Translation of "سبيل" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "سبيل" in a sentence and their turkish translations:

على سبيل المثال،

Örneğin,

على سبيل المثال

İşte bir örnek.

إذًا، على سبيل المثال

Yani, örneğin,

الغذاء، على سبيل المثال.

Örneğin, yemek.

سبيل المثال بتلت سنين.

, örneğin Ptlt yılları.

على سبيل المثال وليس الحصر.

bunlar yalnızca bazıları.

على سبيل المثال، خوليو كاسترو،

Örneğin Julio Castro, kendisi bir doktor

صوت "كه" على سبيل المثال.

"Kh" sesi örneğin.

وهذا تفسيري؛ على سبيل المثال

Bu olay, örneğin

على سبيل المثال، كم ثقلها؟

Örneğin ağırlığı ne?

و العرقلات فى سبيل توفيره

pek çok bölgede, N95 kıtlığı yaşanmaktadır.

فلنأخذ غسيل اليدين على سبيل المثال

Mesela, el yıkamayı örnek alalım.

على سبيل المثال، بالعودة إلى "العراب"،

Mesela, Baba filmine geri dönersek

خذ ذاك الجليد على سبيل المثال.

Örneğin, şu buzulu ele alalım.

على سبيل المثال ، دعني أعطيك مثالاً

mesela size bir örnek vereyim

إذًا، على سبيل المثال، أنا قد أسألك:

Yani, mesela, sana şunu sorabilirim:

هل هناك سبيل لنا للقيام بالأمور المستحيلة

Gerçekten etkileyici sonuçlar yaratmak için imkansız şeyler yapmamızın

فعلى سبيل المثال، في سياتِل، حيثُ أعيش،

Örneğin, yaşadığım şehir Seattle'da

على سبيل المثال، لم نفكر في ذلك:

İşte mesela şunu düşünmedik;

عند الكتابة، على سبيل المثال كتابة السيناريو،

Yazarlık yaparken örneğin, senaryo yazarlığı,

على سبيل المثال، في حال خسارتك المالية:

Örneğin, maddi kayıp:

لذا يمكنني أن اقول، على سبيل المثال،

Mesela, şöyle diyebilirim:

على سبيل المثال، مريضة مصابة بسرطان الثدي

Örneğin, göğüs kanseri olan bir kadın hasta

"Tatoeba" معناها "على سبيل المثال" باللغة اليابانية.

"Tatoeba" Japoncada "mesela" demektir.

على سبيل المثال: "أنا لا أحب الأشخاص النحيفين"،

bir ön yargınız olduğunu fark ettiğiniz zaman

وبالتالي، الرسومات على علب الدخان، على سبيل المثال

Mesela, sigara paketleri üzerindeki grafik görseller,

على سبيل المثال، إذا كنت تعمل في مطعم،

Örneğin, restoran işindeyseniz

على سبيل المثال، إذا عرضنا لشبكة التعلم العميق

Örneğin derin öğrenme ağına

‫ارتفاعه عشرات الأمتار.‬ ‫ليس من سبيل لهبوط هذا.‬

Onlarca metre olmalı. Buradan aşağı inmeye imkân yok.

هنا، على سبيل المثال، لدينا عائلة في زمبابوي،

Örneğin burada Zimbabwe'den bir aile,

(لاري بيدج) و (جيف بيزوس) على سبيل المثال

Larry Page, örneğin, Jeff Bezos--

إنه من الخطأ أن تكذب، على سبيل المثال.

Mesela yalan söylemek tamamen yanlıştır.

أنا أُحب الحيوانات, على سبيل المثال, القِطط والكلاب.

Hayvanları seviyorum. Mesela kedi ve köpekleri.

نفس الشيء يحدث في "قصة لعبة" على سبيل المثال،

Aynısı Oyuncak Hikâyesi'nde olmakta.

وتشمل الخوف والانبطاح للاحتماء في الحروب على سبيل المثال...

örneğin, savaş alanındaki korku hissi ve korunmak için eğilmek -

على سبيل المثال، ما يأكلون، وأين يتواجدون، ومَن يرافقون.

ne yemiş, neredeymiş, kimleymiş.

هل يتوجب عليك أنت -على سبيل المثال- أن تهتم؟

Mesela, sizin umurunuzda olmalı mı?

