Translation of "وقد" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "وقد" in a sentence and their turkish translations:

وقد فعلت.

Ben de öğrettim.

وقد تنفست الصعداء،

Rahat bir nefes aldım

وقد أدخلت المستشفى،

Hastaneye yatış yapıldı,

وقد تقبله عقلي.

ve mantığım bunu kabullenmişti.

والآن، وقد حققته،

Şimdi bunu başardığımda da

وقد قبلته (ناسا)

ve kabul edildi.

وقد انهارت فكريًا.

Bu doktrin düşünsel olarak çöktü de.

وقد كبر أطفالي.

ve çocuklarım artık büyümüştü.

وقد بدأنا العمل.

Dolayısıyla çalışmaya başladık.

وقد تكلفهم أرواحاً.

can kaybına sebep olabiliyor.

وقد حان اليوم

Ve gün geldi artık

وقد قرروا أن يموتوا.

ve ölmeye karar veriyorlar.

وقد كان دائماً كذلك.

Her zaman böyleydi,

وقد أظهرت تجاربنا التالي:

ve deneylerimiz de bunu kanıtlıyor.

وقد حدث هذا بالفعل.

Aldım da.

وقد نجح الأمر حقًا.

Ve bu gerçekten çok işe yaradı.

وقد ارتكبتُ خطأ كبيرًا.

Ben kocaman bir hata yaptım.

وقد بدأ هذا بالفعل.

Ve bu başladı bile.

وقد يكون ذلك عائقًا.

belki de bir engel.

وقد اجتمع نهاية مجيدة ،

görkemli bir sonla karşılaştı,

وقد بدأنا بالفعل بدراسة رائدة

Bir pilot çalışma başlattık,

وقد اعتبره العديدون كمستقر للروح،

Pek çok kişi tarafından ruhun merkezi olarak düşünüldü,

وقد تعلمت أن الإجهاد العاطفي

Şunu öğrendim ki duygusal stres

وقد ساعدتها بتخطي الأوقات الصعبة.

Bu zor zamanları geçirmesine çok yardımcı oldu.

طلبت أن أزورهم وقد وافقوا.

onları ziyaret etmeyi teklif ettim ve kabul ettiler.

‫وقد حالفنا الحظ هذه المرة.‬

ve sahiden bu sefer şansımız yaver gitti.

وقد يتَمزّق أو يتآكل بشدة،

genellikle futbol gibi sporlar esnasında

وقد استخدمت قبل فترة طويلة.

görüyorsunuz.

‫وقد ضبطت توقيتها بشكل مثالي.‬

Varış zamanlarını da mükemmelleştirmiş durumdalar.

وقد استغرب الباحث من ذلك

Araştırmacı afallıyor

‫وقد خُدعت سمكة القرش تمامًا.‬

Kurnazlığıyla köpek balığını tamamıyla alt etmiş oldu.

وقد يؤدي إلى فسخ العلاقات الزوجية.

ve ilişkilerin bozulmasına yol açabilir.

وقد دمر المجتمع بسبب ادمان المخدرات،

Topluluklar, bu bağımlılık yapan madde tarafından yok ediliyordu

وقد تشكّل كل شيء نعرفه ونصنعه.

ve bildiğimiz, olduğumuz ve oluştuğumuz her şey yaratıldı.

وقد بَيَّنَا أيضًا في هذه الدراسة

Yine bu çalışmada şunu gösterdik ki

وقد كان لهذا التصور فوائد عظيمة.

Bu kavramsallaştırmanın harika faydaları var.

وقد سبب لي هذا ألما كبيرًا.

ve bana büyük acılar yaşattı.

وقد لا تنجح هذه التقنيات دوماً.

ve teknoloji her zaman çalışmaz.

وقد استمتعت بعملي التطوعي في السامريون

ve İyiliksevenlerdeki gönüllü işimden çok keyif aldım

وقد مررت بفترة صعبة سنة 2013.

Ben bu dönemi 2013 yılında yaşadım.

وقد استغرق إنهاء البحث 29 يوماً.

Bu çalışmanın tamamlanması 29 gün aldı.

وقد قام الباحثون ببحث ذلك الأمر،

Araştırmacılar bunu inceledi

وقد وُجدت الحضارة الغربية لبضع ثوان.

Batı medenıyeti ise yalnızca birkaç saniye yaşamış olurdu.

