبة في الخروج الليلة فحسب.

Bu gece canım dışarı çıkmak istemiyor.