عدم التمكن من دراسة كل الخيارات على سبيل المثال،

tüm seçeneklerinizi dikkate almayı

على سبيل المثال، لتوصل كيلوجرامًا واحدًا إلى سطح القمر،

bir kiloluk bir şeyin, örneğin, ay yüzeyine götüreceğimiz,

حسناً ، على سبيل المثال إذا كنت أحمل قيمًا محافظة،

Örneğin, eğer muhafazakar değerleri savunuyorsam,

على سبيل المثال، الروبوتات رائعة في العمل المتكرر والمقيّد،

Örneğin, robotlar tekrarlanan ve kısıtlı çalışmalarda mükemmeldir

وفقا لشائعة ، يدفع لزوجته 250،000 دولار على سبيل التعويض.

bir rivayete göre karısına 250 bin $ tazminat ödüyor

على سبيل المثال ، Youtube الذي تستخدمه الآن هو Google.

Mesela şuanda kullandığınız Youtube, Google'ın.

اليابان مليئة بالمدن الجميلة. على سبيل المثال، كيوتو ونارا.

Japonya güzel şehirlerle doludur. Örneğin, Kyoto ve Nara.

على سبيل المثال: لماذا شركة أبل في غاية الإبداع؟

Örneğin: Neden Apple çok yenilikçi?

على سبيل المثال، الأشخاص الذين يعانون من اضطراب القلق المعمّم

Örneğin, yaygın anksiyete bozukluğu olan kişiler

يمكننا أن نرى ذلك، على سبيل المثال، في "الأسد الملك".

Bunu, örneğin Aslan Kral'da görebiliyoruz.

على سبيل المثال،مع النباتات التي يعتمد عليها البرغر اللذيذ،

ve bunu örneğin, size ve iklime faydalı

يسمى؛ على سبيل المثال ، عندما يبلغ طول تسونامي 20 مترا

şöyle ki; örneğin tsunami de dalga boyu 20 metreyken

‫حسناً، سنبدأ مهمتنا بالقفز في المياه‬ ‫وقرار مرح على سبيل التجربة.‬

Görevimize büyük bir atlayış ve eğlenceli bir deneme kararıyla başlayacağız.

على سبيل المثال، لا تقصوا العشب في السابعة صباحًا يوم السبت.

Örneğin, bir Perşembe sabahı saat 7'de bahçenizi biçmeye başlamayın.

على سبيل المثال ، أنت عالم ولديك اختراع يعمل بشكل مثالي للبشرية

Örneğin,siz bir bilim adamısınız ve insanlığa mükemmel faydada bir buluşlarınız var

انظروا على سبيل المثال الى مساحة افريقيا مقارنة ب جريين لاند

Grönland'a kıyasla Afrika'nın büyüklüğüne bakın.

‫ليس من سبيل أمامنا لمعرفة حجم المياه فيه،‬ ‫ربما يكون طريقاً مسدوداً وعميقاً.‬

Ne kadar su olduğunu bilmenin imkânı yok, derin bir çıkmaz da olabilir.

تكون أول خطوة في سبيل التغلُّب على هذا الشكل من الشعور بالوحدة قد تمَّت.

bu yalnızlık biçiminin üstesinden gelmesi için ilk adım atılmış oluyor.

‫يمكنني أن أتناول هذه، أو  ‬ ‫يمكن أن أحفر في الأرض. ‬ ‫هنا على سبيل المثال.‬

Bunu yiyebilirim ya da... Yeri kazabilirim. Hemen şurayı.

على الرغم من أنها من الثدييات ، إلا أنها في حالة السبات ، على سبيل المثال.

memeli olmasına rağmen kış uykusuna yatarlar mesela.

من التعبير عن الخوف في أي وقت - قال أحدهم على سبيل المثال إنه لن يركع على ركبتيه لقطع

etmelerini yasaklayan kendi kodlarına sahip olan Jomsvikingler - örneğin bir tanesi başlarının kesilmesi için diz çökmeyeceğini söyledi, ayağa kalkmakta ve önden başlarının kesilmesinde

على سبيل المثال ، إذا كنت ترغب في شراء طاولة خشبية منذ خمسة عشر عامًا ، فسيتعين عليك الكتابة إلى Google ؛

Mesela örneğin bundan on beş yıl önce ahşap bir masa almak istiyorsunuz Google'a yazmanız gereken şey şu olurdu ;