وقد جعلت جزءًا من مهمة حياتي

Ben de Afrika'daki cadı suçlamalarını ve zulmü sona erdirmeyi

وقد بناه ملك العصر حتى فرعون

dönemin kralı tarafından yaptırılıyor yani Firavun

وقد تكرر هذا الأسبوع بعد الآخر.

Bu haftalarca sürdü

قد تعرفون كيف تعمل، وقد لا تعرفون،

bunun nasıl yapıldığını bilebilir ya da bilmeyebilirsiniz

وقد سألا أشخاص لمشادته، وعد عدد مرات

bunu izleyip topun takım arkadaşları arasında

وقد ساعد ذلك بإيجاد نهاية لتلك السياسة.

ve bu, resmi politikanın büyük ölçüde sone ermesini sağladı.

وقد اعتقدوا بأن الأمر قد يكون مرتبطاً

Bu durumun sebebinin

وقد أخبرته أني لا أستطيع علاج قطته،

ve ona yavruyu kurtaramayacağımı söylemek zorunda kaldığımda

وقد خرج العلماء بتفسرين مختلفين على الأقل.

Bilim insanları aslında en az iki farklı açıklama öne sürdü.

وقد أظهرت النتائج أن التعود على المخاطرة

Sonuçlar risk almaya alışmanın gerçekten de ergenin duygusal

وقد بدؤوا إمطاري بأسئلة ذات إجابتين فقط،

Bir anda beni soru yağmuruna tuttular:

وقد أمضينا بقية الساعة نناقش سؤالًا واحدًا:

Geri kalan zamanda tek bir soru üzerinde durduk:

وقد بدأ بوقت مبكر من حياتي المهنية.

Kariyerimin ilk zamanlarında başladı.

وقد سار الأمر بشكل جيد لعدة سنوات.

Ve gerçekten de bu yıllarca çok işe yaradı.

وقد أُصيبَت الآن بانزلاق في غضاريف الرقبة،

Boyun fıtığı vardı

وقد تم شرائها من قِبَل أكبر منافسينا.

ve şirketi en büyük rakibimiz satın aldı.

وقد كان يشجعني لكنه كان مرتابًا قليلًا.

Cesaret verici ancak birazcık şüpheciydi.

وقد أحضرت الفرق هوائيات اتصالات قابلة للنفخ

ve ekipler uydulara bağlanabilen şişirilebilir antenler

وقد مرروا هذه القيم إليّ وإلى أخي،

ve bu değerleri ağabeyim ile bana aktardılar,

وقد كانت الوجوه الصغيرة الحزينة لهؤلاء الأطفال

Çocukların üzgün minik suratları

وقد كان ذاك منطقيًا فقد كانت جد موهوبة،

ve bu mantıklıydı çünkü çok yetenekliydi.

وقد تٌبع بمحاربة منظمة الاف بى أي للمخدرات،

Bunu, FBI'ın uyuşturucu fonlamasına karşı çıkması izledi

وقد كنت جزء من كل تلك المشاريع المثيرة

Taze ve sağlıklı gıda üretimi sağlamak

وقد كان أستاذ تمثيل ولم يكن حتى محاميًا.

oyunculuk koçuydu, avukat bile değildi.

وقد فعلت ذلك عن طريق مشاركة ثلاثة متناقضات:

Bunu üç çelişki paylaşarak yaptım:

وقد يُصاب من واحد إلى اثنين بالمائة منهم

Hastaların %1-2'sinin yaralarında ise

يمكن أن يتضور الناس جوعا وقد تنهار الحكومات.

İnsanlar açlık çekebilir ve hükümetler düşebilir.

وقد قامت بحماية حقوق المرأة وتحسينها بشكل كبير

Kadınların haklarını büyük ölçüde koruyup, geliştirmiştir

أصيب بجروح قاتلة ، وقد تم نقله من حقل.

Ölümcül yaralı, alan.

ومدير الشركة الليبية للتنمية والاستثمار القابضة حالياً وقد

ve Libya Kalkınma ve Yatırım Şirketi'nin direktörü. Bida şimdi ve bir

وقد عٌرف بانه أي شخص أقل من رتبة الحارس؛

Zamanla şövalye gibi üst bir sınıftan olmayan herkesi kapsadı

وقد كان الناس تراهم بأنهم من فئه غير النبلاء

ve böyle olanlar aşağı sınıftan görüldü.

وقد صمد هذا الربط بين القلب والحب بوجه الحداثة.

