Translation of "طول" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "طول" in a sentence and their turkish translations:

قاس طول السرير.

Yatağın uzunluğunu ölçtü.

يشكو طول الوقت.

Her zaman şikâyet eder.

ما طول الجسر؟

Köprü ne kadar uzunluktadır?

كم طول ذلك؟

Bu ne kadar uzunluktadır?

كانت ساكتة طول الوقت.

Her zaman çok sessizdi.

ولكل لون طول موجي مختلف.

ve her bir rengin farklı bir dalga uzunluğu vardır.

يبلغُ طول المبنى ميلًا واحدًا.

Binanın içi 1,5 kilometreden uzun.

‫باشتداد فترة الشتاء،‬ ‫يزداد طول الليالي.‬

Kış sertleştikçe geceler iyice uzar.

كان والدا لنكولن فقيرين طول حياتهما .

Lincoln'un ebeveynleri tüm hayatları boyunca fakir kaldılar.

لكل منها طول يقدر ب 644 كيلومتر،

her biri 643 km uzunluğunda olan

‫على خط الاستواء، يتساوى طول الليل والنهار.‬

Ekvatorda gece ve gündüz eşittir.

‫يزداد طول النهار‬ ‫ويفسح الظلام الطريق للنور.‬

...günler uzar ve karanlık yerini aydınlığa bırakır.

ونصّب حاميات إضافية على طول نهر الدانوب،

Edirne'ye dönmeden önce

مكتوب أن طول الرابتور حوالي مترين وعشرون سم.

raptorların boyu 2 metre 20 santim falan yazıyor.

وتبدأ في الانزلاق على طول الطريق إلى هنا.

Ve kendini gittikçe aşağı çekmeye başlarsın.

سار المغول على طول الجانب الشرقي لبحيرة طبريا

Moğollar Taberiye gölünün doğu tarafı boyunca ilerlediler.

متوسط طول هذه الأمواج كان عشرة أمتار بالمناسبة.

dalgaların ortalama boyu bu arada 10 metre civarındaydı.

على طول الضفة اليسرى للنهر، يتبعها الصليبيون الغربيون،

Macar cephesinin önderliğindeki Batı Haçlılarının takip ettiği bir orduyu Buda'dan nehrin sol yakasında ilerleyen ve Sigsimund arkada Macar ordusuna liderlik etti.

‫يبدو أنه سلم مناجم قديم،‬ ‫على طول هذا الجدار.‬

Eski bir madenci merdivenine benziyor, duvarın bu tarafında duruyor.

ترون التصاعد في ريادة الأعمال على طول آسيا اليوم

bugün tüm Asya'da gördüğünüz girişimciliğin yükselişini açıklayabilir.

‫وبألسنة طولها يماثل طول جسدها،‬ ‫تلعق الرحيق السكري داخلها.‬

Neredeyse vücutları kadar uzun dilleriyle derinlerdeki şekerli nektarı çekerler.

‫تبدأ مساحات شاسعة من الكوكب بالتجمد.‬ ‫يزداد طول الليالي.‬

Gezegenin engin alanları donmaya başlıyor. Her gece daha da uzun sürüyor.

عندما قفزت كرة مدفع على طول الأرض وحطمت ساقيه.

ve bir gülle yerde zıpladı ve her iki bacağını da ezdi.

‫إذن أتريد التدلي على طول المنحدر‬ ‫وصولاً إلى الممر الضيق؟‬

Demek bu yarığın kenarından halatla inmemizi istiyorsunuz?

ولكن أعتقد أيضاً أن الجانب التاريخي يصاحبنا على طول الطريق.

Küçük bir tarihsel perspektifin çok yol kat ettiğini düşünüyorum.

بعد تجهيز التشكيل على طول الشاطئ، تم تعيين الكمين الروماني.

Sahil boyunca uzanan gözetleme kuleleri ile birlikte, Romalı tuzağı kurulmuştu.

‫تغطيها الظلمة.‬ ‫لكن أصوات خطواتها تتردد‬ ‫على طول البحر المتجمد.‬

Karanlık gizlenmesini sağlıyor. Ama yere bastığında çıkan titreşimler buz denizinde yankılanıyor.

يسمى؛ على سبيل المثال ، عندما يبلغ طول تسونامي 20 مترا

şöyle ki; örneğin tsunami de dalga boyu 20 metreyken

تابع على طول هذا الطريق وسيكون مكتب البريد على يسارك.

Bu caddede doğru git ve solda postaneye geleceksin.

كانت هناك الكثير من الأخطاء الفعلية التي حدثت على طول الطريق.

Bu yolda giderken birçok güncel hata yapıldı.

لكن في الموجة العملاقة نعلم إذا كان طول الموجة 20 متراً

fakat bizim bildiğimiz dev dalgada, dalga boyu 20 metre ise

العالية. التي يصل طول بعضها لاكثر من عشرة طوابق. قد تقول

. Bazıları on kata kadar ulaşır. Normal olduğunu söyleyebilirsin

تشكل المشاة الثقيلة ثلاثة أعمدة - طول كل منها يصل حوالي 3.5 كم

Ağır piyadeler 3 kol halinde formasyon aldı, her biri 3.5 km uzunluğunda idi.

بالحواجز الثقيلة والأرصفة الحجرية ، حيث قام بتركيب المدافع على طول محيط التحصين

harcar, Toplar döktürüp surlara yerleştirir.

ومع ذلك، الكشافة القرطاجية على طول الساحل تفطنت بأسطول العدو ودقت ناقوس الخطر

Bununla birlikte sahildeki Kartaca gözcüleri yaklaşan düşman filosunu tespit edip alarm veriyor.

إنها رحلة غامرة وجذابة ومصورة بشكل جميل على طول نهر النيل ، لاستكشاف دورها

. Nil boyunca sürükleyici, ilgi çekici ve güzelce filme alınmış bir yolculuk

في هذه الأثناء تقدم الجيش الصليبي الرئيسي على طول الضفة اليمنى لنهر الدانوب

Bu arada, ana haçlılar Tuna Nehri'nin sağ kıyısı boyunca Vidin Çölü'ne yürüdüler.

- علي أن أبقى في السرير طوال اليوم.
- علي أن ألازم السرير طول اليوم.

Bütün gün yatakta kalmak zorundayım.

وصلت الغزوات إلى أوروبا على طول الطريق إلى بولندا والمجر والبلقان، في حين أن

Avrupanın içlerine doğru akınları;Polonya,Macaristan ve balkanlara kadar ulaştı.

- بكى الطفل طوال اليل.
- بقي الرضيع يبكي طول الليل.
- أخذ الصغير يبكي طيلة الليل.

Bebek tüm gece ağladı.

و على مدار الأسبوعين المقبلين ، قام فرسانه على غارات تمتد على طول 800 كيلومتر (500 ميل)

Sonraki 2 hafta boyunca süvariler 800km yeri