Kalp ve aşk arasındaki bu bağ modern zamanda da ayakta kaldı.

وقد افترض كانون فيما يتعلق بهذا الافتقار الواضح للسيطرة،

Cannon'ın açıklamasına göre bu algısal kontrol eksikliği,

وقد أكون وصفت نصف رجال ذلك العقد في بريطانيا.

ve BK'deki Y Kuşağı erkeklerin muhtemelen yarısını.

وقد أحببتهم بقدر حبي للحيوانات التي كانت في بيتنا.

ve onları evimizdeki hayvanları sevdiğim kadar koşulsuz bir şekilde severdim.

‫وقد أُثبت أن الغضب متورط ‬ ‫في مجموعة من الأمراض‬

Bugün öfke, gelişigüzelce ''kadın hastalıkları'' olarak addedilmiş

وقد أصبح أعظم عازف كمان في جيله كما يزعم.

ve kendi döneminin tartışmasız en iyi kemancısı oldu.

وقد حصلنا على الكثير من التعليقات حول هذا الموضوع

Ve bu konu üzerinde çok fazla yorum aldık

وقد تعرضت للعديد من مناطق الجاذبية والصدمات في المدار

Yörüngede birden çok yer çekimi ve etki alanına maruz kalmıştır üstelik

وقد أدرجت المقالات بالخشب والجداول وفقًا للمعدل الأكثر نقرًا.

İçerisinde ahşap ve masa geçen yazıları bizim karşımıza en çok tıklanma oranına göre listeliyordu.

وموزمبيق قبالة الساحل الشرقي لافريقيا. وقد عانت مؤخراً من

aldığından. Son zamanlarda mercan resiflerini yok eden ve ekinleri yok eden sellere

وقد وظّف أفضل العلماء ممن كان يستطيع تحمل نفقتهم

Paranın bulabileceği en iyi beyinleri işe aldı.

الآن وقد تعاملت مع القرارات منخفضة المخاطر وتلك الخالية منها،

Küçük ve sıfır riskli kararların üstesinden geldiğiniz için

وقد بلغوا الحد الذي منحوا فيه الطلاب عشرين دولارًا وقالوا:

Öğrencilere 20 dolar verip şunu söyleyecek kadar ileri gittiler:

وقد يكون ذلك أحد القوى التي تدفع البلوق للاتجاه شمالًا،

Bu mezgitleri kuzeye gitmeye ve daha soğuk bölgeleri aramak için

وقد تبين أن هذا منتشر بين الفتيات أكثر من الأولاد.

Bu, erkeklere oranla kızlarda daha fazla.

وقد اتضح أنّ هذه الطريقة كانت أفضل في ارضاء الناس

Ve bu insanları daha fazla memnun etti,

وإن كنت أسودًا أو لاتينيًّا وقد تم تحديد الكفالة النقدية،

Siyahi veya Latinseniz ve kefalet belirlendiyse

وقد تركت لنا هذه الخيارات اثنين من الآثار الجانبية الخطيرة.

Bu seçimler aslında bizi iki tehlikeli yan etkiyle bıraktı.

وقد فزنا بأكثر من 20 جائزة للعمل الذي قمنا به.

sizinle paylaşmaktan gurur duyuyorum.

وقد لفت ذلك انتباه القنصل الفرنسي الأول الجديد ، نابليون بونابرت ،

karşı kazandığı büyük zaferde önemli bir rol oynadı

أطلق البريطانيون على سولت لقب "دوق الإدانة" ، وقد اقتادهم عبر

İngilizler, Soult'a 'Lanet Dükü' adını taktı ve onları

بوبا قطع الزاوية. وقد ساعدته تلك اللقطة في الفوز بالبطولة.

Bubba köşeyi kesti. Ve bu atış turnuvayı kazanmasına yardımcı oldu.

قد أكون أفضل صديق لك . وقد أكون أسوء عدو لك

Ben senin en iyi arkadaşın ya da en kötü düşmanın olabilirim.

وقد قام أحدهم في محاضرة سابقة بذكر الجزء الحافي من الدماغ.

Ve biri önceki bir konuşmada limbik beyinden bahsetti.

لقد سمع عن الخنازير ، وقد فهم العبارة بشكل صحيح ، ولم يفهم

Domuzcukları duymuştu, cümleyi doğru anlamıştı, sadece ne anlama geldiğini